KOMİSYON KONUŞMASI

NERMİN YILDIRIM KARA (Hatay) - Sayın Başkanım, Değerli Komisyon üyeleri ve sevgili bürokratlar; maddeyle öğretmenlerin değişme ve gelişmeleri izlemeleri, bilgilerini sürekli güncel tutmaları amacıyla meslek içerisinde kariyer ve liyakat esasına uygun olarak "kariyer basamakları" adı altında meslekte en az on yıllık hizmeti olanlara uzman öğretmen, uzman öğretmenlerden en az on yıl hizmeti olanlara ise başöğretmen ünvanı verilecektir. Daha önceden uzman öğretmen olan ve meslekte yirmi yılını dolduranlarda uzman öğretmenlikteki on yıl hizmet şartı aranmayacağı düzenlenecek.

Şimdi, öğretmenlerin öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen şeklinde kariyer basamaklarına ayrılması, eşit işe eşit ücret ilkesine aykırıdır. Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik ünvanlarıyla -aynı ücret ilkesine- aynı işi yapan emekçiler arasında ve meslek mensupları arasında bir farklılık olur. Bu, iş barışını zedeleyen, öğretmenler odasını bölen bir uygulamadır. Sonuçta, öğretmenlik mesleği, özelliği gereği kendisinden aynı nitelikte sonuçlar beklenen bir işi yapmak demektir. Yani öğretmenlerden beklenen şey aynıdır, aynı işi yapmalarıdır, farklılık sadece öğretim esnasında iletişim sanatından kaynaklanacaktır. Bir öğretmen ister yeni mezun olsun isterse kırk yıllık bir öğretmen olsun, sınıfta aynı öğretim programıyla aynı sonuçların elde edilmesi için, aynı öğretim teknikleri için efor sarf edecektir.

Şimdi, bir de başöğretmenlikle ilgili, bu kanun teklifindeki bu "başöğretmenlik" kavramıyla ilgili şunu söylemek isterim ki kurucu liderimize ait olan bu kavramı, bu ünvanı kariyer basamakları açısından bir kriter, bir enstrüman olarak görmeyi çok da anlamlı ve anlaşılır bulmadığımı buradan ifade etmek isterim. Temelinde kültür bulunan cumhuriyetimiz, kuruluşundan bu yana eğitime ayrı bir önem vermiştir; en zor zamanlarda eğitim faaliyetlerini aksatmamış, eğitimi yurttaşlar arasında eşitlik sağlamanın aracı olarak kabul etmiştir.

Ezcümle, teklifin 20'nci maddesi öğretmenler arasında basamaklar oluşturmayı amaçlıyor. Bunun öğretmenlerin mesleki açıdan kendilerini geliştirmelerini sağlayacağı savunulsa da uzman öğretmen veya başöğretmen olmak için gereken eğitimlerin niteliği hakkında düzenleme yapılmıyor.

Mesela, şimdi, yine, ben deprem bölgesinin bir milletvekili olarak buradan sormak isterim: Neden deprem bölgesinde faaliyette bulunan öğretmenler için yaşlılık aylığının bağlanmasına esas olacak şekilde, emeklilik sistemine katkı sağlayacak kategorik, hiyerarşik bir ayrım somut bir şekilde bu teklifte, bu tasarıda yok? Şu an öğretmenler konteyner kentlerde on altı aydır kendilerine sınıflar oluşturmaya çalıştılar, bir eğitim öğretim arenası yapmaya çalıştılar ve bu kutular, biliyorsunuz ki 21 metrekareydi. Buralarda hem yaşamaya hem de yaşatmaya... Çok önemli bir cümle kurmak isterim Sayın Bakanım. Bizler, veliler ve öğretmen camiası deprem bölgesinde yaşayan öğrencilerimiz dolayısıyla belki de bir nesli kaybedeceğiz veya bir nesli kaybettik; lütfen, bu cümleyi sizlerin dikkatinize sunmak isterim.

Son cümle söylemek istediğim şey: Öğretmenler için bir uygulama bu mevzuatta -deprem illerindeki öğretmenler için- neden yoktu? Son bir dakikamda "Çocukların anlattığı çok ağır geldi." diyen bir öğretmenin ifadelerini sizlerle paylaşmak isterim. "Çocuklar kayıplarını anlatıyorlardı, anlattıkları çok ağırdı. Ders işlemek için hazır değildim. Sınıfta müzik açtığımda 'Ölen arkadaşım da bu şarkıyı çok severdi.' diyen bir öğrenci de oluyordu, 'Gitarım enkazda kaldı.' diyen de. Öğrencilere nasıl destek olacağım konusunda da çok zorlandım. Meslektaşlarıma sormaya çalışıyordum. Keşke bize rehberlik verilseydi, aday öğretmenlik seminerini eğitim yılının başında alsaydık. Yine de hepimiz okulda daha iyi oluyoruz. Çocuklar sınıfta hep sohbet etmek, oyun oynamak istiyorlar, hep depremden önceki yaşamlarını anlatıyorlar, konteynerlerde kalabalık bir şekilde yaşıyorlar çünkü başka alanları yok."

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.