| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .07.2024 |
ALİYE COŞAR (Antalya) - Yargı reformu olarak sunulan, her biri ayrı ayrı görüşülmesi gereken birçok kanun teklifini yine torba yasa adı altında bugün burada görüşüyoruz. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarına rağmen, aynı şekilde düzenlemeyle önümüze getirilen kanun teklifleri var. Benden önceki hukukçu arkadaşlar bunlardan tek tek bahsetti; öncelikle, kadının soyadı, ormanlarımızı ilgilendiren düzenleme, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, kamulaştırmasız el atma. Artık bizim dönemimizde Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımazlık bir alışkanlık hâline mi geldi? Mevcut durumda -daha önce de örnekleri var- Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen yapılan kanunlar iptal ediliyor. Biz bunları bu şekilde düzenlersek tekrar geriye doğru bir süreç başlayacak. "Yargı reformu" dedikçe yeni düzenlemeler getiriyorsunuz ama ülkede yargıya güven oranı gittikçe düşmektedir. Anayasa'nın 153'üncü maddesini ben burada tekrar hatırlatmak istiyorum "Anayasa Mahkemesi kararları kesindir; yasama, yürütme, yargı organlarını, idari makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." hükmüne rağmen hâlen Anayasa'ya karşı burada düzenlemeler getirilmektedir.
Kadının soyadıyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen yine aynı şekilde, iptal edilen şekliyle düzenleme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanması gerektiği hususunda kadın-erkek eşitliği ilkesine göre bir karar verdi, Medeni Kanun'un 187'nci maddesini iptal etti ve dokuz aylık bir süre verdi. Bu dokuz aylık süre de geciktirilerek on beş aylık süreçten sonra "ancak" yerine "şu kadar ki" olarak değiştirilerek dokuzuncu yargı paketinde kadınların soyadı Türkiye Büyük Millet Meclisine tekrar geldi. Anayasa Mahkemesinin kararlarına rağmen kadının soyadı tekrar burada tartışmaya açılıyor. Dün KEFEK'te tali komisyon olarak görüşülmeye açıldı, gündemimiz bu değildi ama gündeme alındı. Maalesef, usule bile uyulmadan acele bir şekilde bu kanun teklifini görüşmek zorunda kaldık. Kadının kendi soyadını kullanmasına karşı çıkanların tek argümanı bakıyoruz ki aile bütünlüğü. Soyadıyla aile bütünlüğü bozulur mu? Yine, aynı şekilde, çocuğun psikolojisinin bozulacağı yönünde savunmalar yapılmaktadır. Esas aile içi şiddetle aile bütünlüğü bozulur, çocuğun psikolojisi bozulur. Kadınlara ve çocuklara şiddet, istismar her gün artmaktadır. Kadınların güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi hukuksuz bir şekilde feshedildi, kadın yok sayıldı ve bundan ne zaman vazgeçeceksiniz? Kadınların yıllarca mücadeleleriyle elde ettikleri haklar tek tek ellerinden alınmak istenmektedir. Sayın Cahit Özkan'ın konuşmasında aile bütünlüğüyle ilgili sözlerini dinledik, içinde kadına dair tek bir kelime yok. Kadın aile içine hapsedilmiş. Dünyanın hiçbir yerinde de kanunla, kadına evlendikten sonra erkeğin soyadını kullanması gerektiğine dair bir dayatma yok. Erkek bir birey olarak kendi soyadını nasıl kullanıyorsa kadın da bir birey olarak evlendikten sonra kendi soyadını özgürce kullanmalıdır. Soyadı kişilik hakkıdır. Kadınlar yıllardır mücadeleleriyle bu hakları elde etmişlerdir. Anayasa'nın eşitlikle ilgili hükümleri 41'inci madde ve 10'uncu madde ile yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları yok sayılmıştır. Bu kanun teklifi Anayasa'ya uygun hâle getirilmelidir. Artık kadını yok saymaktan vazgeçin.
Komisyonu saygıyla selamlıyorum.