KOMİSYON KONUŞMASI

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Komisyonumuzun değerli üyelerini ve kıymetli vekillerini saygıyla selamlıyorum.

Bugün, Türkiye için çok önemli bir kanun teklifini görüşmek için buradayız. 1 milyon 154 bin öğretmenimizin gözleri kulakları, kalpleri beyinleri burada; herkes burayı izliyor. Bu çok önemli bir kanun fakat maalesef, hazırlanması gerektiği şekilde hazırlanmış bir kanun teklifi değil.

Usul olarak bir itirazımız var. Anayasa Mahkemesinin kararı var, 13/7/2023 tarihinde verildi bu karar, eylül ayında da yayınlandı. Anayasa Mahkemesi iktidara dokuz ay süre verdi ve verdiği tarih 27 Haziran 2024. Maalesef mevcut iktidar bu yasa teklifini 26 Haziran 2024'e kadar bekletti yani aslında 27 Haziran 2024'e kadar dokuz aylık süre verilmişti; o dokuz aylık sürede... Neden Anayasa Mahkemesi bu süreyi veriyor? Dokuz ay süre verilmesinin arkasında bir gerekçe var: İlgili sivil toplum örgütleriyle, sendikalarla, uzmanlarla bu konu görüşülsün; görüşüldü mü? Hayır, görüşülmedi çünkü Bakanlık birkaç sendikayı davet ederek kendilerine yazılı bir belge bile vermeksizin sadece bir sunum yaparak "Maddeler böyle olacak." dedi.

Burada usulle ilgili başka bir durum da var. Burada imzacı olan vekilimiz var, Sayın Nazım Maviş'e söz vereceksiniz. Aslında bu, sayın milletvekillerinin hazırladığı bir kanun teklifi değil; bu, Bakanlığın hazırladığı bir kanun tasarısı. Bunu nereden anlıyoruz? Sayın Millî Eğitim Bakanının açıklamasından anlıyoruz. Sayın Millî Eğitim Bakanına bu soru sorulduğu zaman Millî Eğitim Bakanımız da diyor ki: "Biz bunu hazırladık, Külliye'de görüşüldü, Meclise de gelecek, vekillerimize de bunu grup imza ettirecek." Yani aslında elimizde bir kanun teklifi yok, bir kanun tasarısı var Bakanlık tarafından hazırlanan. İşin siyasal tarafında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçerken yasama ile yürütmenin kalın çizgilerle ayrılacağı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığının artacağı gibi birtakım tezlerde bulunulmuştu, biz o tezlere itiraz etmiştik zamanında. Bu kanun teklifi her şeyiyle, her maddesiyle Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanmıştır fakat burada bir sorun var: Millî Eğitim Bakanlığı hiçbir kurumdan resmî toplantılarla görüş almadığı için sonuç itibarıyla bu kanun tasarısı son güne kalmıştır yani bir gün kala Meclise getirilmiştir, saygıdeğer milletvekillerimiz de imzalamışlardır; bunu Bakanın açıklamasından anlıyoruz, Bakan çok net bir şekilde söylüyor kendisinin hazırladığını.

Şimdi, burada başka bir durum var Sayın Başkanım. Günün sonunda bu teklif buraya geldiğinde, tasarı değil teklif bile olsa sonuç itibarıyla bunun iki ayrı komisyonda görüşülmesi gerekir; bunlardan bir tanesi Adalet Komisyonudur, diğeri de Plan ve Bütçe Komisyonudur. Sizin Başkanlığınızda, riyasetinizde bu iki komisyona yazılmış, iki komisyon da bunu görüşemeyeceğini dile getirmiş. Şimdi, bakın, 1 milyon 154 bin öğretmenle ilgili, aileleriyle birlikte 5 milyona yakın insan, 20 milyon öğrenci... Bir gün kala geliyor, o geldikten sonra diğer komisyonlara tartışılması için söyleniyor -bugün 3 Temmuz- diğer komisyonlar ne zaman tartışacaklar, ne zaman bize kararımız için, tartışmalarımız için aydınlatıcı bir metin oluşturacaklar? Doğal olarak Adalet Komisyonumuz da Plan ve Bütçe Komisyonumuz da "Ben bunu görüşemem." demiş.

Burada bir başka sorun var: "Bunu görüşemem." diyen Komisyon Başkanlarımız yine tasarıyı hazırlayan iktidar partisinin mensuplarıdırlar. Aslında kendi komisyonlarını toplamamışlar bile yani burada bir yasama kurnazlığı söz konusu. Millî Eğitim Bakanlığı bir kanun tasarısı hazırlıyor -şahsınızı tenzih ederek söylüyorum- iktidar partisi mensubu bir Komisyon Başkanına gönderiyor, Komisyon Başkanlığı yine iktidar partisi mensubu olan diğer komisyonların başkanlarına gönderiyor, Komisyon Başkanları "Vallahi, biz bunları görüşemeyiz." diyor ve o iki komisyondan görüş almak mümkün olmuyor; usul açısından bu doğru değildir. Yasama süreci açısından Adalet Komisyonunun ve Plan ve Bütçe Komisyonunun bu süreçlerin içerisinde yer alması gerekir. Yangından mal kaçırır gibi tartışmanın bir anlamı yoktur. 26'sında gönder, diğer komisyonlar zaman bulamayıp görüşemesinler, 3 Temmuzda burada herkesi toplayalım; bu böyle olmaz. Eğer Meclisin saygınlığını arttırmak istiyorsak bu yasa... Anayasa değişikliğinin müellifleri olarak Cumhur İttifakı, Adalet ve Kalkınma Partisi ve ortakları "Meclisin saygınlığını arttıracağız, yasamanın gücünü artıracağız." diyorsa yasamaya gerekli zamanın verilmesi gerekir. Bir hafta kala hiçbir komisyonun görüşemeyeceği bir şey gelmez. Dolayısıyla, Sayın Başkanım...

Bu arada, bunun sonucu şu oluyor, geçmişte de böyle olmuştu, hep böyle bir usul tercih ediliyor: Bu yasa teklifi gelecek, daha önce olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi ya da diğer gruplar Anayasa Mahkemesine itiraz edecekler -Anayasa'ya aykırılık meselesini ayrıca konuşacağız ama bu da Anayasa'nın hukukun üstünlüğü, yasamanın kalitesi ilkelerine aykırı olan bir konu- dolayısıyla Anayasa Mahkemesinden dönüyor olacak. Ne yaşanmış olacak? 1 milyon 154 bin öğretmenin sorunları yine ertelenmiş olacak; çünkü bunu nereden biliyoruz? Sizin Bakanlığınız döneminde, 2022 yılında, daha iki yıl önce çıkmış olan kanunun bazı maddelerinin Anayasa Mahkemesinden dönmesinden biliyoruz. Dolayısıyla Komisyon Başkanı olarak size ve Komisyonumuza "Bu usul doğru usul değildir." diyoruz. Adalet Komisyonunda, Plan ve Bütçe Komisyonunda, o komisyonların toplanması sağlanarak, reddedilecekse o Komisyonların diğer mensupları ve üyelerinin tartışmasının sonucunda buraya, Komisyonumuza gelmesi... Milyonlarca insanı etkileyen böyle bir konu ilgili komisyonlarda görüşülmeden burada görüşülemez; bu çok önemli bir sorundur, bu sorunu yaratmamak gerekir.

Şunu anlıyorum: Sayın Yusuf Tekin Millî Eğitim Akademisini geçirme telaşı içerisinde. Bunu bir hafta on gün içerisinde buradan çıkartmak istiyor. Böyle yasama süreci olmaz. Bakanın telaşıyla yasama faaliyeti yürütemeyiz. Eğer böyle bir niyet vardıysa -geçen yıl, 27 Eylüldeydi- görüş alınırdı; ekim, kasım, aralık... Martta gönderirlerdi, nisanda gönderirlerdi, biz de görüşürdük. İstirham ediyoruz, iktidar partisi milletvekillerinden istirham ediyoruz; bu yüce Meclisin, bu Gazi Meclisin yasama faaliyetini hakkıyla yerine getirmesi gerekir. Dolayısıyla bu öncelikle bizim Meclisin şahsiyetine sahip çıkmamızla olacak olan bir şey. Dolayısıyla, usul olarak doğru bulmuyoruz. Tali komisyonların bunu reddetmeleri için düzgün, makul, akla yatkın bir neden olması gerekiyor. Ben çok açık söyleyeyim, Adalet Komisyonunun da Plan ve Bütçe Komisyonunun da düzgün, makul, akla yatkın bir gerekçesi var çünkü tartışacak kadar süre verilmemiş. Tartışacak kadar süre verilmeyen bir şeyi o komisyonlar nasıl tartışacaklar? Dolayısıyla, ricamız bunların bu komisyonlara tekrar iade edilmesidir. Usul olarak bu doğru değildir.

Teşekkür ederim.