Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
Konu | : | Sinop Milletvekili Nazım Maviş ve 101 Milletvekilinin, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi (2/2239) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 03 .07.2024 |
HİKMET YALIM HALICI (Isparta) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz yıl Anayasa Mahkemesi Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun bazı maddelerini iptal etmişti çünkü hem o hem de şimdi görüşülmekte olan teklif, öğretmenin fikir ve taleplerinin yok sayıldığı, öğretmenlik mesleğine kariyer basamağı getirerek çalışma barışını bozan bir içeriğe sahip. Önceden de şu anda da öğretmenlik mesleğinin ne olduğunu bilmeden kanun yapılıyor. Anayasa Mahkemesi kararı sonrası düzeltme yapılıp uygun teklifle gelineceğine hâlen daha öğretmenlik mesleğinin doğasına saldırılmakta, öğretmenin kendini geliştirme hakkı baltalanmakta, eğitim hakkını kullanan kişilerin nitelikli eğitimden yararlanma hakkı sakatlanmaktadır yani kısaca, AKP, iktidarın yapmakla zorunlu olduğu devlet hizmetlerinden herkesi eşit biçimde yararlandırma görevinden vazgeçmiştir.
Değerli milletvekilleri, eğitim bir ülkenin en temel ve en önemli konusudur. Dünyada başarı sağlamış, toplumsal huzuru tesis etmiş, refahı halkıyla bölüşmüş bütün devletlere bakınız, hepsinde eğitimin ilerici, çağdaş ve eşitlik üzerine kurulduğunu göreceksiniz yani bir ülkenin eğitim sistemi o ülkenin aynasıdır. Anayasa'da eğitim "Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." şeklinde hüküm altına alınmıştır. Oysa, 2012 yılında Millî Eğitim Bakanlığı 5+3 şeklinde uygulanan sekiz yıllık kesintisiz eğitimi 4+4+4 şeklinde kesintili hâle getirmiştir. Öğrencilerin dört yıl olan ilkokul öğreniminden sonra başka ortaokul ve liseye devam edebilecekleri bir sistem devreye sokulmuştur. Bu deneme yanılma anlayışı sonucunda öğrencilerimiz zaten kötü olan eğitim sistemi içerisinde tam bir açmaza itilmiş ve özellikle kız çocuklarımız devlet okullarından uzaklaştırılarak tarikat vakıf ve okullarına itilmiştir.
Şimdi, sayın milletvekilleri, iktidar partisinin temsilcileri az önce değişimi okuyabilmekten ve dünyada öğretmen yetiştirmede yeni yaklaşımlardan bahsettiler; çok güzel, fakat ne kadar okuyabilmişsiniz acaba? Şimdi, eğitim müfredatında bilim dışı müdahaleler devam etmekte; felsefe ve bilim dersleri azaltılmış, bunun yerine öğrencilere çağdaş eğitim normlarının içinde olmayan dersler verilmiştir. Örneğin, 13 Ocak 2017'de Millî Eğitim Bakanlığı tarafından kamuoyuna sunulan yeni müfredat tavsiyesi içerisinde eskiden bulunan ve lise son sınıf düzeyinde okutulan "hayatın başlangıcı" ve "evrim" konusu kaldırıldı. Evrimi Suudi Arabistan'dan sonra kaldıran dünyada 2'nci ülke olduk; Mısır'da, Suriye'de, Pakistan'da evrim dersi var, hatta İran'da bile evrim var ama Türkiye'de yok.
Her bakan döneminde müfredat değişiyor. Bunun örneği var mı başka bir ülkede? Öğrencileri deneme yanılma tahtasına çevirdiniz. Cumhuriyet "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller" diye yola çıktı ama iktidarınızda "kindar nesil" teorisini ortaya attınız. "Bizi kıskanıyor." dediğiniz Almanya'da öğrenciler yüzme havuzundan çıkıp "Ne yesek?" diye soruyor, burada öğrenciler sınıfta yemek bulamadığı için açlıktan maalesef bayılıyorlar. Evet, Sayın Bakan döneminde bir öğün yemek uygulaması vardı, maalesef o uygulama da bu Bakan döneminde kaldırıldı. Amerika'da bir çocuk astronot olup uzaya çıkma hayali kurarken buradaki öğrenciler daha küçük yaşta yurt dışına çıkma ve dönmeme hayalleri kuruyor. İngiltere'de öğrenci çocuklar dinlenmek için hafta sonu tatiline çıkıyor, Türkiye'de öğrenci çocuklar okul harçlığı için hafta sonu çalışmak zorunda kalıyor. Güney Kore'de öğrenciler hak ettiği yere yerleşiyor, Türkiye'de öğrenciler torpili varsa yerleştiriliyorlar. Neresinden tutarsanız elinizde kalan bir eğitim anlayışı.
Sizin müfredatlarla öğrenciler bir şey öğrenmediği gibi öğrendiklerini de maalesef unutuyorlar. "Dünya lideriyiz." diyorsunuz, doğru; PISA ve UNICEF raporlarında en kötü eğitim listelerinde Türkiye hep ilk sıralarda. Dünya "genetik" "uzay" "yapay zekâ" diyor; AKP, ÇEDES'le takke ve mezar anlatıyor çocuklara. Hani, sakıncalı yayınlarda "Çocukları ekranlardan uzak tutunuz." uyarısı olur ya, işte, AKP'nin eğitim anlayışına karşı "Çocukları uzak tutunuz." tabelaları asılmalı.
Türkiye'nin 2018 yılında gerçekleştirilen PISA'da 466 olan ortalama okuma becerileri puanı 2022 yılında 456'ya düştü. PISA sonuçlarına göre okuma alanında Türkiye'deki 15 yaş grubu öğrencilerin yalnızca 1,9'u yüksek başarı seviyesini görebildi, 2018'de yüksek başarı gösterenlerin oranı ise 3,3'tü; OECD ortalaması 7,2. Bu iktidarın yanlış, gerici ve bilimsellikten uzak eğitim anlayışı nedeniyle öğrenciler artık okuduğunu bile anlamıyor. Bu tesadüf mü? Asla değil. Ne diyordu Enerji Bakanınız: "Eğitim seviyesi arttıkça AKP'nin oyları düşüyor." Neresinden tutarsanız, evet, elinizde kalan bir sistemden bahsediyoruz. Rapordan devam edelim. Ülkedeki öğrenciler arasındaki sosyoekonomik eşitsizlik PISA sonuçlarına da yansıdı. Sosyoekonomik olarak üst grupta yer alan öğrenciler alt gruptaki öğrencilerden matematikte 82, fende 73 ve okuma becerilerinde 69 puan daha fazla aldı.
Eğitimde yandaşlık aranır mı? Lütfen, bunu önce aklınıza, sonra vicdanınıza sorun. Cumhurbaşkanı, seçim öncesinde "Mülakat ucubesine son vereceğiz." demedi mi? Şimdiki Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin "Mülakat yapacağız." diyor. Siz, başarılı ve yetkin öğretmenlerimizden neden korkuyorsunuz? AKP iktidarının mülakat anlayışını hepimiz biliyoruz. Şimdi buradan soruyorum: Hangisi doğru, Sayın Cumhurbaşkanının söylediği mi, Sayın Millî Eğitim Bakanının söylediği mi?
Başka bir örnek: Sayın Başkan burada Mahmut Özer, siz Bakanken "100 öğrenci olan her okula 1 rehber öğretmen atayacağız, her okulda mutlaka 1 rehber öğretmen bulunacak." açıklamasında ve vaadinde bulunmuştunuz ancak mevcut Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bu atamalardan vazgeçti; biriniz AKP'nin Millî Eğitim Bakanı, diğeriniz Komisyon Başkanı. Siz Sayın Özer, Komisyon Başkanı ve eski Bakan olarak bu vaatten niye vazgeçtiğini mevcut Bakan Yusuf Tekin'e sordunuz mu? Yanıt bekliyoruz. Sorduysanız ne yanıt aldınız? Sormadıysanız neden sormadınız?
Bakın, Türkiye olarak çok büyük acılar ve felaketler yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Büyük depremler, ekonomik krizler, etrafımızda yaşanan savaş ve çatışmalar çocuklarımızı, öğrencilerimizi ve öğretmenlerimizi çok derinden etkiliyor. Bununla birlikte, yoksulluğun getirdiği çöküş en başta çocuklarımızı vurmakta ve bu nedenle çok olumsuz şekilde onların hayatlarında ve iç dünyalarında problemler oluşuyor. Son dönemde, kamuoyunda konuşulmaya başlanan ve maalesef yer yer öğrencilerimizin hayatlarını kaybetmesine neden olan "akran zorbalığı" "madde bağımlılığı" ve "cinsel istismar" başlıkları da yine gündemde tutulması ve önlemler alınması gereken başka konular olarak karşımızda. Burada siyaset üzeri bir konuyu görüşüyoruz dedik. Evet, her çocuk bizim evladımız, bütün çocukların, öğrencilerin, öğretmenlerimizin hakları için buradayız; tüm mücadelemiz de bunun içindir.
Yine, biraz önceki sorulara ek olarak birkaç soru daha sorup konuşmamı bitirmek isterim. Biraz önceki sorulardan birkaçı havada kaldı.
"YÖK'ten görüş alındı mı?" diye sorulmuştu, bu soruya herhangi bir cevap duyamadık biraz önce. Eğitim fakültesi dekanlarını topladınız mı; bu yasa tartışılırken, teklif tartışılırken Millî Eğitim Akademisi üzerine görüşlerini aldınız mı? ERG, TEDMEM gibi sivil toplum örgütlerinin görüşlerini aldınız mı? Evet, Millî Eğitim Akademisinden bahsediyoruz, o yüzden soruyorum bu soruyu aynı zamanda.
Diğer çok önemli konuları ve taleplerimizi de maddelere geçtikten sonra dile getirmeye devam edeceğiz.
Evet, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.