Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) a) Maliye Bakanlığı b) Gelir İdaresi Başkanlığı c) Kamu İhale Kurumu, d) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı e) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 17 .02.2016 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; selamlar.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar; tekrar başarılar.
Sayın Bakan, aslında konuşmamda tekrara düşeceğim ama net cevaplar alamamışım, onu gördüm, yani, siz yine sorularımdan biraz istediklerinizi seçmişsiniz. Esas olarak bütçenizin ruhu anlamında sorular sormuştum, yani bütçemiz nasıl bir bütçe olacak? Çünkü -bir klişe vardır ama burada dillendirmek ihtiyacı var- bir bütçe bir ülkenin vicdanıdır ve parayı nereye harcadığımıza göre bir ülkede demokrasi var mı, eşitlik var mı ve geliri nasıl topladığımıza dair de bu algı çıkar.
Çok iyi biliyorsunuz ki vergi ayağına baktığımızda çok ciddi bir adaletsizlik var. Direkt vergi giderlerinden gelir vergileri oranı, OECD ülkelerine baktığımızda, en düşük ülkelerden bir tanesiyiz. Doğrudan alınan gelir vergisi anlamında söylüyorum. OECD ülkeleri arasında en düşüklerden bir tanesiyiz, doğru mu? Oran olarak söylüyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Asgari olan.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, evet. En düşüklerinden bir tanesiyiz OECD'nin, maalesef.
O açıdan, bir gelir vergisi reformu dillendirmişsiniz -cevaplarınızdan bir tanesinde var- ancak bununla ilgili bir yol haritası, ivedi olarak... Mehmet Şimşek'e de bu soruyu sordum, "Önceliklerimizden birisi olmalı." dedi. Siz de bunu söyleyecek misiniz? Lütfen beyan edin bu bir cevabınızda. Yani, ne zaman gündeme gelecek? Hızla, çünkü her yıl bu dillendirilir, "Gelir vergisi reformu yapılacak, yapılacak, yapılacak..." ancak bir bakarsınız ki "Aman, müteahhitlere dokunacak bu. Sermaye korkar, kaçar. Rant korkar, kaçar." filan kaygılarıyla bir anda geri çekilir. Sayın Cumhurbaşkanı da dillendirmişti bunu, biliyorsunuz ve geçen dönem gündeme gelecekken geri çekilmişti. Bu dönem seçim dönemi değilken -hani "Daha dört yılımız var." diyorsunuz ya, onu bilmiyoruz, Allah bilir ama- hemen devreye geçmeli bu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biliyorsunuz, Gelir Vergisi Kanunu tasarısı ilk altı ayda görüşülecek konulardan bir tanesi eylem planımızda. Bu Komisyona gelmiş bir taslak var. Biz Maliye Bakanlığı olarak şunu yaptık: Buraya gelmiş olmasına rağmen bu konuyla ilgili bütün sivil toplum örgütlerine, kamuoyuna tasarı taslağını açtık; bütün kurumlardan, sivil toplum örgütlerinden görüşleri aldık, her bir madde itibarıyla önerileri işledik. Bir süre sonra hızla üzerinden geçeceğiz ve bunu, inşallah, Gelir Vergisi Kanunu Komisyonda ilk görüşeceğimiz konulardan bir tanesi olacak.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Çok iyi.
Ve, bununla beraber, tabii ki, rant vergisi anlamında... O da içinde, yani, mutlaka içinde olmalı Sayın Bakan. Bakın, inanılmaz bir zenginlik ve rant dağıttınız. Yani, gerçekten bu imar planlarıyla, rant planlarıyla, işte, İstanbul'a baktığımda pek çok yerde, her yerde milyarlarca dolarlık -yani, rakamını ben bile bilmiyorum- rant dağıtıldı ama vergilendirilmedi. Bir anda çok ciddi bir zenginlik dağıtıldı.
Ya, bu özelde hemen -Sayın Bakanımız da burada, Zekeriya Temizel, 1998'di sanıyorum "Nereden buldun?" meselesi- şunu da söyleyebilirim: Bu "Nereden buldun?" meselesine gelebileceğimiz bir gün olacak mı? Yani, siz şu anda... Bakın, açıkça söyleyeyim: Bir yere gidiyorum, vergi levhasına bakıyorum, "5 bin lira" vergi yazıyor, bakın, "5 bin lira" vergi yazıyor; adamın altındaki arabaya bakıyorsun, 1 milyon liralık arabayı her sene yenileyerek kullanıyor. Ya, bu 1 milyon liralık arabayı sen her sene alıyorsun, 5 bin TL her yıl vergi veriyorsun. Nereden bulduğunu sorabiliyor musunuz şu anda? Hayır, sormuyorsunuz çünkü soracak bir yasanız yok. "Nereden buldun?" diye bir soru soramıyorsunuz.
Bakın, bu miladı Sayın Zekeriya Temizel yaptı. Bence önemliydi ama o dönemde ne oldu? "Yok, sermaye kaçtı, bilmem ne." filan, falan denildi ve geri çekildi, Sayın Zekeriya Temizel. Oysaki bütün Batı demokrasilerinde "Nereden buldun?" sorulur; bir adam gidip 2 milyon dolarlık bir ev alıyorsa "Nereden buldun?" diye Maliye sorar, bir tabloya 1 milyon lira verdiyse sorar, lüks tüketim harcamalarını sorar, kredi kartından her ay 50 bin lira harcıyorsa ve eğer ki 5 bin lira gelir bildiriyorsa bunu sorar. Bunu soracak mısınız Sayın Bakan? Açık açık soruyorum, yani soracak bir yasa çıkaracak mısınız? Budur çünkü esası. Siz gelir vergisi reformunu yapsanız bile "Nereden buldun?"u sormazsanız olmaz.
Bakın, ben size örnek vereyim. Benim babam mütevazi bir esnaftı. Ya, biz devletten korkan insanlarımız ve her sene bize Maliye "O bölgede gelir vergisinde 2'nci oldun, 3'üncü oldun, 1'inci oldun." diye teşekkür yazısı gönderirdi. Biz bir Ford Taunus arabaya binerdik babamla, mütevazi bir araba. "Ya, baba, o adam Mercedes'e biz biniyor, biz Ford Taunus'a biniyoruz; niye biz 1'inciyiz?" "Oğlum, biz düzgün verelim, kim ne yapıyorsa yapsın." derdi, böyle bakardı olaya. Ama bize "Keriz." derlerdi, "Ya, sen niye bu kadar yüksek bildiriyorsun? Bak, kötü emsal oluyorsun." derlerdi. Bu anlamda, bu haksızlığı giderecek bir yasa olmalı Sayın Bakan ve "Nereden buldun?" ayağı mutlaka olmalı gelir vergisinde.
Şimdi, bütçenizin ruhuna tekrar geldiğimde, Sayın Bakan, bakın, eleştirdiğimiz şey şuydu, Sayın Başkanlarımız her gün burada görüyor: Sizin kapınızda ve pek çok yatırımcı bakanlığın kapısında bugün bütün yerellerden belediye başkanlarımız buraya akıyorlar, hep taleplerde bulunuyorlar "Bize yol yap. Bize yatırım yap, işte, enerji yatırımı yap, bilmem ne yap, şunu yap, bunu yap." Biz bunu temelden eleştiriyoruz, yani, ademimerkeziyetçi bir modeli öneriyoruz. Tamam, bu yıl olmadı. Bakın, yeni anayasa tartışmalarını yapıyoruz. Bu ademimerkeziyetçilikle ilgili sizin de bir öneriniz var mı? Yani, şu anda, tabii ki, yasalarımız müsait değil ama özellikle gelir vergisi anlamında, yani, gelir politikaları anlamında da, gider meselesi anlamında da artık bütçemiz bu kadar merkezî olmamalı. Bütün bakanlıkların bütçeleri merkezî. Yereller buraya akıyor, taleplerde bulunuyor. Oysaki yerellerin bütçesi olsa, bu bütçeler bir şekilde yerellere aktarılabilse, orada yatırım planlamaları yapılsa, bu önemli.
Bakın, dün Sayın Cora dedi, "Bize inek gönderiyorsunuz merkezden. O inek o yerele uymuyor, orada yürüyemiyor derenin tepenin koşullarında." Biz de ona dedik ki: "Eğer ki demokratik özerklik olsaydı o ineğin oraya uyup uymadığına siz karar verecektiniz." diye örnek verdik mesela.
SALİH CORA (Trabzon) - Hayır, onların hakkını savunmamız gerekiyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani, o anlamda, demokratik özerkliği bütün yereller savunuyor. Bu temel ruhunu da bu anlamda tekrar ele almamız gerekiyor. Yeni anayasa tartışmaları da var.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Ortak bir yerde bulaşalım artık.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ve yasama organı, bakın, hep ricacı sayın bakanlardan. Bütün iktidar partisi milletvekilleri geliyor bu bakanlara: "Ya, sayın Bakanım, şuraya yol yapın, şuraya bilmem ne yapın, şuraya şu yatırımı yapın." Niye böyle olsun? Ya, parayı biz veriyoruz arkadaşlar, biz veriyoruz; biz niye ricacı olalım? Yerellerin bütçesi olsun, Amasya'nın da, Yozgat'ın da, Diyarbakır'ın da, İzmir'in de, orada yereller karar versin; vekillerimiz de müdahil olsunlar o paradan, her yerele ayrılan parayla. Ricacı olmayalım, para bizim paramız, biz veriyoruz o bakanlıklara parayı. O açıdan, bakanlar bize, yasamaya hizmet etmekle ve hesap vermekle sorumlu. Böyle bakalım, yani, dengelemeyi, güçler arası dengeyi ancak böyle kurarız. Ricacı olduğumuz sürece onlar üst, biz ast gibi oluruz. Olmaması lazım, bu dengeyi mutlaka kurmamız lazım.
Bütçemizin ruhu anlamında, çevreci bir bütçe olmalı mutlaka. Sayın Bakan, bütün yatırımlara bu kriteriniz -cevap vermemişsiniz- olacak mı? Yani, yatırımların mutlaka... Bakın, Çevre Bakanlığının ÇED Raporu diyorlar, olmuyor öyle; başka bir denetim mekanizması lazım. Yani, İstanbul'un ormanlarını boydan boya yaran bir yatırım mesela veya "Kanal İstanbul" deniyor, ya, su havzalarını yaracak. Kadir Topbaş'a gidiyorsunuz, "Olmaz öyle şey." diyor mesela veya yatırımlarla ilgili bütün İstanbul'un silüetini, doğasını altüst eden yatırımlara merkezden karar veriliyor. Yerelden karar verilsin ve çevreci olsun.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Hayır, hayır.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bunu ancak yereller bilir.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Sayın Paylan, güzel söylüyorsunuz da, Diyarbakır Belediyesinin bütçesinden ne kadarı yatırıma gitmiş, ne kadarı personele gitmiş, bir bakın Allah aşkına.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hep birlikte bunu düzeltiriz, bütün belediyelerle ilgili.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Hayır, denetim dahi...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Denetleyin, buyurun, denetim mekanizması sizde gerçekten.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, ben de onu diyordum. Bütün belediyelerinkini gönderin, sadece Diyarbakır değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, Sayın Bakın, sonra, bakın, sizi sunuş açıklamanızda eleştirdik, bütçenizin sunumunda da eleştirdik, bütçenizin sunumunda da söyledik: "Bir arkanıza bakın." dedik. Tek bir hanımefendi vardı, yine öyle. Yani, lütfen, bu durumu, bu yılki bütçe sunumunda yüzde 50 olarak bekliyoruz ve bütün bürokraside "kadın eşitliği" anlamında davranmanızı ve aynı zamanda kadınların da hak sahibi olduğu, söz sahibi olduğu, bütçesinin olduğu bir bütçe anlayışı, yani, bu anlamda, kadınların da bir bütçesi olması anlamında bir bakışı, bir perspektifi mutlaka önümüze koymamız gerekiyor.
SALİH CORA (Trabzon) - Kadın kotası olsun.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Kotası değil, eşitliği. Biz "kota" demiyoruz asla ona. Yüzde 50-yüzde 50.
SALİH CORA (Trabzon) - En az, asgari olabilir.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Asgari yüzde 50 olmalı, evet, bizim önerimiz asgari yüzde 50 olması konusunda.
Sayın Bakan, gelir ayağına baktığımızda, bakın, benim kaygılarım var, sizin de kaygılarınız ne boyutta, bilmiyorum. Ocak ayı rakamlarını açıkladınız. Çok kötü gözükmüyor ama bundan sonrasıyla ilgili Tüketici Güven Endeksi'nde ciddi düşüş var; turizm gelirleriyle ilgili ciddi bir düşüş eğilimi var, rezervasyonlar son derece düşük, bunun çarpan etkilerinin olacağını biliyoruz; büyüme hedefi büyük olasılıkla -maalesef diyorum, umarım olmaz ama- aşağı doğru ıskalanacak ve ciddi oranda bir risk var, aşağı doğru ıskalanma anlamında; yapısal reformları hızla, ivedi olarak devreye geçirmeme riskiyle karşı karşıyayız, siyasi çalkantıdan dolayı. Tek seferlik gelirler bu yıl olmayacak. Geçen yıl vergi affından dolayı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Paylan, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre veriyorum.
Buyurun lütfen.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bu tek seferlik gelirler bu sefer olmayacak Sayın Bakan. Bütün bu riskler... Yani, mali disiplin anlamında büyük risklerle karşı karşıya değil miyiz? Yani, Tüketici Güven Endeksi, turizm gelirleri ve çarpan etkileri ve siyasi iklim, çatışmalı iklim, bütün bunların toplum üzerinde depresif bir hava yaratması anlamında büyümeyi aşağı doğru ıskalama riskimiz çok yüksek ve gelir anlamında da risklerle karşı karşıyayız. Bunlarla ilgili nasıl bir, yedek akçe veya bütçe kaleminde nasıl bir muhafazakâr tutum izlediniz? Ve bütçe açığı anlamında, ciddi bir şekilde yukarı doğru ıskalama riskiyle karşı karşıya mıyız? Bununla ilgili bir şeyler söylerseniz sevinirim.
Sayın Bakan, gelir politikaları anlamında da tekrar vergiler değil zamlar devreye geçti, bunu da biliyoruz, yani, pek çok zam şu anda devrede. Enflasyonist bir baskıyla karşı karşıya kalacağız. Yani, bunu Ekonomi Bakanımıza, Mehmet Şimşek'e de sorduk. Hem vaatleriniz -yani, "20 milyar lira." dediniz bütçeye yük yükleyecek vaatler, genişlemeci politikalar- hem de zamlar dolayısıyla, yani, enflasyonu yukarı doğru ıskalama riski var. Gerçi emtia fiyatları düşüyor, bu belki aşağı doğru baskılayacak. Tüketici Güven Endeksi düşük, yani, talebin biraz zayıflaması anlamında, belki, enflasyonu zayıflatıcı etkisi olabilir ama enflasyonda bu beklentiyi kırmak... Yani, çünkü bir yıllık beklentiler yüzde 9,5; 10; 10,5 gibi rakamlar da var. Bu beklentiyi nasıl yöneteceksiniz? Yani, beklenti yönetimi çok önemli, biliyorsunuz. Bir kısır döngüye girmeme anlamında bu beklentileri nasıl yöneteceksiniz? Nasıl bir... "Evet, merak etmeyin, biz merkezde sağlamız, gelir politikalarımız sağlam. Giderler anlamında çok genişlemeci olmayacağız." Çünkü bütün bunlar enflasyonist beklentileri yukarı çekiyor. Bu beklenti kısır döngüsünü, yani "Enflasyon yükselir, faiz yükselir, döviz yükselir." kısır döngüsünü nasıl yürüteceğiz? Bu anlamda merkezî koordinasyon ne boyutta?
Son olarak, Sayın Bakan, şunu gördük bütçede: Millî Eğitim Bakanlığını ve Millî Savunma Bakanlığını rezerv bütçeler olarak koyuyorsunuz. Geçen yılki bütçede de bunu gördük. Yani, rakamlar biraz yüksek gösteriliyor ama yıl sonu hesabında o bakanlıkta büyük olasılıkla harcamayacağımız rakamları yatırımcı bakanlıkların açıklarını kapatmak için kullanıyorsunuz, eğer açık vermezseniz. Yani, bu iki bakanlığı bu yıl da rezerv bakanlık olarak mı kullandınız? Yani, Merkez Bankası rezervi gibi bütçenin rezervi de, gördüğüm kadarıyla, Eğitim Bakanlığında ve Savunma Bakanlığında gözüküyor. Tekrar rezerv bakanlık olarak mı kullandınız bu bakanlıkları? "Yıl sonunda da açık olursa, ona göre bu rezervi harcarız yoksa bir sonraki yılın hesabına, 2017 bütçesine devrederiz." diye bir taktik mi tekrar var? Bununla ilgili geçen yıl öyle yapılmış, genelde de öyle yapılmış, bu yıl da aynı durum var mı diye merak ediyorum.
Son olarak da, Sayın Bakan, şu azınlık okulları meselesine vurgu yapayım, burada da geçsin tutanaklara. Yani, gerçekten, ciddi sıkıntı dahlindeyiz. İvedi olarak sizden tekrar rica ediyorum, bir statümüz yok. Millî Eğitim Bakanı taahhüt etti statüyle ilgili bir çalışma yapılacağına dair. Bizi iktisadi teşekkül yapmaya çalışıyor Maliye. Tamam, bu konuda soruşturmalar durdu ama bizimkilerde ciddi kaygılar var. Yani, bu konuda, lütfen, bu vakıfların, yani, kamu yararına çalıştığını, çocukları ücretsiz olarak okuttuğunu, elbette velilerin de bağış yaptığını -o da, durumu olan velilerin vakfın havuzuna bağış yaptığını- ama, bu anlamda, iktisadi teşekkül baskısını kaldıracak ve sizin yaptığınız destekle de KDV tevkifatı yapılmasını engelleyecek bir tek yazıya ihtiyacımız var çünkü. Bu yazıyı sizden ivedi olarak rica ediyoruz.
Bir de, mali müşavirlerle ilgili, Sayın Bakan, yani "Mali müşavirlerin işi çok kolaylaştı." dedi ama ben hiç öyle düşünmüyorum. Yani, ben de mali müşavirin yanında çalıştım 1990'lı yıllarda, dayım mali müşavirdi. Şimdiki hâline bakıyorum. Yani, eskiden bir mart ayında gece gündüz çalışıyormuş, şimdi yılın on iki ayında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Paylan...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Son...
BAŞKAN - "Son." dediğiniz üçüncü konudan bahsediyorsunuz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, son sözlerim.
BAŞKAN - Ben de size son olarak süre veriyorum.
Buyurun lütfen.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani, mali müşavirler, serbest muhasebeciler yılın on iki ayı çok yoğun bir şekilde çalışıyorlar.
Yani, mevzuatı biraz sadeleştirme. Ya, bu konuda bir şeyler söyleyin lütfen. Yani, bu kadar beyanname şey de, mevzuatı biraz sadeleştirme yönünde bir master planınız olamaz mı, bir eylem planınız? Yani, mali müşavirler de insan.
Bakın, biz günde on altı saat çalışıyoruz, insan haklarına aykırı ama yüz binlerce mali müşavire, serbest muhasebeciye bir umut verin, şu mevzuatı biraz sadeleştirelim lütfen.
Teşekkürler.