KOMİSYON KONUŞMASI

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Komisyon üyelerimiz ve bürokratlarımız; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Günaydın diyorum, sabah dört sularında buradan ayrıldık.

Ben, Ayşen Gürcan Hocama geç de olsa düzeltme yaptığı için teşekkür ediyorum. Biz akşam milletvekili arkadaşları olarak, aslında muhalefet olarak değil dost olarak, hata yaptığını ifade etmiştik. Sayın Komisyon Başkanımız da defaatle sizi uyardı ama herhâlde uyumanız gerekiyordu, sabah 03.30...

AYŞEN GÜRCAN (Eskişehir) - Yaşlılığıma verin.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Evet ama otuz yıldan beri öğretmenlik hayatınızda, öğretmen yetiştirme hayatınızda yetiştirmiş olduğunuz o arkadaşlarımıza, kızlarımıza, erkeklerimize saygısızlık olmuştu ama önemli olan dönmek, erdemlilik, özür dilemekti; geç de olsa hatadan döndünüz, teşekkür ediyorum. Özellikle de cümleye başlarken "Maarif ordusu çok değerli." dediniz. Bizim için bütün öğretmenlerimiz bizim baş tacımız, hepsi bizim kalbimizde. Çünkü ben şu anda milletvekilliği yapıyorsam benim ilkokuldaki öğretmenim sayesinde, ortaokuldaki öğretmenlerim sayesinde, lisedeki, üniversitedeki hocalarım sayesinde ben bugün buradayım. Siz de aynı şekilde, sizi de yetiştirmişlerdi. Buradan ücretli öğretmenlerimize ben selam gönderiyorum. Bütün öğretmenlerimiz bizim için değerli diyorum, geç de olsa hatadan dönmek erdemliliktir diyorum; teşekkür ediyorum.

Şimdi, gelelim maddeye. Maddede -dün de ifade ettim- Atatürk sevgisi maalesef bu kanunun içerisinde boşaltılmış -ama dün de söyledim- siz ne yaparsanız yapın, sokaktaki insanların o kalplerinden, beyinlerinden Atatürk sevgisini silemeyeceksiniz. Gittikçe de 19 Mayıslarda, 30 Ağustoslarda, 23 Nisanlarda Ata'mızın istirahatgâhı olan Anıtkabir'e olan ziyaret programı herhâlde her şeyi ortaya koyuyor. Buradan baktığımız zaman Bakanlık demek ki bayağı rahatsız olmuş ama yaparken de Anayasa'dan dönerek, Millî Eğitim Bakanlığının kendi kanunundan da esinlenerek bazı düzeltmeler yapmış. Şimdi, oradan geçiremediklerini bu getirdiği 39 maddelik kanunla geçirmeye çalışıyor. "Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek" olarak ifade ediliyor. Ama şimdi buraya geldiğimizde ise maalesef "Bu temel ilkelere bağlı, Türk milletinin millî, manevi, ahlaki ve kültürel değerlerini benimsemiş, ülkesine, içinde yaşadığı topluma ve insanlığa karşı saygı duyan, sorumluluk hisseden erdemli insanlar olarak yetiştirir." diyor. Kime diyor? Öğretmenlerimize diyor. Ama biz ne yapıyoruz? Öğretmenlerimizin elinden bütün her şeyi alıyoruz mevzuatla ve çıkardığımız, bu çok övündüğünüz 39 maddelik her tarafı dökülen şu Öğretmenlik Meslek Kanunu'yla. Şimdi geldiğimiz noktada teklifi hazırlayanlar aynen bir genel cerrah gibi çalışmışlar. Evet, sayın milletvekilim dün akşam "Ben çalıştım, ben yaptım." dedi. Biz dedik ki: Ya, inandık. Çünkü aynı şeyi şu anda Genel Kurulda sivil havacılıkla ilgili kanunda yaşıyoruz. Bihaber, önüne tutuşturmuşlar, aynı, sarayın o gizli odalarında hazırlanan, Anayasa'ya uygun olmayan kanunlar bir şekilde birilerine gönderiliyor ve kendisini Parlamentodan, yasamadan daha üstün gören bir bakan çıkıyor diyor ki: "Biz gönderdik, Meclisteki AK PARTİ Grubu ne hâli varsa görsün." İşte, zihniyet bu, geldiğimiz nokta bu, parlamenter sistemi hiçe sayan bir kadronun getirdiği yapı bu. Şu anda da öğretmenlerimiz ile çocuklarımızın akıllarından, beyinlerinden ve kitaplarından Atatürk'ü çıkarıyorsunuz. Yazıklar olsun sizlere, yazıklar olsun!

Şimdi, geldiğimiz noktada, bakınız, Türk vatanını ve milletinin ebedî varlığını ve yüce Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bir Anayasa'mız var ama "Anayasa'yı bir kere delmekten bir şey olmaz." deyip hep Anayasa'nın arkasından geçiyoruz, dönüyoruz. Arkadaşlar, ya akıllanmadık mı? Burada "Anayasa'ya aykırı." diye dün birçok arkadaşımız, hukukçu arkadaşımız ifade etti ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Kıymetli Milletvekilim, lütfen toparlayabilir miyiz.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Başkanım, geç başladım.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Tekrar açıyorum.

Buyurun.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Dün hukukçu arkadaşlarımız ifade ettiler, dediler ki: "Anayasa'ya aykırılıklar var." Her komisyonda bunu hukukçu arkadaşlarımız dile getiriyor ama kulaklarımızı tıkamışız, kulaklar tıkalı çünkü gelen emir diyor ki: "Bu yasa çıkacak." Evet, bu yasa çıkacak, virgülüne dokunamıyoruz, noktasına dokunamıyoruz ve birilerinin hazırlamış olduğu saray mutfağında... Sayın Bakan da çıkıp gerile gerile "Biz yasayı hazırladık, Meclise gönderdik." deyip bizleri zül altında bırakıyor. Ben milletvekiliyim, benim 1 milyon 200 bin vatandaşım var Tekirdağ'da, onlara sorumluluğum var, oradaki ailelere sorumluluğum var, anne-babalara sorumluluğum var, benim Atatürk'e sorumluluğum var, ettiğim yemine sorumluluğum var. Hepimiz yemin ettik, Andımız var, Andımız'ı ettik; Andımız'a, ettiğimiz yemine sadık olmamız lazım. Ama ne yapıyoruz? Anayasa'yı hep deliyoruz. İşte, yine, Anayasa'yı diliyoruz ve Anayasa'yı delmekle beraber bu ülkenin kurucusu, kurtarıcısı, hepimizin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve en çok da Başöğretmen olarak değer verdiğimiz ve öğretmenlere en büyük değeri veren lideri kitaplarımızdan çıkartıyoruz.

Arkadaşlar, düşünün, yanlıştan dönelim ve bu maddeyi bir an evvel çekin, aslında kanunu komple çekin. Gelin, hep beraber oturalım, ülkemizin gerçek sorunu olan öğretmenlerimizin ve... Dün akşam buraya 9-10 tane sendika geldi. Ya, Sayın Başkan, Sayın Vekilim, sizin de geçmişte görev yaptığınız sendika dahi, EĞİTİM-BİR-SEN dahi bu kanuna karşı. O zaman biz neyi tartışıyoruz?

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Milletvekili, lütfen toparlayın.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Bitiriyorum Başkanım.

EĞİTİM-BİR-SEN dahi ve diğer bütün sol fraksiyon sendikalar bu kanuna karşıysa biz neyi diretiyoruz arkadaşlar? Onun için, bir an evvel... Sayın Başkanım, çünkü -dün dinlemediniz herhâlde- EĞİTİM-BİR-SEN de buraya karşı, her şeye karşı. Herkes kafasını bir...

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, bire bir, karşılıklı diyaloğa girmeyelim.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Şöyle bir arkaya gerilin, arkanıza bir yaslanın ve beş altı saat...

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, lütfen.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ben üç saat uyudum, sabah dokuzda Tarım Bakanlığındaydım, üç saat uykuyla buraya geldim ve gelme sebebim benim torunlarıma...

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - İlhami Bey, lütfen konuşmanızı Komisyona hitaben yapın, milletvekilleriyle bire bir...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Başkanım, bitiriyorum.

Benim torunlarıma ve Tekirdağ'daki seçmenlerime, ülkedeki tüm seçmenlerin çocuklarına, bu ülkenin geleceği olan evlatlarımıza ve onları yetiştiren öğretmenlere sorumluluk bilincimle buraya geldim ve bu kanun için sonuna kadar da mücadele edeceğiz diyorum. Bir an evvel, bu maddeyle beraber, aslında bütün kanunu çekin, hep beraber gidelim, güzel bir kanun teklifi hazırlayarak gelelim diyorum.

Teşekkür ediyorum.