Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar ve Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık ile 132 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2266) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 10 .07.2024 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokrat arkadaşlarımız ve değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, bir şey var bu Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmaları içinde, o hiç değişmiyor -biz konuşuyoruz, bazen usul üzerinde, diğer konularda- bu torba kanunlar gelmeye devam ediyor. Biz bu torba kanundan ne zaman kurtulacağız? Yani bu sistem, torba kanun çalışması son derece yanlış bir çalışma sistematiği. Bakın, burada bir sürü ilgisiz birazdan rakamları vereceğim kanunu konuşuyoruz yani bunların kendi bütünlüğü içinde konuşulma ihtiyacı var. O kanunda burada bir değişiklik yapıp ilgili kanuna götürdüğünüz zaman, o kanunun bütünlüğü içinde belki gerekli olan bir şeyi burada başka bir bağlamda tartışmaya başlıyoruz. Böyle bir çalışma sistematiği yok arkadaşlar. Lütfen Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Plan ve Bütçe Komisyonu olarak bu çalışma sistematiğine itiraz edelim. Komisyonumuza bunun bu şekilde gelmesi doğru değil; bunu Meclis Başkanlığına da ayrıca iletiyoruz, ileteceğiz tekrar. Defalarca söylememize rağmen bu torba kanun sistematiğiyle önümüze gelmeye devam ediyor, bu son derece yanlış.
Bakın, 32 maddeden oluşan bu kanun teklifi 17 kanunda ve 2 kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor. Temelde, kamuoyunda tasarruf tedbirleri olarak bilinen, onunla ilgili olan bir düzenleme olarak önümüze geldi ama ben bakıyorum, direkt olarak ilgilendiren 3 madde var; madde 2, madde 3, madde 30, dolaylı olarak da madde 14, 15, 28 belki konulabilir yani aslında baktığımız zaman tasarrufla ilgili, tasarruf tedbirleriyle ilgili bir şey yok burada. İçinde 6 madde var Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümlerle ilgili, onu da hep söylüyoruz; bu "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen ucube hükûmet sistemi tarafından Türkiye'nin yönetilmesi, birçok şeyin Cumhurbaşkanı kararlarıyla yönetilmeye çalışılması sonucunda önümüze gelen şeyler, yapılan düzenlemeleri burada yeniden kanuni olarak düzenliyoruz yani böyle bir sistematik yok.
Yani kanun yapmak demek, yaptığımız kanunların sadece bugünü değil geleceği de kapsaması, geçerli olması, genel ve soyut ilkeler içermesi gerekiyor. Burada Cumhurbaşkanı kararıyla yapılan düzenlemeler var, iptal olmuş, AYM... Gene bir kısım düzenlemeler var kanunda, bunlar değişiyor. Yani âdeta, baktığımız zaman, AKP iktidarlarının bu Anayasa'ya uymama, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymama yönünde bir şeyi var. Buraya getirip bunu burada bir kanun olarak düzenlememiz konuyu çözmüyor çünkü tekrar Cumhurbaşkanı kararnameleriyle düzenlenmeye devam ediliyor hukuki sistem; bu son derece yanlış. İçinde Hazine ve Maliye Bakanlığının teşkilat yapısıyla ilgili 3 madde var, devlet yardımlarıyla ilgili 4 madde var, BOTAŞ'la ilgili maddeler var yani âdeta, tamamen, dediğim gibi bir torba kanun.
Şimdi, bu da tabii, tasarruf tedbirleriyle ilgili olduğu, paketle ilgili olduğu söylendiği için konuşmak lazım. İki ay oldu; tam adını söyleyeyim, kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi çıkalı iki ay oldu ama o zaman da söyledik, şimdi de söylüyoruz; dağ fare doğurdu diyoruz, ortada hiçbir şey yok. Bu pakette, çıkmış olan iki ay önceki pakette ciddi hiçbir tasarruf yok; verimlilik hiç yok; bu önümüze gelende de herhangi ciddi bir düzenleme yok tasarrufa ilişkin olarak. Eğer gerçekten ekonomi yönetimi iyi gidecekse tabii ki kamunun tasarruf yapması gerekir ama biz anlıyoruz ki algı yönetimiyle işi götürmeye çalışan, yapıyormuş gibi yapan ya da yapıyormuş gibi yapmaya çalışıp da bir biçimde her şeyi sanki düzenli, iyi bir biçimde düzenliyormuş gibi davranan bir siyasi iktidar var; bunu kabul etmiyoruz, bu doğru değil. Biz de elbette devletin, ülkenin iyi yönetilmesini istiyoruz, ekonomi yönetiminin.
Bakın, bir kere şunu söyleyeyim tasarruf paketiyle ilgili: Daha önceki senelerde çıkan tasarruf paketlerinin hemen hemen benzeri ama o dönemde de gördük, çıkan tasarruf paketleri büyük ölçüde uygulanmadı.
Diğer taraftan, burada bu tasarruf paketinde ve şimdi önümüze gelende de vergilerle ilgili hiçbir düzenleme yok. Bakın, vergi konusu, vergi adaleti konusu bugün Türkiye'nin en can alıcı konusu. Bugün ülkede yaşanan, milyonlarca insanın canını yakan, milyonlarca insanı yoksullaştıran bir süreç var ve bu konuda yirmi iki yılda atılmış hiçbir adım yok; burada da yok, tasarruf paketinde. Hani, vergi harcamaları, vergiye ilişkin bir şeyler gelecekti; yok. 2023 yılında bütçe açığı 1 trilyon 375 milyar lira; vergi harcamaları yani istisna, muafiyet ve indirim nedeniyle 1 trilyon 477 milyar, daha fazla. 2024 yılında bütçe açığı 2,6 trilyon öngörülmüş, vergi harcaması 2,2 trilyon ki belki daha da yüksek gerçekleşecek çünkü 2023'te vazgeçilen vergiler 1 trilyon 477 milyar oldu ama bir önce bütçesinde o 994 milyar olarak öngörülmüştü; çok ciddi bir sapma var, yüzde 50'nin üzerinde, oranında bir sapma var.
Kamu-özel iş birliği modeline ilişkin hiçbir şey yok. Arkadaşlar, bu ciddi bir kara delik; döviz cinsinden yapılan ödemeler, geçiş garantileri, uçuş garantileri, hasta yatış garantileri; böyle bir sistem kabul edilebilir bir şey değil. Tasarrufsa bu tasarruf. Tasarrufu tabii ki kamu da yapacak, kamusuyla, özeliyle yapılır ama burada bu köprülerden, otoyollardan her gün geçerken, hava alanlarında uçarken vatandaşlar cebinden tıkır tıkır para ödüyor; nerede tasarruf?
Kamu ihale sistemiyle ilgili hiçbir düzenleme yok tasarrufta, burada da yok. Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesi "pazarlık usulü" ne oluyor? Nerede arkadaşlar, bunlar nerede? Burada yok. İki ay önce Tasarruf ve Verimlilik Paketi çıktı, ne denildi orada? Bir kısmı tasarruf genelgesiyle, bir kısmı da kanunla belirlenecek. Önümüze bu kanun teklifi geleceği zaman -ki öncesinde böyle bir kanun teklifinin geleceği belliydi- orada dedik ki: Herhâlde bunlar burada düzenlenecek ama baktık hiçbir şey yok.
İsraf... İsrafla ilgili hiçbir şey yok arkadaşlar. Yani bugün bütçe gerçekleşme rakamına baktığımız zaman aynen devam ediyor kamudaki israf. Saraydan kaynaklanan harcamalar ne olacak? Uçak sayısı azalacak mı? Makam araçları... Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nde deniliyor ki: "Kamu idarelerinde mükerrer yapılanmanın önlenmesi." İyi de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi zaten bu mükerrer yapılanmayı yapan sistemin adı. Neyi ne yaptığını bilmediğimiz politika kurulları var, 9 adet politika kurulu var; ne yapıyor bunlar? Ofisler var, başkanlıklar var...
Kamuda çalışanlar... Bakın, tasarruf paketinin en ilginç noktalarından biri. Ciddi anlamda tasarrufu özellikle çalışanlar... Kamu çalışanları açısından personel servis hizmetleri kaldırılacak -savunma ve güvenlik hariç diye söylendi- sosyal tesisler satılacak, lojman kiraları artırılacak. Kamuda esnek ve uzaktan çalışma modellerinin geliştirilmesi, kamuda yeni personel istihdamının emekli olanlarla sınırlandırılması üç yıl. İyi ama Türkiye'de atanmayı bekleyen öğretmenler, sağlık teknikerleri, gıda mühendisleri, ziraat mühendisleri, veterinerler, arkeologlar; o kadar çok grup var ki atanmayı bekleyen. E, kamu hizmetlerinin hem nicelik olarak hem nitelik olarak yeterli bir biçimde sağlanması bir devletin, bir hükûmetin göz önünde tutması ve yapması gereken en önemli ilkelerden, prensiplerden biridir.
Tasarruf paketinin büyüklüğünü de anlamadık. 100 milyar civarında denildi, 100-150 milyar civarında bir şey, toplam 11,1 trilyonluk bir bütçe olduğunu düşündüğümüz zaman yüzde 1 bile değil ve burada önümüze gelen bu torba kanun teklifinde buna ilişkin hiçbir şey yok; gelmesini beklerdik, yok bunlar. Burada yapılan yanlış birtakım düzenlemeler varsa onların ortadan kaldırılması gerekiyordu ama dediğim gibi, tasarruf paketi sadece bir algı yönetiminin bir parçası, sözde kamuda bir tasarruf yapıyormuş gibi kamuda gözükülüyor ama aslında ciddi bir tasarruf yok.
Şimdi, bakın, dün itibarıyla 3 büyük işçi sendikası konfederasyonu ortak açıklama yaptı. Bu önemlidir Türkiye açısından çünkü bugün Türkiye'de bölüşüm ilişkileri belki cumhuriyet tarihinde hiç görülmediği ölçüde bozulmuştur ve orada ortak birtakım açıklamalar var emekli maaş artışlarına ilişkin, asgari ücrete ilişkin, kamuda çalışan taşeronların kadroya alınmasına ilişkin, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkin, daha adaletli bir gelir dağılımı, yoksulluğun ortadan kaldırılmasına ilişkin ama burada bir şey yok, vergiye ilişkin hiçbir şey yok.
Şimdi, biz burada tasarruf görüşüyoruz ama şunu biliyoruz ki bütün toplumun gözü burada. Ne olacak? Acaba emekli için kök aylıklar taban aylık seviyesine çıkacak mı, refah payı gelecek mi, asgari ücrete zam olacak mı? Bugün Türkiye bununla oturup bununla kalkıyor ve biz burada önümüze gelen bir pakette bir şeyler konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bunların Türkiye'nin gerçek sorunlarıyla ilgisi yok arkadaşlar. Lütfen, bakın, burada bu düzenlemelerin yapılma ihtiyacı var; bu konulara ilişkin önergelerimizi vereceğiz, desteklerinizi istiyoruz. Türkiye bu sorunları çözmek zorunda ve asgari ücret konusu, bakın, çok önemli. Asgari ücret sadece asgari ücreti değil, aynı zamanda birçok ücreti ve gelir seviyesini belirliyor. Örneğin, işsizlik yardımları asgari ücrete göre belirleniyor. Örneğin, genel sağlık sigortasından yararlanma koşulları -biliyorsunuz, brüt asgari ücretin üçte 1'inden az olmasıyla ilgili- o şekilde belirleniyor. Bütün, genel olarak şunu görüyoruz: Türkiye'de asgari ücret, adı üzerinde... Dünyada asgari ücret çalışanların yüzde 4'ü, yüzde 5'i iken bizim ülkede neredeyse yarısı asgari ücretle çalışıyor ve ortalama ücretlerle üst üste gelmiş, asgari ücret ortalama ücret olmuş. Bu kadar eşitsizliğin olduğu bir yerde, önümüzde bir kanun teklifi var, bakıyoruz, hiçbir şey yok bunlarla ilgili.
Birkaç tane de düzenleme var, onlar üzerinde özellikle durmak istiyorum, sonra maddelerde de konuşacağız. Bakın, biri BOTAŞ'la ilgili madde, madde 5, BOTAŞ'ın görevlendirmeler nedeniyle bütçeden alacakları ile doğal gaz ithalatından kaynaklanan vergi borçları, işte, burada, idari para cezası, gecikme zamları birbirinden mahsup ediliyor. Bu, daha önce 2 kere kanunlaşmış, 2021 sonu ve 2022 sonunda fakat bu, bütçenin gayrisafilik ilkesine aykırı. 5018 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesinde diyor ki: "Tüm gelir ve giderler gayrisafi olarak bütçede gösterilir." Böyle bir mahsup işlemi olmaz.
Bakın, biz, önümüzdeki sene, işte, ekim ayında görüşmeye başlayacağız Komisyonda 2025 yılının bütçesini, aynı zamanda iki yıl öncesinin kesin hesabını görüşeceğiz. Böyle bir mahsuplaşma yaptığınız zaman, bunları biz kesin hesapta göremeyeceğiz. Bu, Parlamentonun bütçe hakkının elinden alınmasıdır. Gelirlerin ve giderlerin ayrı ayrı muhasebeleştirilmesi gerekiyor, bu mahsup işlemi olduğu zaman biz bunu göremiyoruz. Biz, bırakın böyle bir mahsup işlemini, fon sistemine de karşı çıktığımızı defalarca söyledik çünkü ne oluyor fonda? Belli gelirleri belli giderlerin harcanmasına tahsis ediyorsunuz, özgülüyorsunuz. Burada ise baktığınız zaman ciddi bir Anayasa'ya aykırılık var. Bunun için ek bütçe getirmeniz gerekir, normalde bunu yapamazsınız. Geçmişte yapılmış olması bunun doğru olduğu anlamına gelmiyor. Bu, Anayasa'nın 161 ve 78'inci maddelerine aykırıdır.
Madde 10'da, kamu bankalarının sermaye artırımında kullanmak için Hazinenin Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketi İstikrar ve Denge Alt Fonuna ikrazen özel tertip devlet iç borçlanma senedi vermesine Hazine ve Maliye Bakanı yetkili kılınıyor. Hatırlarsanız, Türkiye Varlık Fonunun burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunuşta da bu konuyu çok tartıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Normal şartlar altında devlet elbette borçlanma yapabilir, devlet iç borçlanma senedi çıkartabilir ama neden bunun Türkiye Varlık Fonunun bir alt fonunda yapıldığını anlayabilmiş değiliz. Niye alt fonla yapıyorsunuz? Ve aynı zamanda, daha öncekilerde sermaye artırımı yapıldı, daha önce kamu bankalarına buradan enjekte edildi sermaye ama Hazine ve Maliye Bakanı yetkili değildi. Şimdi, ilginç biçimde, Hazine ve Maliye Bakanı yetkili kılınıyor. Ne oldu, neden? Ben bunu anlayabilmiş değilim. Bir sıkıntı mı var? Ve ne kadara ihtiyacı var kamu bankalarının, ne kadarlık bir sermayeye ihtiyacı var, onun burada ayrıntılı biçimde açıklanması gerekiyor.
Ve şunu söyleyeyim: Biliyorsunuz, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 12'nci maddesinde -her sene zaten yer alır bu- "Bütçe başlangıç ödeneklerinin yüzde 3'üne kadar ikrazen özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebilir." diyor. Hesabı yaptım, yüzde 3 yaklaşık 333 milyar liraya denk geliyor. Şimdi, burada, bu miktarı geçiyorsa eğer, geçecekse bu borçlanma, burada Anayasa'ya aykırılık oluşacak, 161 ve 87'ye çünkü yüzde 3'ü geçemezsiniz. Bütçe Kanunu'nun açık ve net bir hükmüdür bu. Şimdi, burada ne kadarlık bir borçlanma var? Sadece bu borçlanma yok, başka tarafta da devlet iç borçlanma senetleri çıkıyor.
Bakın, bu konular muğlak konular ve burada belirlenmiş değil. Bizim önümüze geldi, miktarı belli olmayan, boyutu belli olmayan bir konuda biz burada yetki veriyoruz.
Madde 28'de genel aydınlatma giderlerinin karşılanması için belediye ve il özel idarelerinin genel bütçe vergi gelirleri payından yapılacak kesinti oranı 3 katına çıkartılıyor. Şimdi, büyükşehir belediyesi sınırları içinde yüzde 10'muş, yüzde 30'a çıkıyor; diğer il belediyelerinde yüzde 5'ten yüzde 15'e; il özel idareleri, bunların dışındaki belediyeler için yüzde 10'dan yüzde 30'a. Zaten Cumhurbaşkanının 2 kata kadar çıkarma yetkisi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir iki husus daha kaldı Sayın Başkan.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, madde gerekçesinde diyor ki: "Öngörülen düzenlemeyle, genel aydınlatmanın toplam maliyetinin merkezî idare ile mahallî idareler arasındaki paylaşımının daha dengeli hâle getirilmesi." El insaf! Bütün kamu hizmetlerini veren belediyeler arkadaşlar. "Daha dengeli hâle getirilmesi..." ne demek? Normal şartlarda merkezî yönetimden yerel yönetimlere daha çok kaynak aktarılmasına ihtiyaç var çünkü bütün temel kamu hizmetlerini götüren belediyeler; suyundan çöpüne, her şeyine, baktığınız zaman, bunların hepsi belediyelerin görev ve yetkisi içinde.
Altında devam ediyor "Genel aydınlatmanın kamuya olan toplam maliyetinin daha kontrol edilebilir düzeylerde dengelenmesi amaçlanmaktadır." Arkadaşlar, belediyelerin kaynakları zaten kısıtlı. Bu madde ölçülülük ve orantılılık yönünden doğru değil. Bakın, zaten rakamları Cumhurbaşkanı 2 katı kadar uyguluyordu, şimdi yüzde 10'du, Cumhurbaşkanı örneğin büyükşehir belediyesine yüzde 20 uyguluyordu, şimdi yüzde 30'a çıkartıyoruz, isterse Cumhurbaşkanı bunu 2 katına çıkarıp yüzde 60 olarak uygular. Ne demek arkadaşlar? Böyle bir şey olur mu? Yani bu da bu yetki de devam ediyor, hem 3 katına çıkarıyorsunuz hem de aynı zamanda Cumhurbaşkanının 2 katına kadar çıkarma yetkisi devam ediyor. Yani bu sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyeler değil tüm belediyeler için son derece yanlış bir uygulama, böyle tasarruf olmaz. Niye koyduğunuzu anlayabilmiş değilim. Belediyelerin elini kolunu bağlarsınız, yapmayın böyle bir şey. Bu madde kanun teklifinden çıkarılmalı, kesinlikle karşıyız bu maddeye, böyle bir şey olmaz.
Bugün Türkiye'nin her yerinde hizmet bekleyen insanlar var belediyelerde; hele kriz ortamları, pandemi ortamları olduğu zaman... Cumhuriyet Halk Partisi olarak şu anda ciddi anlamda elimizdeki belediye sayısı büyükşehirde, illerde arttı, bundan çok ciddi bir sıkıntı oluşacak ama onun dışında, bizim dışımızdaki belediyelerde de aynı sıkıntı oluşacak. Böyle bir şey olmaz. Neden bunun...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, maddelerde de konuşacağız.
Toparlayın lütfen, buyurun.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Toparlayacağım.
Burada bakıyorum, önümüze gelen bir etki analizinde önce 5,86 milyardı; oranlar artırılırsa, Cumhurbaşkanı 2 katına çıkarırsa 11,7 milyar. Arkadaşlar, bunlar para değil yani böyle yanlış bir şey yapmayalım. Lütfen, bu madde bu kanun teklifinden çıkarılsın. Sizin de bu konuda aynı düşüneceğinizi, aynı düşündüğünüzü varsayıyorum. Bunun açıklaması yok. Birisi bana açıklarsa neden daha fazla kesinti olmalı... Yani sonuçta bir de "aydınlatma" demek "güvenlik" demek, aynı zamanda "kent estetiği" demek. Yani şey mi kaldı... Tasarruf yapmak için hiçbir konuda, hiçbir şeyden tasarruf yapmıyorsunuz da oturup sokak lambalarından mı tasarruf yapacaksınız?
Madde 30, son olarak onu belirtmek istiyorum. Bakın, kamu görevlileriyle ilgili... Bu görevler... Biliyorsunuz, görev haricinde, işte bunlar yönetim kurulu, denetim kurulu gibi değişik görevler alıyorlardı. Biz bunu çok eleştiriyorduk burada, birden çok yerden maaş alınmasını. Bu gelen düzenleme o açıdan doğru bir düzenleme.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ama burada iki husus var. Birincisi -buradaki kanun metninden anlaşılmıyor- mesela ben şunu bilmek istiyorum: Söz konusu düzenleme, bakan yardımcılarını kapsıyor mu? Cumhurbaşkanlığı bünyesinde politika kurul üyelerini, ofis yöneticilerini, Türkiye Varlık Fonu bünyesinde şirketlerde görev alanları, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamındaki kuruluşlara kayyum olarak atananları kapsıyor mu, kapsamıyor mu? Bunu bilmek istiyoruz, kapsaması gerektiğini düşünüyoruz.
İki. Buradaki miktar 98 bin lira, yüksek. Bu miktar... Sonuç itibarıyla bu bir hizmettir, bu bir görevdir, devlet görevidir, topluma hizmettir, geleceğe kalıcı bir şeydir. 98 bin lira yüksek, bunu asgari ücret seviyesine eşitleyelim. Madem öyle, asgari ücret ne kadarsa kişiler de gitsinler, asgari ücret kadar bu parayı alsınlar. Niye 98 bin lira? Niye? 17 bin lira alsın orada çalışanlar. Yani para karşılığı yapılan bir iş mi bu? Belki o zaman yani burada iş yapanlar da diyebilir ki: "Ya, biz yapıyoruz, asgari ücret artsın..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, şimdi, diğer arkadaşlar... Bayağı uzattınız. Siz maddelere girdiniz, maddelere gireceğiz, ayrıca gireceğiz, ayrıca irdeleyeceğiz maddeleri.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Tamamlıyorum, bitiriyorum.
Sayın Başkan, şimdi, son olarak şunu söylemek isterim: Tabii ki maddelerde ayrı, hemen hemen birçok maddede söyleyeceklerimiz var, verecek önergelerimiz var ama genel anlamda söylediğim gibi, önümüze gelen bu kanun teklifi sonuç itibarıyla, hem bizim beklediğimiz hem de Türkiye kamuoyunun beklediği düzenlemeler değil. Burada olması gereken konular vardı, o konuların burada kapsanması doğru olur. Yanlış olan, Anayasa'ya aykırı olan ya da gelecekte Anayasa'ya aykırılık oluşturma ihtimali yüksek olan maddelerin de buradan ayıklanmasının doğru olacağını düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum.