Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
Konu | : | Sinop Milletvekili Nazım Maviş ve 101 Milletvekilinin, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi (2/2239) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 03 .07.2024 |
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Biz, aslında, teklifin tamamı üzerine de söz aldığımızda belirtmiştik. Özellikle, Öğretmenlik Mesleği Kanunu adı verilen kanunun öğretmenlerin tamamını kapsamadığı çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor, zaten öğlen ikiden beri bunu konuşuyoruz. "Öğretmen" deyince öğretmen okullarını, fakültelerini bitirmiş "öğretmenlik" sıfatını almış bütün öğretmenleri kapsayan bir kanun olması gerekiyor. Burada "özelde çalışan" "kamuda çalışan" ayrımı yapılmamalı. Hatta bütün öğretmenlerin kamu güvencesi altında çalışması konusundaki fikirlerimizi de beyan ettik. Özelleştirmelerin son bulması, özellikle özel sektörün gitgide büyümesiyle açığa çıkan sorunların son bulması için yapmamız gereken çok fazla şey var. Ancak bu kanun teklifi bunları kapsamadığı gibi, amacı da öğretmenlerin özlük haklarını korumak değil, konuştuğumuz gibi bir akademi oluşturmak üzerinden var olan Maarif Modeli'nin uygulanması için öğretmen yetiştirme adına yapılmış bir yasa teklifi. Özellikle fakültelerde eğitim görmüş öğretmenlerin öğretmen olarak atanması engellenerek fakültelerin de baypas edilmesi gibi bir durumla karşı karşıya kalacağız. Kesinlikle bunun da karşısında olduğumuzu tekrar ifade etmek isterim.
Yani zaten bu iktidar boyunca yapılan pek çok şeyin bir çelişkiler yumağı hâlinde karşımıza çıktığını görüyoruz. Ne "Fakülteleri kapatacağız." deniliyor ne de... Fakültelerden mezun olan kişiler "öğretmenlik" sıfatı alamayacaksa, görev yapamayacaksa fakülteler ne işe yarayacak?
"Atanmayan, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumuyla ilgili çözüm öneriniz nedir?" diye... Gerçekten, gülüyorum bu saatte. Yani biz burada ikiden beri zaten konuşuyoruz. Ayrıyeten uzun yıllardır anlattığımız, anlatmaya çalıştığımız bir şey var ama bazen insan gerçekten şöyle düşünüyor: Algıların kapatıldığı bir noktada "Bu doğrudur." diye kendimizi ikna ediyoruz herhâlde, sonra unutuyoruz tekrar; herhâlde bu "post truth" çağının bir sonucu. "Post truth" çağının Türkçesi "yalan dolan çağ" ve kendi uydurduğun yalan dolanlara inanman gerekir ki gelip burada savunabilesin. Ataması yapılmayan öğretmenlerin ataması yapılır, ücretli öğretmenlik statüsü kaldırılır, olay biter, bu kadar basittir bu. Daha nasıl iki kere iki dörttür diye anlatabiliriz. Gerçekten bu da inanılmaz bir şey.
Kesinlikle bu kanun teklifi çekilmeli; onun yerine, gerçekten, öğretmenlerin özlük hakkını koruyan, iş güvenliğini sağlayan, kamudaki istihdamı kesinlikle artıran, öğretmenler arasındaki statü farkını ortadan kaldıran -o statü farkını derinleştiren değil- bir kanun teklifini mutlaka çalışmamız gerekiyor hep birlikte.
Özel sektörde çalışan öğretmenlerin sorunlarını ortadan kaldırmanın aslında birinci yolu, eğitimin tamamen kamusal bir hizmet olduğunu tekrar hatırlayarak buraya dönüş yapmaktır ama bir ara formül olarak, arkadaşlarımızın talebi olduğu için ben tekrar dile getirmek istiyorum, onların taban maaş talebi karşılanmalı ve kamudaki istihdam artırılarak zamanla bu sorun da çözülmeli diye tekrar sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.