Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 11 .07.2024 |
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, değerli bürokratlar ve basınımızın birbirinden kıymetli temsilcileri; hepinizi öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Türk milletinin tarih sahnesine çıktığından bugüne kadar uzun soluklu kalmasının nedenlerinden bir tanesi de -bildiğiniz üzere- hiç şüphesiz adaletle hükmetme anlayışından ileri gelmektedir. Adalet, devlet kültürümüzde asla vazgeçmeyeceğimiz ve beşerî düzenimizi onun üstüne kurduğumuz bir yapı olarak gerek ferdî gerekse toplumsal hayatımızın en önemli unsurlarından bir tanesidir. Adalet olgusu Türk milleti açısından törenin doğru, nesnel ve kanunun tarafsız olarak uygulanmasıdır. Adaletin tesis edilmesi ve bu anlamda toplumsal düzenin sağlanabilmesi için kanunun gerektiği düşüncesi her daim muhafaza edilmelidir. Dolayısıyla büyük devlet olabilmenin mümkün kılınması da kanunların tarafsız bir şekilde uygulanabilirliğine bağlıdır. Yazılı kültürümüzün en önemli eserlerinden biri olan ve başucu kaynak olarak değerlendirdiğimiz Kutadgu Bilig'te yer alan şu ifadeler dikkate değerdir: "Adaleti istinat eden kanun bu göğün direğidir. Kanun bozulursa gök yerinde duramaz." Adalet ve kanun, Türk devlet geleneğini devam ettiren Türkiye Cumhuriyeti'nin de ana unsurlarındandır. Binlerce yıllık devlet tecrübemizin yeni dünya düzenine göre kurumsallaşması adına bu dönemde önemli adımlar atılmış, hukukun üstünlüğü, yargının gücü, kanunların eşit olarak uygulanabilirliği devam ettirilmiştir. İlk yüzyılını geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti, bu minvalde önemli atılımlar yaparak özellikle yargı kurumunun daha sağlıklı işleyebilmesi için reform niteliğinde pek çok adıma imza atmıştır. Hayatın olağan akışı içerisinde hukuki anlamda düzenlemeler gerekmekte, dinamik bir yapı olan hukuk alanı bu anlamda güncellemeye ihtiyaç duymaktadır.
Görüşmekte olduğumuz Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi içerisinde yer alan aile birliğinin korunması, ara buluculuk kurumunun ve idari yargının yapısal olarak iyileştirilmesi, adli yargı istinaf ve temyiz hususunda parasal sınırların yeniden belirlenmesi gibi konularda yapılacak olan değişiklikler umuyorum ki yargı sistemimizin güncellenmesine katkıda bulunacaktır. Malumunuz odur ki Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından dolayı oluşan hukuki boşluklar beraberinde birtakım tartışmaları da getirmektedir. Kanun teklifiyle tartışmaların önüne geçilmesi, bir anlamda hukuki huzursuzlukların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Mahkemelerin dava yükünü, iş yoğunluğunu azaltmaya yönelik uygulamaya sokulan ara buluculuk sistemi bu kanun teklifiyle daha da kurumsallaşmış bir yapıya, daha nitelikli bir hâle gelecektir. Zira, teklifte gündeme gelen ara bulucularda en az beş yıllık tecrübe şartı aranması bu anlamda olumlu bir öneri olarak karşımızda durmaktadır. Benzer bir bakış açısıyla uyuşmazlıkların giderilmesi adına faaliyet gösteren Uzlaştırma Kurumunda görev alan uzlaştırmacıların yalnızca hukuk fakültesi mezunu olmasını sağlayacak teklif, son derece yerindedir ve biz bu konuda tam destek vermekteyiz.
Yine, nitelik ve liyakat açısından olumlu bir öneri, teklif olarak gördüğümüz hukuk mesleklerine giriş sınavında ve idari yargı ön sınavında çıkacak soruların içeriğinin genişletilmesi meslek adaylarını seçme açısından daha da ayırt edici olabilecektir. Dolayısıyla yargı kurumunun yükünü hafifleteceği, kurumların daha etkin ve nitelikli olmasını sağlayacağı ve kurumlarda görev yapacak meslek mensuplarının yetkinliğini artırmaya yönelik önerilerin hukuk sistemimizi daha da iyileştireceği muhakkaktır. Bu anlamda, kanun teklifinde yer alan maddeleri olumlu gördüğümüzü ve desteklediğimizi ifade etmek isterim.
Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanunu'nun 187'nci maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. İptal edilen bu madde kanun teklifinde yer alan ilgili maddeyle yeniden dönerek, anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmasından kaynaklı özellikle çocukta oluşabilecek olumsuz etkileri önlemeyi amaçlamakta ve aile birliğini gözetmektedir. Düşünebiliyor musunuz; işte benim adım Halil Öztürk, eşimin adı soyadı Serpil Öztürk. Şimdi, kendi soyadını kullanmak istemesi, eşinin soyadını kullanmak istememesi hâlinde çocuk hangi soyadını kullanacak?
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Babanın soyadını.
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Yok, belki de annenin.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - İşte, Turan Bey, biz de onu söylüyoruz zaten.
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - İkisini birden kullanabilir.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Yani şöyle: Çocuk belki de annesinin soyadını kullanmak isteyecek ama çocuk olduğu için karar verme yeteneğine sahip değil. Mümeyyiz olmadığı için ne yapacak yani?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - 18 yaşına gelince karar verir ya.
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - 18 yaşında karar verir.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Onun için, bu tip... Yani "Annen kim?" "Ayşe." "Baban?" "Fatma." "Babanın soyadı Fatma, annenin soyadı... Ayrı mısın?" "Değilim." Böyle bir kakofoni olacak, böyle bir kargaşa olacak. O bakımdan, bu düzenlemeyi biz yerinde bulmaktayız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Tamam, annenin soyadı kalsın, babayı kaldıralım o zaman. Nasıl?
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Anneyi koyalım o zaman.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Türk Medeni Kanunu'nu sil baştan yaparsak olabilir yani, fark etmez yani. Yani orada eşlerin kendi adını, soyadını kullanması, kullanmaması...
(Gürültüler)
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Arkadaşlar, konuşma yapıyoruz ya, sırası gelince... Biz sustuk yani.
Şimdi, buradaki bu düzenleme çok yerinde çünkü çok anlamlı olmuyor diğer türlü. Mesela, Süleyman ağabeye sorayım: Çocuk ne diyecek şimdi? "Baban kim?" "Süleyman." "Annen?" "Şey." "Soyadın niye böyle?" Yani o zaman çocuk da başka bir soyadı alsın.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Cevap verme hakkımı kullanayım mı?
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Yok, kullanma ağabey.
Şimdi, şunu söylemeye çalışıyorum: Kadın eşinin soyadını kullansın, yanında dursun, kızlık soyadını da kullansın. Bir engel var mı Başkanım?
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Şu an yok.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Yok.
Var mı Cahit Bey, bir engel?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yok engel.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Yok. Dolayısıyla kadına zaten zorla yaptırılan bir şey yok. Adamla evlenmeyi kabul etmiş de adamın soyadını taşımayı mı reddediyor? Böyle bir evlilik birliği olur mu ya?
GÖKÇE GÖKÇEN GÖL (İzmir) - Ne var bunda?
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Olmaz yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Ediyoruz işte.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Yani şimdi, karı koca olmuşlar, eş olmuşlar, hayatın bütün zamanlarını beraber yaşamaya karar vermişler. "Ben senin soyadını taşımak istemiyorum." "Niye? Sen beni mi beğenmiyorsun? Beni beğenmiyorsan niye benimle evleniyorsun?"
GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Ya, olaya niye öyle bakıyorsunuz? Ne alaka beğenmemek? Yani çok başka bir bakış açısı.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - O bakımdan, meseleyi...
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - Oralara girme istersen.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Neyse...
Bu mevcut teklifle birlikte, anneye ve babaya, baba ile çocuk arasındaki soy bağının reddi için dava açma hakkı verilerek soy bağının tespit edilmesine yönelik bir düzenleme yapıldığı görülmektedir.
Şimdi, az evvelki konuyla ilgili... Şimdi, kadın eşinin soyadını almak istemediği vakit belki onu kadının bireysel hakkı olarak görebilirsiniz ama bir de mahalle baskısı, kamuoyu baskısı... Şimdi, düşünebiliyor musunuz; evleneceksiniz, "Baba ben evleniyorum." "Oğlum, bunun soyadı ne?" "Ya, baba, benim soyadımı almadı." "Oğlum, bu senin soyadını niye almadı?" ne diyeceğiz mesela?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Hâlâ orada mıyız Vekilim? Gerçekten inanamıyorum ya!
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Senin soyadını almak istemeyen bir kadınla sen hayatının bütün zamanlarını nasıl birleştirebilirsin ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Hâlâ orada mıyız?
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Anlatabildim mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Gerçekten mi ya?
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Benim kızım var da ağabey...
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Çocuk belki senin soy ismini isteyecek. Kızın yok mu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Hâlâ orada mıyız ya?
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Ağabey, bak, benim kızım benim soyadımı alma hakkına sahip yani onu engellemiyor ki zaten. Hem kızlık soyadını alsın hem de...
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Senin soy isminle devam edecek.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Ya, çocuğun soyadı ne olacak Süleyman ağabey?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Senin soy isminle devam etse kızın, ne olacak? Yanlış mı olacak?
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Onun çocuğunun soyadı ne olacak?
TURAN TAŞKIN ÖZER (İstanbul) - "Ben babamın soyadını tercih ediyorum, onunla devam edeceğim." dese senin daha lehine olmaz mı?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Devam etsin, senin gibi...
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Benim kızım zaten benim soyadımı alacak, orada sıkıntı yok ama eşinin soyadını alması benim soyadımı almasına bir engel teşkil etmiyor Turan Bey, onu söylemeye çalışıyorum ben.
GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Bunu kendisinin seçmesi ne gibi bir engel teşkil edecek? Özgürce seçsin.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Yine şöyle bir düşünün, iki dakika düşünün: Okula verdiniz çocuğu. Anne baba boşanmış mı? Yok. E, bu ne, bu ne? Yani ne bileyim, anlamlı gelmedi bana. Neyse, biz oraları geçelim de şey yapalım yani. Neyse, biz bunu Türk milletinin temel taşı olan aile kurumunun korunması adına önemli görüyoruz. Bu bakımdan bu maddeye de kanunun tümünde olduğu gibi biz "kabul" oyu vereceğimizi ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; "dokuzuncu yargı paketi" olarak bilinen bu kanun teklifi yapısal olarak pek çok hukuki alanın daha verimli hâle gelmesi için değişiklikler sunmaktadır.
Burada yine, hâkim ve savcılardan değerli Hükûmet mensupları... Hükûmet mensubu da yok burada gerçi. Ramazan Bey vardı, çıktı galiba.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ramazan dolaşıyor ortalıkla ama ne yapıyor... Bir iki madde çekecekmiş Ramazan Bey.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, size söylüyorum, Komisyona söyleyeyim. Hâkim ve savcıların -özellikle büyükşehirde yaşayan diğer kamu görevlileri de işin esası bu işe dâhil de- özellikle büyükşehirde yaşayanların, onların kira masrafları çok yüksek, özellikle İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de ki lojmanlar yetersiz kalıyor. Diğer meslek mensuplarına göre hâkim ve savcının yapmış olduğu işin önemi, niteliğine de baktığımız zaman almış oldukları ücreti yeterli görmediklerini ifade ediyorlar; bize değişik zamanlarda söylediler. Ben de bu konuda kendilerine katılıyorum. Esasında bu konuda da bir maaş düzenlemesi hususunu da hâkim ve savcılara, personele ve adliye personeline bir zam yapılması hususunu da sizler aracılığıyla Hükûmete iletiyorum ve ben şimdilik bunları söylüyorum.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanunun tümüne "evet" oyu vereceğimizi "kabul" oyu vereceğimizi huzurlarınızda sizlerle paylaşıyorum. Tekraren Komisyonu saygıyla selamlıyorum.