Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
Konu | : | Sinop Milletvekili Nazım Maviş ve 101 Milletvekilinin Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi (2/2239) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 04 .07.2024 |
SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Şimdi, üçüncü bölüme geçmiş bulunuyoruz. Üçüncü bölüm aslında kanunun özü yani asıl olarak bu kanunun gelme nedeni olan bölümündeyiz. "Öğretmenlik Meslek Kanunu" adı altında gelen kanun, aslında ilk taslakta konuşulduğu hâliyle bir Millî Eğitim Akademisi çıkarma kanunudur. Asıl hedef Yusuf Tekin tarafından şöyle belirlenmiştir: Ben öğretmenleri yeterince eleyemiyorum, bu elemeyi yapmak için bir mekanizmaya ihtiyacım var. Bunu nereden anlıyoruz? Bir önceki dönemde Sayın Yusuf Tekin bakan olmadan hemen önce Sayın Cumhurbaşkanının 11 Nisan 2023 tarihinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin seçim beyannamesini ilan ettiği günde yaptığı bir açıklama var, diyor ki Sayın Cumhurbaşkanı: "Mülakatlar kalkacak." Siyaset, oy isterken tüm Türkiye'ye verdiğiniz sözlerden ibarettir. Bunu ben söylemedim, partimin Genel Başkanı da söylemedi; bu ülkeyi yirmi iki yıldır yöneten siyasi iktidarın temsilcisi ve ülkemizin Cumhurbaşkanı bu ülkenin gençlerine dedi ki: "Bana oy verin, mülakat yapmayacağız." Bunun gerçekten böyle olduğunun bir de sağlaması yapıldı. Nasıl yapıldı? 12 Mayıs 2023'te dönemin Millî Eğitim Bakanı kendisine sorulan soru üzerine "Evet, mülakatlar kalkacak." dedi, hatta örnek de verdi "Bir önceki bir başka uygulamada yapıldığı gibi çok hızlı bir şekilde istihdam edeceğiz." dedi. Sanırım, kamuoyunun bu konuyla ilgili hiçbir tartışması yok. Adalet ve Kalkınma Partisi kamuoyundan oy isterken bunu bu kadar açıklıkla, berraklıkla talep etmiş olmasına rağmen bugün ölü taklidi yapıyor, bu yokmuş gibi davranıyor. Partinin Genel Başkanının ve partinin atadığı Millî Eğitim Bakanının açıkça "Mülakat yapmayacağız." demesine rağmen bugün Millî Eğitim Bakanı çıkıyor, diyor ki: "Mülakat yapacağım." Ve mülakat... Siyasi olarak birinci problemli konu budur. Bir cevabı var mıdır, bilmem. Şu bir cevaptır mesela: "Ya, biz o gün seçime gidiyorduk, çok iyi bir fikir gibi gözüküyordu. Biz Türkiye'ye bunu söylersek iyi olur diye düşündük; sonra düşündük, pek de iyi bir fikir değilmiş, vazgeçtik." derseniz, mesela bu, iyi bir samimiyet testi olur. En azından seçmenin gözünün içine baka baka oy almaya çalışıyormuşsunuz gibi olmaz belki. O yüzden Türkiye'nin gençlerine bir borcunuz var, çıkıp diyeceksiniz ki: "Biz size mülakat sözü verdik, en üst düzeyde Cumhurbaşkanı ve bakan düzeyinde; şimdi, bundan vazgeçtik." Bu, bir yöntemdir. Birinci söyleyeceğim budur.
İki: Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin altı buçuk yıllık müsteşarlığında ve Bakanlık döneminde kadrolaşmayı kafaya takmış bir numaralı isimdir. Bunun onlarca örneği var. Yusuf Tekin diyor ki: "Ben bu öğretmenleri nasıl seçeceğim, neye göre seçeceğim?" Dün burada mülakatın bir ölçme değerlendirme aracı olarak ne kadar subjektif bir araç olduğunu yani standardının zor tutturulacağını anlattım. Çok basit, çok basit bir konu var. Mülakatı yapan isimler farklıysa, farklı günlerde ve farklı mekânlarda yapıyorsa ellerine bir metin bile verseniz günün sonunda o notu verecek olan kişiler birbirleriyle bağımsız olduklarından kimin sıfırcı hoca olduğu, kimin serbest daha fazla bol not verdiği bilinemez. Çok basit, halkın anlayacağı dille söylüyorum. Dolayısıyla mülakatta bir ayar tutturulamaz, hiçbir kötü niyetiniz olmasa bile Bakan Yusuf Tekin'i açıkça kötü niyetli olmakla suçluyorum ama hiçbir kötü niyetiniz olmasa bile mülakat güvenilmez bir araçtır, hiçbir şekilde standardı tutturamazsınız ve sonuçta ne olur? Ömrünce okumuş, üniversiteyi bitirmiş ve gelmiş diploması elindeki kişileri farklı yerlerde mülakata girmekten kaynaklanan sorunlar nedeniyle 0,1 puanla eleyebilirsiniz. Buna kimsenin vicdanı evet demez.
Gelelim üçüncü meseleye... Bu Yusuf Tekin neden bu kadar deli divane olmuş? Neden bu mülakatı istiyormuş? Bu öğrenciler okudular, 3.360 saat ders aldılar, diyor ki: "Ben bunların nasıl yapacaklarına bakacağım." Nasıl bakacakmışsın sen? İşte, soru soracakmış da kimse kimseyi görmeyecekmiş de... Bu ülkede üniversite sınav soruları çalındı, KPSS rezaletleri yaşandı, bu ülkede birtakım yapılanmalar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Milletvekilim, toparlayalım.
SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Sizin iktidarınızın buna tevessül etmeyeceğini düşünelim ama birtakım işler var, kimse kimseyi görmeyecekmiş. İddiayla söylüyorum: 20 kişi mülakata gelsin, ben 17 tanesinin, 18 tanesinin hangi siyasal görüşte olduğunu bir bakışta söylerim, bir bakışta söylerim ve ben garanti veriyorum, buradaki vekiller de söylerler. Konuştuğumuz konular, kıyafet tarzımız, seçtiğimiz kelimeler, olayları yorumlama biçimimiz bizim siyasal duruşumuzu gösterir. Neyi, nasıl anlattığımız bizim kendi pozisyonumuzu belirler. Biz, kimsenin iyi niyetine güvenemeyiz. Bu çocukların devlet memuru olma hakkı var. Siz, bu çocukların devlet memuru olma hakkını ellerinden almak istiyorsunuz ve bunu Yusuf Tekin çok iyi biliyor, bilerek yapıyor ve mülakatı hiçbir şekilde bu kamuoyundan özür dilemeden yeniden getiriyorsunuz ve Millî Eğitim Akademisi bu mülakatla yetinmiyor, diyor ki: Birileri arada kaçabilir, aman gözüm, kaçmışsa ben bunu Millî Eğitim Akademisine alayım, bunları bir güvencesiz çalıştırayım, bir süre güvencesiz çalışsınlar; sonra ben o arada kendi ekibimle bunları izleyeyim, aman ha, hafazanallah, araya bir cumhuriyetçi kaçar, bir Atatürkçü kaçar, bir şey olur; bunları da ama kaba söz söyledi ama rencide etti gibi yine hiçbir standardı olmayan sözlerle akademiden göndereyim. Bu teklif budur. Bu teklifin can alıcı noktası budur.
Bu hâliyle, bu teklif, bir öğretmenlik meslek kanunu değildir. Bu teklif, istediğimiz öğretmenleri devlet memuru yaparız; biz, burada örgütleniriz, kadrolaşırız kanunudur. Bu, yanlıştır. Millî Eğitim Akademisiyle ilgili ilerleyen maddelerde de konuşacağız. Millî Eğitim Akademisi kalmalıdır, önceki dönemde kapattığınız bir meseledir, kalmalıdır ama öğretmenlerin seçme sürecinin bir parçası olmamalıdır. Öğretmenleri Anayasa'da hüküm bulduğu şekilde istihdam etmelisiniz, ondan sonra, istediğiniz uzunlukta Millî Eğitim Akademisinde eğitmelisiniz.
Saygılar sunuyorum.