Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | HAK-İŞ temsilcilerinin yaptıkları sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 26 .06.2024 |
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Evet, Fahrettin Kütükçü Başkanım ve sevgili Hamdi Abdullah Koçoğlu; çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten bugüne kadar buraya gelen heyetler içerisinde en vicdani, en iyi değerlendirmeleri o 9 canı yaşayarak yaptınız. Orada bulunduğunuzu ve İliç'deki hemşehrilerimizi yaşadığınızı ifade ettiniz, o duygularınızı bize geçirdiniz. Oradaki olumsuz şartların neler olduğunu, iki gün önce, özellikle Fahrettin, Başkanım orada yaşadığınız olayların o liç yığınının Avrupa'daki ölçülere göre 150, bizde neden 250 olması gerektiği konusunda, üç yıllık üretimin çok kısa bir süreye sığdırılarak böyle bir felaketin hazırlandığını ifade ettiniz. Güzel bir şey söylediniz, "Madenciler kanunu kanla mı yazmalı?" dediniz. Çoluğunun çocuğunun rızkını sabahın alaca karanlığında, helal ve dürüst yollardan kazanmak için oraya giden o insanları, tedbir almış olsaydık -ifade buyurduğunuz gibi- ne yazık ki bu 9 canımızı kaybetmezdik. Hele hele o kamyondaki evladın durumunu anlatınca, hele hele o konteynerdeki evlatların durumunu anlatınca da gerçekten ciğerimiz paramparça oldu, paramparça olmaya da devam ediyor; ateş de düştüğü yeri yakıyor. Burada bundan sonra yönetim zafiyetinin olmaması için özellikle boru kalınlığından bahsettiniz. Bu bilgiler bizim için son derece değerli, bu teknik bilgiler son derece değerli. Buraya birçok profesör geldi, hocalar geldi, maden mühendisleri geldi; sizin kadar açık, net ve güzel bir şekilde hem sorunları dile getiren hem de çözüm önerilerini dile getiren şekilde konuşmadı. Allah'ım sizden yüz bin defa razı olsun. "Dert söyletiyor." dediniz ve o dertler gerçekten size ve bize söyletiyor. Kocaman teşekkür ediyorum.
Üretim baskısı, tamam, önemli ama üretim artmalı; alın teri, emeğin hakkı da korunmalı. Üretim artmalı, alın teri, emek hakkını almalı ama can kaybı olduktan sonra o üretimin ne faydası var. Onun için vicdan, vicdan, vicdan... Vicdan zorbalığı inşallah ve inşallah bir gün yenmeli ki buna benzer konular olmasın. Canı yananlardan bilgi aldınız, dediniz ki: "Bu konuşmaları yaparken ben bundan sonra vebal altında kalmak istemiyorum." Biz inanan insanlarız, vebalin ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz. Onun için gerçekten Fahrettin Kütükçü Başkanım, çok teşekkür ediyoruz, çok yararlandık; hem eleştirilerinizi sundunuz hem de önerilerinizi sundunuz. Vicdanen orada yaşadığınız olayı Rabb'imin korkusuyla bu Komisyonda medeni cesaretinizi muhteşem bir noktaya taşıyarak anlattınız. 9 canımızı rahmetle anıyorum, onların haklarını ve hukuklarını en iyi şekilde koruyacağız. Allah'ım sizden de razı olsun. İnşallah bundan sonra maden kazası olmayan günlerde, inşallah bundan sonra madencilerin kanunlarını kanla yazmadıkları, daha demokratik ortamlarda buluşur; bu görüşleri değerlendiririz. Bilesiniz ki Komisyonumuz da son derece halisane bu öneri ve görüşlerinizi en iyi şekilde değerlendirecek.
İzin verirseniz ufak bir şey aktarmak isterim. 27 Ocakta sendika ile işçilerimiz arasında bazı sorunlar yaşandı, istifalar olduğunu yönetim çalışanlara bir mektupla bildirdi, "İstediğiniz sendikaya üye olabilirsiniz, bu konuda taraf değiliz." dediler zaman zaman ama işçiler farklı sendikaya üye oldukları için MADEN-İŞ'e geri döndüklerini belirttiler, HAK-İŞ'te olduklarını belirten arkadaşlarımız oldu. Kazadan önceki aylarda size sendikalardan, farklı sendikalara üye işçi arkadaşlarımızdan da buna benzer, bu sıkıntılarla ilgili, bu sorunlarla ilgili, doğabilecek kazalarla ilgili herhangi bir şekilde bir söylem oldu mu? Oradaki çalışan, sizi uyaran arkadaşlarımızdan "Sayın Başkanım, burada şöyle bir şey hissediyoruz, bir tehlike geliyor. Bu noktada lütfen konuşun ve tedbir almamız gereken..." gibi şeyler geldi mi?
Teşekkür ediyorum.
ÖZ MADEN-İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI FAHRETTİN KÜTÜKÇÜ - Ben teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, oradaki arkadaşlarla görüştüğümüzde... Orada TÜRK-İŞ'e bağlı MADEN-İŞ Sendikası var, Anagold Madencilikte var, Çiftayda da varlar ama etkileri yok, mahkeme süreçleri devam ediyor, onlar üvey evlat muamelesi görüyorlar orada. Ancak son zamanlarda kadrolu işçinin yani Anagoldda çalışanın ücreti taşeronların altına düşmüştü, dolayısıyla milletin ciddi bir rahatsızlığı vardı. Ben de oraya gittiğimde arkadaşlara sordum, dedim ki: "Arkadaşlar, neden sendika değiştiriyorsunuz? Burada yetkili bir sendika var, üç yıllık sözleşme yapmışlar, iki buçuk yıl daha süreleri var. Ben buraya gidip gelsem iki buçuk yıl daha hiç aidat alamadan git gel yapacağım. Niye değiştiriyorsunuz?" Dediler ki: "Başkanım, burası Konya şubesine bağlı, o kadar çok sıkıntımız var ki derdimizi dinleyen yok, muhatap da yok. İşverene gidiyoruz, işveren de bizi ciddiye almıyor. Burada yarın bir şeyler olacak ama o zaman da iş işten geçmiş olacak. Biz ilk önce sendikamız olan kuruma ihtar verdik." Önce sarı kart... "Biz senden neden ayrılıyoruz?" Yani adam memnunsa, iş sağlığı, güvenliği tedbiri varsa, gününde parasını alıyorsa, hakikaten ciddi de bir para alıyorsa... Çünkü biz toplu iş sözleşmelerini yaparken Anagoldu örnek veriyoruz diğer altın madenlerine, bir öğrendim ki GÜBRETAŞ onlardan fazla maaş veriyormuş. İyi de bu Amerikan firması ya, burada bizim sırtımızdan kimse beslenmesin ya, versinler milletin parasını. Dolayısıyla burada arkadaşlara biz sorduğumuzda "Başkanım, bizim huzursuzluğumuz var, muhatap yok, kimseye de derdimizi anlatamıyoruz, dinleyecek muhatap da bulamayınca işverene gittiğimiz zaman 'Sendikanıza gidin.' diyor ama sendikadan da kimse olmayınca kaldık orta yerde, çare arıyoruz." dediler, bilginiz olsun.
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Çare var, çare Sarıgül işte, görüyorsun.
Teşekkür ederiz Başkanım, sağ olun, Allah razı olsun.