KOMİSYON KONUŞMASI

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, kıymetli vekillerimiz ve Türkiye Barolar Birliği temsilcisi arkadaşımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bugün, burada hep birlikte dokuzuncu yargı paketinin getireceği yasaları görüşmek üzere toplandık. Sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Yine, dağ fare doğurdu. Yani yanlış anlaşılmasın, bu paket aylardır kamuoyunda. Sayın Adalet Bakanının, yine iktidar vekillerinin yapmış olduğu açıklamalarla kamuoyuna müthiş bir umut pompalandı. Yani cezaevinde bulunan kişiler, onların aileleri, yine infaz yakmalarla birlikte aslında ortalığı kavuran cezaevlerinin sorunlarına dair müthiş bir umut pompalandı. "Dokuzuncu yargı paketinde bununla ilgili düzenlemeler yapacağız." dedi, buna dair bir sürü açıklama yapıldı. Fakat ne oldu önümüze gelen teklifte? Bir hayal kırıklığıyla karşı karşıyayız. Şimdi, yargı paketi denildiği zaman aslında anlaşılması gereken, yargıda yapılması gereken yenilikçi, demokratik, halkın taleplerini karşılayan -çağa göre- kanun maddelerinin revize edilmesi. Fakat bakıyoruz burada böyle bir şey var mı? Maalesef ki bu pakette buna dair hiçbir şey yok. "Yargıda reform" diyorsunuz; iyi, güzel diyorsunuz ama reform nedir? Eskimiş, yıpranmış, güncelliğini yitirmiş şeyleri kaldırmak, yerine daha iyisini, daha doğrusunu, daha zamanın ruhuna göre olanını getirmektir fakat bu pakette biz buna dair bir şey görebiliyor muyuz? Maalesef ki göremiyoruz.

Şimdi, sabah Sayın Cahit Özkan'ın konuşmalarını dinledik. Uzun uzun aslında bu paketin nasıl bir reform getirdiğini, nasıl katılımcı demokrasi olduğunu ve katılımcı demokrasi olduğunu da Sayın Barolar Birliği Başkanının da bu Komisyon görüşmelerine katılmasıyla gösterdi yani referansı da oradan verdi. "Biz katılımcı bir demokrasiyle sivil toplumları, odaları da çağırdık." dedi fakat Sayın Türkiye Barolar Birliği Başkanımız şöyle bir açıklama yaptı: "Çok isterdik, bu teklif hazırlandığında biz de buna müdahil olsaydık." Oysaki ne baroların ne sivil toplum kuruluşlarının ne kadın örgütlerinin ne siyasi partilerin, hiç kimsenin haberi olmadan Adalet Bakanlığı hazırlıyor, 134 vekile imzaya açılıyor ve önümüze geliyor fakat içeriğe dair ne var? Hiçbir şey yok. Şimdi tek tek buna dair aslında 6 başlık altında sıralayacağım yani içerikte olması gerekenler nelerdi fakat siz neleri getirmediniz diye.

En başta olanı, İnfaz Kanunu. Şimdi, İnfaz Kanunu'yla ilgili toplumun bu Meclisten çok büyük beklentileri var. Biz bunu defaatle basın toplantılarında dile getirdik, Genel Kurul konuşmalarımızda dile getirdik; yargı paketi gelmeden önce defaatle bunları dile getirdik fakat buna dair hiçbir düzenleme yaptınız mı? Maalesef ki yapmadınız. Şimdi, binlerce insan, dörtte dört infaz usulüne dair 31 Temmuz 2023 tarihine göre ayrım yapan Denetimli Serbestlik Yasası'nda orta bir yol bulmasını bekliyor bu Meclisten, bu Adalet Komisyonundan fakat buna dair bir düzenleme yaptınız mı? Yapmadınız. 31 Temmuz 2023 döneminde aynı suçu işleyen kişiler aynı anda cezaevine girdiler fakat duruşma tarihleri farklı olduğu için bir kısmı hâlen cezaevinde. Bununla ilgili, ayrımcı infaz yasanızla ilgili tek bir değişiklik var mı? Maalesef ki yok.

Şimdi, bir diğeri ise yine İnfaz Kanunu'yla ilgili şimdiye kadar bir dünya değişiklik yaptınız; en önemlilerinden biri hasta tutsaklarla ilgili. Bakın, Türkiye'de 1.500'e yakın hasta tutsak var ve bu hasta tutsakların durumuna ilişkin olarak da ATK'ler âdeta "Cezaevinde kalabilir." değil "Cezaevinde ölebilir." raporlarıyla ağır hasta tutsakları tahliye etmiyor. Pek tabii ki bununla ilgili ATK'de, İnfaz Kanunu'nda değişiklik yapamaz mıydık? Yapabilirdik. Bununla ilgili defaatle beklentilerimizi dile getirmedik mi? Getirdik fakat bir değişiklik oldu mu? Maalesef ki olmadı.

Yine, infaz yakmalarla ilgili... Bakın, yine Covid sürecinde bir ayrımcı infaz yasası diye bir tasarı geldi ve bu Meclisten geçti, güya aslında "Covid süreci" adı altında çıkarıldı fakat ne oldu? Yine siyasi mahpuslar üzerinden idari gözlem kurulu kararı diye bir şey çıkardınız. Biz bunları defalarca dile getiriyoruz. Bakın, diyoruz ki siz bu infazı yakılan kişilerin yani otuz yıl cezaevinde yatan kişilerin tahliyelerini keyfî bir şekilde engelliyorsunuz ve bu kişiler bizlere başvuru yapıyor, bu kişiler Adalet Komisyonunun üyelerine başvuru yapıyor, bu kişilerin aileleri Adalet Bakanlığıyla görüşüyor fakat bir gelişme var mı? Hiçbir gelişme yok. Bu tasarıda defaatle dile getirdik, Zülküf Vekilimiz bununla ilgili -hasta tutsaklarla ilgili- bir rapor hazırladı ve Sayın Bakana sundu. Biz görüşebildik mi, konuşabildik mi? Maalesef ki hayır. Eğer siz burada gerçekten de toplumun yararına bir yargı paketi hazırlamak istiyorsanız, yenilikçi bir yargı paketi hazırlamak istiyorsanız biz buna hazırız. Burada muhalefeti iktidarı demeden, Komisyonun tüm üyeleriyle teklif hazırlanmadan önce bir araya gelelim, ortak imzalarız ya. Yani bu teklifi ortak imzalayalım, neden bu teklif sadece iktidara has bir şey olsun? Eğer toplumun yararınaysa hep birlikte altına imzamızı atalım; gerçekten de toplumun yararına, faydalı bir şekilde, halkın yararına, adaletin tesisi adına hep birlikte yapalım fakat bunu görebiliyor muyuz? Maalesef ki bu pakette de yine bunu göremedik.

Şimdi, bir diğeri ise bu kanun maddesi içerisinde TMSF'yle ilgili bir madde koydunuz. Bakın, sekizinci yargı paketinde hepimiz buradaydık, "Tamam, çekiyoruz." dediniz. Niye çektiğiniz çok iyi anlaşıldı çünkü yerel seçim geliyordu ve hepimizin sahaya ve yerel seçimlerin olduğu yere gitmemiz gerekiyordu; bir gün, iki gün daha uzayacaktı ve siz bu yüzden TMSF'yle ilgili olan maddeyi çektiniz. Ne değişti? Tekrardan bu paketin içerisine koydunuz. Ne diyor TMSF'yle ilgili? Az önce Sayın Özkan konuşurken aynen şöyle bir cümle kullandı, kayyımın profesyonelleşmesi açısından bu düzenlemenin çok önemli olduğunu söyledi. Biz buradan açık ifade edelim, kayyım en iyi pratiğiniz zaten. Daha nasıl profesyonelleşebilirsiniz? Siz zaten şimdiye kadar bölgede halkın iradesini kayyımlarınızla gasbetmediniz mi? Ettiniz. Bunu şu an devam ettirmiyor musunuz? Ettiriyorsunuz. Şimdi, diyorsunuz ki: "Sekizinci yargı paketiyle yapamadık yerel yönetimlere koşacağız diye; şimdi bu maddeyle biz aynen şunu yaparız: Bir kişi hakkında soruşturma, kovuşturma mı yürütülüyor? Tamam, yürütülsün." Eğer bu kişinin mal varlığı varsa, bu kişinin şirketi varsa zaten AKP'nin pratiği iradeyi gasbetme, mala çökme "Bunu bu şekilde yaparız." diyorsunuz. Israrlı bir şekilde bu maddeyi getirdiniz ve tekrardan, OHAL döneminde gelen kayyım pratiğinin tekrardan bu maddeyle süresini uzatmak istiyorsunuz.

Şimdi, bir diğeri ise Avukatlık Kanunu'yla ilgili bazı değişiklikler öngörüyorsunuz. Şimdi, biz buradan açık açık ifade ediyoruz. Şimdi, şeyden bahsetmiyorum, bunu lütfen o şekilde anlamayın; elbette ki ara buluculukla ilgili bazı düzenlemeler olumlu. Yine, uzlaştırma kapsamıyla ilgili bazı kısımlar olumlu fakat bunları duymak istediğiniz için söylüyorum çünkü biz bunları söylemeden cümleye başlayınca hemen karşı taraftan "Ya, işte bunu biz getirdik, bunu biz yaptık." Evet, doğru, biz iyi olan şeyleri burada konuşmayacağız. Elbette ki bunlar önemli gelişmeler, avukatlık açısından önemli gelişmeler fakat asıl olan şey ne? Şunu ifade edelim: Avukatlar bir miting yaptı değil mi, savunmaya saygı mitingi yaptı ve orada bir sürü talepten bahsetti avukatlar. CMK ücretlerinin eksikliğinden bahsettiler, avukatlara yönelik saldırılarda cezasızlık politikalarından bahsettiler, yine, vergi yükünden bahsettiler, beş yıllık işçi avukatların bir sürü sorunlarından bahsettiler fakat siz buna dair bir düzenleme getirdiniz mi bu tasarıda? Maalesef ki bu tasarıda da yine avukatlara dair, avukatların aslında talep ettiği konulara dair hiçbir şeyi bu yargı paketinde göremiyoruz.

Yine, ara buluculuktaki bazı düzenlemelerden bahsetmişsiniz bu tasarıda. Ara buluculuğu da şişirdiniz, şişirdiniz, şişirdiniz; şimdi, onunla ilgili de artık sürekli -ki eminiz onuncu pakette de on birinci pakette de- sürekli ara buluculukla ilgili de bu tarz tasarıları bunun üzerine getireceksiniz çünkü yasa yapma tekniğine aykırı durumlar var.

Son olarak, aslında bahsettiğim bu kadar iş yükü varken, toplumun bu kadar beklentisi varken, bu kadar ağır aksak ilerleyen bir yargı sistemimiz varken, Türkiye'de adalete güven yerle bir olmuşken siz ne yaptınız? Yine yemediniz, içmediniz, kadınların kazanılmış haklarına saldırıları bu paketin içerisine koydunuz. Şimdi, aylardır milyonlarca insanın beklediği koskoca yargı paketi, bu kadar tartışmalara konu olan yasa taslağı döndü dolaştı, en sonunda yine kadınların başına patladı. Kadınlar, bu yasalardan adalet ve haklarını beklerken siz kadınların on yıllardır sürdürdüğü yasal mücadeleyi bir kenara atıp, Anayasa Mahkemesinin kararını hiçe sayarak yine kadınların haklarına göz diktiniz. Şimdi, geldi gitti, aylarca tartışıldı, emin olamadınız "Acaba mı?" dediniz, "Olur mu?" dediniz, "Çok fazla tepki var." dediniz fakat dayanamadınız; yine allem ettiniz, kallem ettiniz, kadınların kazanımlarını burada yine gasbettiniz. Bunu daha önce de yaptınız siz, İstanbul Sözleşmesi'nin feshinde de yaptınız, umursamadınız bile. Yine yapacağınız en büyük şey... yıllardır direnen, kadın mücadelesinde bu uğurda yaşamını yitiren kadınların üzerinden aslında kazanılmış haklara biri üzerinden el attınız ve Anayasa'ya aykırı bir şekilde bunu yapmaya devam ettiniz. Açık açık kadına diyorsunuz ki: "Vallahi hiç kusura bakmayın, biz erkiz, bizden üstün bir şey olmaz. Soyadımızı da siz alacaksınız, evin yükünü de siz çekeceksiniz, bütün bu toplumun kahrını da siz çekeceksiniz." Bunu demekle de kalmıyorsunuz, bunları bir de yasal bir zemine uydurmaya çalışıyorsunuz. Bakın, az önce Sayın Özkan bir sunum yaptı. Ya, sunumunun yarısı -güya kadının soyadıyla ilgili bir şey- aile, aile, aile, aile, aile; çocuk, çocuk, çocuk çocuk. Bir kadın kadındır ya önce, önce kadındır. Yani bu sunumda bile kadının soyadının değiştirilmesi mevzusu var; söyleyin ya, kadının ne faydasına olacak? Kadını nasıl öncelediniz, kadını nereden düşündünüz, buna dair tek bir kelime yok. 15 cümle kurmuşsa Sayın Özkan yarısından fazlası aileydi, 2 cümlede "kadın" dedi veya demedi. Böyle bir şey olabilir mi, böyle bir tasarı kabul edilebilir mi? Kadın örgütleri ayakta. Biz muhalefet kadın vekilleri olarak buna dair sözümüzü en üst perdeden kuruyoruz, hem de haftalardır, bu tasarı önümüze düştüğündendir. Fakat siz ne yapıyorsunuz? Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen ısrarlı bir şekilde kadına diyorsunuz ki: "Hiç kusura bakma, eşinin soy ismini alacaksın." Bir de buradayken nasıl diyorsunuz: "Kızlık soy ismi" diyorsunuz. Ya, 21'inci yüzyıldayız, hâlen "kızlık soy ismi" kelimesini kullanabiliyorsunuz. Yani, kadının evlenmeden önceki soy ismini bile... Artık telefon şirketleri bile, bankalar bile bizleri aradığında şöyle diyor: "Evlenmeden önceki soy ismimiz ne?" ya da "Annenizin evlenmeden önceki soy ismi ne?" diyor. Bakın, onlarda dahi bu değişiklik olmuş fakat iktidar bundan bahsederken hâlen "kızlık soy ismi" diyebiliyor; utanmadan, çekinmeden bunu söyleyebiliyor; bunca mücadeleye rağmen, hâlen bu kelimeyi kavramsal olarak kullanabiliyor.

Yine, kadını tutmuş, bırakmıyor da yani kadını tutmuş "Sen kadınsın, ben seni ancak ve ancak aile içerisinde var edebilirim. Senin görevin çocuk doğurmak, bu toplum nezdinde tek varlığın aile içerisinde soyu devam ettirebilmek." Mevcut AKP iktidarının bundan başka kadına biçtiği hiçbir rol yok maalesef.

Bakın, tamamına da baktık, tasarıdaki imzalara da baktık; yarısından fazlası erkek, Adalet Bakanlığının içerisinde yarısından fazlası hatta birçoğu erkek, şu var karşımızda oturan, teklifi getiren de bunun üzerinde konuştuğumuz kişiler de erkek. Ya, bari tartışılalım, diyelim mesela "Nasıl bunu kurguladık, neye göre kurguladık?" Ya, ikna olalım, hakikaten buna bu şekilde ikna olalım, diyelim ki: "Ya, tamam, tartışalım." Bakın, bunu özellikle ifade ediyorum ki bu başka bir yerden kurgulansın diye değil; birbirimizi ikna edelim. Bakın, biz size anlatıyoruz, karşılık verin, deyin ki: "Hayır, bakın, bu açıdan çok önemli." ama bunu da diyemiyorsunuz maalesef. Israrlı bir şekilde, yemediniz içmediniz, bu kanun teklifini de getirdiniz. Birazdan detayında zaten tekrardan bunlara değineceğiz. Şimdilik geneli üzerinde ifade edeceklerim bu kadar.

Teşekkür ederim.