KOMİSYON KONUŞMASI

GAMZE TAŞÇIER (Ankara) - Teşekkür ederim.

Bir kere, bizim her şeyden önce bir usul tartışması açıyor olmamız gerekirdi ama hani hem sürenin kısıtlılığı hem de zamanı ekonomi kullanmak anlamında şunu ifade etmeliyim ki getirilen teklif çok açık bir şekilde Anayasa'ya aykırıdır. Kaldı ki Anayasa Mahkemesi'nin bu yöndeki kararı da eşler arası eşitlik ilkesine aykırı olduğunu çok net bir şekilde vurguluyor, vurgulamakla birlikte, Meclise aslında burada bir usul hatası olduğu ve bu usul hatasının düzeltilmesi yönünde bir talepte bulunuyor. Burada sizin getirmeye çalıştığınız hem Anayasa'yı yok saymak hem de açıkçası hukuku arkadan dolanmak, önce bunu ifade edeyim. Vekilim de ifade etti, bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Ünal Tekeli kararı var. Onun dışında, bir kere şunu ifade etmem lazım: Kazanılmış hak noktasında bir geriye gidiş söz konusu çünkü Medeni Kanun'da önce erkeğin soyadı kullanılıyordu, sonra kadına kendi soyadıyla birlikte erkeğin soyadının kullanılma hakkı verildi. Özgürleşme adına kadına başka bir pencere açmamız gerekirken bir geriye gidiş söz konusu. Dolayısıyla ben bu anlamda siyaseten öyle olmadığını düşünüyorum ama sizin söylemlerinizle de kendiniz çelişiyorsunuz. "Kadını özgürlükler noktasında ileriye götürüyoruz." derken -bu, tabii, sizin fikriniz, ben yine bunu vurgulamak istiyorum- kazanılmış bir hak noktasında geriye gidiş var.

Bir diğeri, soyadı sadece bir soyadından ibaret değil bir kişinin kimliğidir aynı zamanda yani eşit yurttaş olmanın da bir ön kabulüdür. Soyadı Kanunu nasıl çıktı? Bir birey olma, tebaadan yurttaş olmaya evrilmenin bir ön kabulüdür. Bu nedenle siz kadına "Sen soyadını seçemezsin." söylemiyle aslında bir anlamda onun eşit yurttaşlık hakkına müdahale etmiş oluyorsunuz ve onun bir kimliğinin olmadığını, onu bir birey olarak görmediğinizi de aslında bu getirdiğiniz teklifle zihniyet olarak da çok açık bir şekilde ifade ediyorsunuz.

Bir diğer gerekçeniz ailenin korunması. Şimdi, ailenin korunmasına hiçbirimiz biz karşı değiliz. Ailenin korunması için önceliğiniz kadının soyadı mı? Yani bu ülkede bu kadar kadın cinayeti yaşanıyorken, aile içi şiddet yaşanıyorken, şiddetin en büyük gerekçesinin eş olduğu ortadayken siz aileyi kadının kullanacağı soyaddan mı korumaya çalışıyorsunuz? Ayrıca kadına bir de şunu söylüyorsunuz: "Yarın öbür gün senin yuvan yıkılırsa bunun sebebi sensin." Niye? "Kocanın soy ismini kabul etmedin, itaat etmedin çünkü kocana." Bakın, bu anlayışla örnek olarak "çocuğun üstün yararı" diyorsunuz ya... Boşanma? Boşanmada da annenin soy ismi değişiyor. Yarın öbür gün bir sonraki adımınız şu mu olacak: Kadın boşanmasın, boşanırsa çocuğun psikolojisi etkilenir, çocuğun üstün yararı nedeniyle kadın şiddet görsün, her türlü şeye maruz kalsın, aman çocuğun üstün yararı..." Bu aklımızla dalga geçmektir, bu kadınları birey olarak görmeyen zihniyetinizin bir yansımasıdır. Bu arada şunu da ifade etmek zorundayım: Burada bulunan bütün kadın arkadaşlarımın parti ayrımı yapmadan benimle aynı düşüncede olduğuna inanıyorum. Bakın, bir kadın hayatı boyunca kaç kere kimlik değiştirmek zorunda? Ben Gamze Şengöl olarak kendimi bir birey olarak bildim, Taşçıer olarak devam ediyorum ama benim bugün evliliğim bitse kendimi tekrar tanıtmak için bir zaman harcamam lazım. Başka biriyle evlendim, ben üçüncü bir kimliğe bürüneceğim. Niye erkekle bunu yaşamıyoruz? Niye bizim kütüklerimiz oradan oraya gidiyor? Diyeceksiniz ki: "Bir soy birliği sağlansın." Dijitalleşmenin olduğu bir yerde zaten tuşa basıyorsunuz, bütün soy ağacınız, yedi sülaleniz çıkıyor; bunun bir gerekçe olması mümkün değil.

Ayrıca, yine iyi niyetle bakalım, ailenin korunması son çare mi? hukukta bir son çare ilkesi var, en son başvurmanız gereken bir uygulama var ama siz bunu ne hikmetse kadının hakları, kadının birey olma özgürlüğü üzerinden böyle bir şey yapıyorsunuz. Peki, dünya örneklerine bakalım. Avrupa'da nasıl, bunlara baktınız mı? Hani diyorsunuz ya: "Bizim Türk geleneklerimizde bu var." Türki devletlerde nasıl, İslam coğrafyasında nasıl? Avrupa Konseyinin ülkelerinin hangilerinde kocanın soy ismi aile soy ismi olarak kullanılıyor? Bir tek Türkiye. O nedenle ben şunu da çok net bir şekilde ifade edeyim: "Ailenin korunması" diyerek emin olun aileye en çok zararı siz veriyorsunuz. Kadını ötekileştirerek, kadını bir birey olmaktan çıkararak, kadını erkeğin korumasında, içgüdüsünde görüp bir birey olarak görmediğiniz için, bir meta hâline getirdiğiniz için bunun sonucunda kadına şiddeti de meşrulaştırıyorsunuz ve bir sonraki adımınız da kadının boşanmaması.

"Peki, nasıl olur, çözüm var mı?" Az önce vekilim de söyledi, ben de bu konuda çok özgürlükçü bakıyorum, bu kanun çıkmasa, eşlere özgürce bir karar verme hakkı verilse ben de eşimin soy ismini kullanmak için devam edebilirim. Emin olun, 10 kadından bir kişi böyle bir şeyi kabul edecek ya da etmeyecek. Ama niye onun özgürlüğünün önüne geçelim? Çocuğun üstün yararını gelin aile içi şiddeti ortadan kaldırarak, ekonomik krizi ortadan kaldırarak -bugün 10-11 yaşında çocuklar "Ben markete gidiyorum, bakkala gidiyorum, 10 liralık tostu alamıyorum." diyor- bu yaştaki bir çocuğun içinde bulunduğu olumsuz tablodan etkilenmeyerek yapalım. Kadına bu sorumluluğu vermeyelim, kadının üzerine bu yükü yüklemeyelim.

Hemen toparlıyorum Başkanım.

O nedenle, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerimiz ne? Herkes kendi soy ismini kullanmakta özgür olsun, ister eşinin ister kendi ister ortak soy ismini ama günün sonunda da bir "aile soy ismi" kavramı belki ortaya getirilebilir. Ortaklaşarak evlilikte çocuğun hangi soy ismi alacağı konsun. Bakın, emin olun, bu ülkenin yarısı kadınlardan oluşuyor, 42 milyon kadının hepsini evli farz edersek anca 100 kadın bu yöndeki bireysel soy ismini kullanmayı tercih edecektir. O nedenle, bırakın, insanlar özgürce kararlarını verebilsinler. Sadece tek soyadını aile soyadı olarak verelim ve eşin soyadı önünde özgürlükçü bir şekilde kim hangi soy ismi kullanmak istiyorsa onu yapalım, bu utancı hiçbirimiz yaşamayalım. Ben inanıyorum ki burada AK PARTİ'li, MHP'li, DEM PARTİ'li, bütün siyasi partilerdeki kadın arkadaşlarım da aynı şekilde önceliğimizin bu olmadığını biliyor. Eminim, sizin direnmeniz sayesinde de bu, bu kadar bir buçuk yıl sonra geldi. Bu direnci hep birlikte gösterelim, bu utancı bu çatı altında yaşatmayalım diyorum.

Teşekkür ediyorum.