KOMİSYON KONUŞMASI

YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) - Herkese iyi geceler diliyorum.

Bütün konuşmamı John Cage'in dört dakika otuz üç saniyesiyle bitireceğim, öyle düşünüyorum. Zira, müzik, ses çıkarmayı bilmek kadar suskunluğu bilmek ve sese bu yolla form verme etkinliğidir; tıpkı renk ve çizgilerle tuvale sınır koymak, hareketlere form vermek nasıl dansı tanımlamaksa öyle. Yani sınırsız bir konuşma olmaz, sınırsız özgürlük olamayacağı gibi, sınırsız eşitlik olamayacağı gibi, sınırsız kardeşlik olamayacağı gibi.

Yusuf Tekin ne yapmaya çalışıyor? "Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır." diyen Gazi Mustafa Kemal'in geleceğimizi emanet ettiği öğretmenlerin itibarını yükseltmeye çalışıyor.

İtibar, "abara", saygınlık. Saygınlık ekmekle elde edilmez; dikkat, ekmeğe yön vererek elde edilir; onun bir değer, bir fazilet, bir erdem olduğunu ve fakat bir ilah olmadığını bilerek elde edilir. Biz ekmeğe eğilmeyiz, ekmeği alır, ağzımıza götürürüz. Hayvanlar ile insanları en başta bu ayırır. Elbette ekmeğe hürmet ama onun değerini vererek. Bizler ekmeğin kulu değiliz, bizler Allah'ın kuluyuz. Bu itibar nasıl elde edilecek? Yani Atatürk'ün bahsettiği, öğretmeni saygın kılan yüksek idealin, yüksek devlet idesinin bir militanı, bir çalışanı, dava adamı olmasıyla. Cumhuriyetin başında yüksek idealle kendini kutsayan öğretmenleri hatırlayın; yüksek ideallerini kaybetmiş öğretmenleri parayla doyuramazsınız, ekmekle hiç.

Nedir yüksek ideal, bakın, ben size söyleyeyim: Türkiye Yüzyılı. Türkiye Yüzyılı nedir? Türkiye Yüzyılı zamana talip olmaktır, coğrafyaya değil, bir yere, bir mekâna talip olma işi değil Türkiye Yüzyılı, Türkiye Yüzyılı bir zamana talip olma. İlgi alanı sadece coğrafya değil, zaman. Gelişen, değişen ve aslında maruz kaldığımız zamanı tanımlamanın, ona yön vermenin, onu forma sokmanın, dolayısıyla bir anlam kazandırmanın adı, üst başlığıdır Türkiye Yüzyılı. Türkiye Yüzyılı, dijital devrim çağında, ikinci dünya paylaşım savaşı sonrası kurulan ve artık çatırdayan, biten, bitmesi de gereken siyasi, ekonomik, politik, kültürel ortama Türklerin yani bizim vaziyet etme ve dünyayı tanımlamasının adıdır Türkiye Yüzyılı. Türkler dünyanın kendisini beklediğini biliyor, bunun farkında. Sadece kendimizden ibaret olmadığımızı, dünyanın bütün mazlumlarının arzusu olduğumuzu biliyoruz artık. Bu bağlamda Türkiye Yüzyılı, vahşi kapitalizme karşı dünya mazlumlarının manifestosudur aslında.

Ne kadar büyük, itibarlı şeyler söylüyorum, değil mi? Hâl böyleyken bu arzu ve bu vaziyete, Türklerin tuttuğu bu nöbete saygısızlığı hoş görmez, bunu eleştiri olarak kabul edemeyiz. Dün akşam Türk Millî Takımı'nın galibiyetine sadece biz değil dünyanın her yerinden, Somali'den, Yemen'den, Azerbaycan'dan, Bosna'dan, dünyanın her yerinden yükselen seslerin adıdır Türkiye Yüzyılı. Maarif Mektebi esas itibarıyla bu itibara yönelik bir bağlamla düşünülmeli.

Teşekkür ediyorum.