KOMİSYON KONUŞMASI

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri -Değerli Bakanımız, hoş geldiniz siz de- bizim için hakikaten kıymetli bir toplantı bu toplantı. Doğrudan sorularımızı yöneltmek ve cevaplarımızı alabilmek gerçekten de kıymetli olacak.

Şimdi, bu kitapçık yüzünden birazcık geciktim, inceledim ama öncesinde de bir veriniz vardı, gelmeden bunlara da bakmıştım. 2022 yılında 81 ile Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Genelgesi gönderdiniz ve bu genelgede dediniz ki: "500 bin kolluk personele hizmet içi kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimleri verilecek." Şimdi, bu eğitimin bir parçası olduğum için de biliyorum yani bu planın bir parçası olduğu için de biliyorum. O dönem hemen yanınızda oturan Sayın Mehmet Emin Bilmez Van Kayyımıydı, aynı zamanda Van Valisiydi ve o dönem ben de Van Barosu Yönetim Kurulu üyesiydim Kadın Hakları Komisyonundan sorumlu. Biz bu eğitimleri birlikte düzenlemeye çalışıyorduk. Valilik il eylem planını gönderiyor ve biz "Bu eğitimleri nasıl düzenleriz?"i tartışıyoruz. Orada barodan da temsilci olarak ben oradayım. Çok net ifade ediyorum Sayın Bakan yani yeni uygulamanız böyle olacak mı, bilmiyorum ama sizden önceki Soylu döneminde böyleydi, bir fiil böyle işleniyordu. Biz toplantılara başlıyorduk, o toplantılara ezkaza baro çağrılıyordu. Ezkaza yani "Şimdi çağırmasak kıyamet kopar, en iyisi bir gelsin." diye verilen eğitimler bunlar. Biz katılıyorduk, onun dışında hiçbir şekilde o kentte kadına yönelik şiddetle mücadeleyle çalışan hiçbir kurum o toplantıda yer almıyordu. O toplantıya giriyorduk, sadece veriler paylaşılıyordu, işte Van'da bu kadar kişiye elektronik kelepçe verildi, bu kadar yer böyle oldu yani böyle afaki, havada, gerçekten de aslında kadına yönelik şiddeti engelleyen bir şey kesinlikle yoktu orada. Bakın, bu bir efsane değil, bire bir ben bunun şahidiyim, yaşadım, kendim yaşadım.

Bir diğeri ise yine, hemen yanınızda oturan Van Kayyımıydı Mehmet Emin Bilmez o dönem için; sığınmaevlerinden bahsediyorduk. Şimdi, biz burada bahsediyoruz, değil mi, hepimiz bangır bangır diyoruz ki: "Ya, sığınmaevleri yetersiz. Daha fazla sığınmaevi açılım." Ya, Van'da kayyım atanır atanmaz ilk yapılan şey, kadına yönelik şiddetle mücadele birimlerini kapatmak, kadın politikaları daire başkanlıklarını kapatmak, kadın müdürlüklerini kapatmak, bir ötesi ise sığınmaevini kapatmak oldu. Şimdi, sizin az önce söylediğiniz şeye nasıl inanmamızı bekliyorsunuz Sayın Bakan? Soruyorum, diyorsunuz ki: "Biz kolluğun, personelin kalbinden mi anlayacağız şiddet uygulayıp uygulamayacağını? Bilsek eleriz." Buna gerek yok ki bunların hepsi önlenebilir, çok rahat önlenebilir. Yani bölgede kayyım atandığı zaman kadına yönelik şiddetle mücadele birimlerinin kapatılmaması, sığınmaevlerinin kapatılmaması, her türlü kurumla ortaklaşarak kadına yönelik şiddetin önlenmesi pek tabii ki yapılabilir.

Şimdi "eğitimler" diyorsunuz, bu eğitimlerin hiçbiri yerinde yapılan eğitimler değil Sayın Bakan. Belki haberiniz yoktur, ben size örneğini vereyim, yine baroda olmamdan kaynaklı. Bir başvurucu kadın geldi ve sizin kolluk biriminiz, kadın diyor ki: "Ben şiddete maruz kaldım, gittim, kolluğa şikâyet ediyorum, kolluk bana diyor ki: 'Ya, bu devirde koca bulmak zor, döver de sever de idare et.'" Peşine de düştük ha Sayın Bakan, bu böyle şifahi ya da kafadan bize gelen değil, peşine düştük, bulmaya çalıştık, şikâyetçi olduk; ya, kolluğun gerçekliği bu. Sizin Bakan olarak yapmanız gereken ne? Mesela, kaç kişi bu yapmış olduğu muameleden dolayı yargılanıyor? Kadına yönelik şiddetle mücadele biriminde çalışan personelden bu tarz suç duyurularından dolayı kaçı yargılandı, kaçı ceza aldı? Şimdi, bunun çözümü basit. Evet, kalbinden anlayamayız ama cezasızlık politikasıyla pek tabii ki biz bunu engelleyebiliriz fakat bu politikaları geliştirebiliyor muyuz? Maalesef ki geliştiremediğimiz için bunun yani kolluk görevlilerine yeteri kadar... Yani eğitimler kimler tarafından veriliyor, bilmiyoruz.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, toparlayabilir miyiz?

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Efendim?

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Toparlayabilir misiniz?

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Beş dakika olmadı Sayın Başkan, lütfen, üç dakika oldu.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - "Beş dakika olmadı." derken?

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Yok, az önce hepsine beş dakika verdiniz, özellikle baktım. Lütfen, önemli, beş dakikamı tamamlayıp hemen bitiriyorum.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Hiç kimsede dakika takip etmedim. Toparlarsak sevinirim.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sonuç itibarıyla, eğer etkin mücadele yapılmak isteniyorsa, bakın, ilk yarıda yani şu an 2024'ün ilk yarısında 166 kadın yaşamını yitirmişse yani katledilmişse demek ki bizim gerçekten de etkin bir politikaya ihtiyacımız var. Bunun için de burada ortaya koyduğumuz her bir verinin ortak bir şekilde araştırılması gerekiyor.

Ayrıca, şunu da anlayamıyorum: Siz de Sayın Bakan, az önce konuştunuz, bunu söylediniz: "Siyaset yapmıyorum." Ya, biz siyaset yapıyoruz. "Siyaset" dediğimiz şey kötü bir şey değil ki yani bu, Türkiye'nin artık normali olmuş, ağzımızı açtığımızda "Siyaset yapmıyoruz." tam aksine siyaset yapıyoruz. Amacımız ne? Amacımız da çözüm bulmak. Amacımız ne? Kadına yönelik şiddeti engellemek. Bunların hepsi siyasetin bir parçası yani hamaset değil yaptığımız, gerçekten de bir kadının ölmesini engellemek.

Şimdi, bölgeyi niye özellikle örnek veriyoruz Sayın Bakan? Siz az önce dediniz ya -bu arada Urfa Vekiliyim ben- Hilvan'da da çalışmışsınız, Urfa'da da çalışmışsınız, orada da çok vahim bir tablo var. Şimdi, bunu söylememizin sebebi, bölgede yaşayan kişilerin -özellikle Van için söylüyorum; öncekileri kayyım bilir- yüzde 80'i Kürt nüfusu. Şimdi, biz bunu dediğimiz zaman "Siz orada bir ayrım yapıyorsunuz." demiyoruz ki oradaki sorunları dile getiriyoruz. Yani ayrım da şöyle var: Kayyım oraya atanıyor. Antalya'ya atandı mı kayyım? Atanmadı. Tutuklandı, atandı mı, atanmadı; Hakkâri'ye atandı, Hakkâri'deki kadına politikaları da o kayyımlar yapıyor. Şimdi, bunu söylemeyeceğiz de neyi söyleyeceğiz? Bunu söyleyince niye siyaset oluyor bu? Biz bu işin çözümünü istiyoruz Sayın Bakan. Biz, bu ülkede her gün daha fazla kadının ölmemesini istiyoruz. Bunun için de sizler İçişleri Bakanı olarak, kolluğun bütün yetkisi sizde olmasından kaynaklı, en büyük tedbiri sizler alabilirsiniz.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, toparlayalım.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Eğer o kolluk personeli şiddet mağduru bir kadına bunu ifade ediyorsa bunun sorumluluğu sizdedir. Siz engelleyeceksiniz, siz etkili soruşturma yapacaksınız onlarla ilgili ki bir kadın daha yaşamını yitirmesin.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Toparlayalım.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Bu şekilde diyorum.

Teşekkür ediyorum.

Daha da konuşurdum ama Başkanın hoşuna gitmedi dediklerimiz.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Yani bu çok şık bir cümle değil. Burada her birinizin hukukunu korumak benim görevim.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Ama daha iki dakika konuşmadan "Toparlayın." dediniz Sayın Başkan.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Her birinizin hukukunu korumak benim görevim.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Doğru.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - "Beşte gideceğim." dedi ya Sayın Bakan.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Burada tüm arkadaşlar birbirine aynı tepkiyi veriyor.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Hakkını yemeyelim Başkanımızın yani ben de kestim, ne konuştuğumu bile anlamadım.

BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Bu çok çok haksızlık gerçekten. Biz burada konuşulanların içeriğine göre müdahale etmiyorsunuz, uzatan arkadaşlarımızın hepsine aynı müdahalede bulunuyoruz.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Daha ikinci dakikada kestirdiniz Başkanım.