KOMİSYON KONUŞMASI

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli Bakanlık bürokratları, kurum temsilcileri, basın mensupları; ben de konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Bakanım, işiniz çetin, yükünüz ağır Şeyh Edebali'nin dediği gibi. Allah kolaylık versin, Allah yâr ve yardımcınız olsun.

Bütçeniz kısıtlı, beklenenler çok fazla. Her bir arkadaşımız kendi iliyle konuşmaya başlasa en az iki üç saat konuşması gerekir. Bunların her biri de bütçeye taalluk eden, çalışmaya taalluk eden işler. O yüzden, başarılar diliyoruz tekrar.

Sayın Bakanım, bir Mardin ziyaretimiz oldu, Mardin'de Kırklar Kilisesi diye bir yer ziyaret ettim. Gabriel Akyüz adlı bir papazla tanıştık, orada sohbet etme imkânımız oldu. Kendisi 6 dil biliyor, Süryani bir papazdı ve gerçekten din konusunda kendisini çok yetiştirmiş bir insan. Kitabül İbriz diye bir kitap var, Abdülaziz Debbağ hazretlerinin bir kitabıdır. Orada Hazreti Adem'in Süryanice konuştuğundan, çocukların ilk doğuşta Süryanice konuştuğundan bahseder. Oraya kadar bilgi sahibi bir insan

Kırklar Kilisesi'yle ilgili olarak gravürler var, resimler vardı; onun ne olduğunu kendisine sordum. Kırklar Kilisesi Hristiyanlığın ilk döneminde 569 yıllarında, 3'üncü yüzyılda Kapadokya'da, daha doğrusu Hristiyanlığı kabul eden 40 tane Bizans askerinin dinlerini değiştirmeleri için baskıya uğradıklarını, değiştirmeyince de orada garnizonun bahçesinde bulunan buz tutmuş bir gölete bunların atıldıklarını ve dinlerini değiştirmeleri için baskıya uğradıklarını fakat değiştirmediklerini, 39 tane askerin orada donarak vefat ettiğini, 1 askerin ise dayanamayıp, din değiştirmeyi kabul edip çıktığını, o esnada bir hamama kendisini aldıklarını ve orada da onun vefat ettiğini anlatan orada resimler var. Sivas bölgesinde bu iş olmuş. Şimdi, normalde, tabii, bu olayın izlerinin araştırılması, tespit edilmesi gerekir gelişmiş ülkelerde. Benim İsrail ziyaretimde çölde bir kazı gördüm, bir çalışma yapıyorlardı. "Bu neyin kazısıdır?" diye sordum, dediler ki: "Hazreti Süleyman'ın bir seferinde konakladığı yeri tespit ettik, onu açığa çıkarmaya çalışıyoruz." Kudüs'te de yine Tevrat'ta geçen bir kalenin fethedilmesiyle ilgili bir yer altı tüneli kazdıklarını, onu araştırdıklarını ve bulduklarını ifade ettiler. Normalde, bütün olayları bire bir araştırmak lazım.

Mesela Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde özellikle Anadolu'daki şehirlerle ilgili çok enteresan bilgiler var. Ben fazla teferruata inmemek açısından söylüyorum. Hacı Bayram Veli'yle ilgili anlatılan bir rüya var, o rüyanın teferruatını anlatıyor ve orada Hacı Bayram Veli'nin hocasının bulunduğu kabirden bahsediyor. Sonra ben oradaki verilerden hareketle gittim, orayı gördüm ve bütün şehirlerle ilgili teferruatlı bilgiler var, bunların tek tek araştırılması ve açığa çıkarılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz.

Türkiye'nin her tarafı tarih fışkırıyor. Gerçekten, Türkiye açık bir müze gibi. Dolayısıyla, neresine el atsanız bir şey bulabilirsiniz, bir iz bulabilirsiniz. Avrupa Orta Çağ medeniyetidir; höyükleri yoktur, tümülüsleri yoktur, mağaralar son derece azdır ama buna rağmen, şehirlerini o günkü gibi koruyorlar ve onları yaşatıyorlar. Darısı inşallah bizim başımıza.

Nemrut Dağı mesela son derece önemlidir. Burada Alman arkeolog tarafından tespit edilmiş, tümülüsün kapısına dinamitler yerleştirilmiş, patlatılmış, orada bulunan anıt ve heykellerin hepsi yerlere devrilmiş. Sanki onun yaptığı kutsalmış gibi, o heykeller hâlâ yerde duruyor mu, bilmiyorum. Bunlar neden ilk hâline getirilmiyor, koruma altına alınmıyor ve zamana terk ediliyor? Ve burada 9 tane farklı kurum farklı çalışmalar yapıyor. Bir tarafı Malatya, bir tarafı Adıyaman, Koruma Kurulu Sivas'ta. Yani gerçekten buraya farklı bir çalışma yapılması lazım. Çok güzel gün doğumu ve gün batımı var. Çok eksantrik, sırlarla dolu bir yer. Buranın da ayrıca bir gözden geçirilmesi lazım.

Ani Harabeleri çok önemli. Yani burayla ilgili özel çalışmalar yapılması lazım, Sayın Bakanım, bunlar Bakanlık bütçesiyle, Türkiye'nin imkânlarıyla belki yapılamayabilir. Bunlar uluslararası yardımı ve iş birliğini gerektiren projeler. Birçok yerde bununla ilgili çalışmalar yapılabilir. Yani bu projeler bire bir geliştirildiği zaman, fizibiliteleri yapıldığı zaman bununla ilgili destekler gelecektir. Hem dünyadan hem Birleşmiş Milletlerden hem İslam ülkelerinden bu projelerin her birine destekler gelecek ve gerçekten, Türkiye tekrar turizm açısından, kültür açısından keşfedilecektir diye düşünüyoruz.

Mesela İznik Konsili, Birinci İznik Konsili milattan sonra 325 yılında toplandı. Ben o bölgeye gittim ve hayret ettim. O kadar önemli, tarihî bir mekânın o kadar ilgisiz ve bitap olması, harap olması da son derece enteresan. Göletin altında bina temelleri var. Burayla ilgili de önemli çalışmalar yapılması gerekir.

Efes Meryem Ana Kilisesi veyahut da Evi diye bahsedebileceğimiz bir yer, Hristiyanlık için son derece önemli. Burayı II. Jean Paul ziyaret etti. Meryem Ana'nın havarilerden Yuhanna'yla beraber bu bölgeye gelip yerleştiğinden ve ömrünün son günlerini burada geçirdiğinden bahsediliyor ve buraya 650 bin civarında Hristiyan hacı diyelim -ifade edebilmek açısından söylüyorum- gelip burayı ziyaret ediyorlar ama bu bölgede konaklama ve diğer tesisler yok. Bu bölgeyi biraz daha canlandırırsak, 150 milyon civarında Hristiyan hacının dünyada kutsal mekânları dolaştıklarını biliyoruz, Kudüs ve Vatikan başta olmak üzere, bu bölgeyi de programlarına alacaklarını ve sayının daha fazla artacağını söyleyebiliriz.

İstanbul'da Tekfur Sarayı var Sayın Bakanım. Yanında Anemas Zindanları var, orada ben Mesken Gecekondu İşleri Müdürüyken bir çay ocağı işletmecisi talip olmuştu. Oraya gittim, baktım Anemas Zindanları var ama hiç kimsenin haberi yoktu. Sonra Avrupa'dan bazı televizyoncular geldiler, orayı izlediler ve gündeme geldi. Şu anda ne kadar yapıldı bilmiyorum ama orada surların dibinde toprak almak için, bahçesine toprak taşımak için çalışanların kılıç ve kalkan bulduklarını ifade ediyorlar. Hâlâ kazılarının yapılmadığını ve surların ayrı bir çalışmayla gündeme getirilmesi gerektiğini... O bostanların falan tamamen kazılması ve Avrupa'daki örneklerine uygun bir şekilde restorasyonlarının yapılması gerekir, aydınlatmalarıyla ve diğer çalışmalarıyla beraber turizme açılması lazım. Orası gerçekten son derece önemli bir bölge, olduğu gibi duruyor Sayın Bakanım. Ben çocukluğumdan, gençliğimden beri o bölgeyi görüyorum, aynı şekilde duruyor, hiç el atılmamış. Restorasyonlar yapılıyor ama restorasyonların da hangi plana göre yapıldığı belli değil. Yani sanki Roma İmparatoru veyahut da Bizans İmparatorluğu bir şartname hazırlamış, ihale etmiş gibi restore ediliyor ama Fatih'in fethinde bıraktığı izlerden hiçbir iz orada kalmamış. Yani bunların da tekrar bir plan çerçevesinde değerlendirilmesi lazım.

Sur içinde, mesela İstanbul'da Fatih'te -ben size özel de bahsettim Sayın Bakanım- bir yer altı caddesi ve sokağı var. Oradaki insanlar bundan bahsediyorlar. Ben bunu gereken otoritelere söylememe rağmen cevapsız ve ilgisiz kalındı. Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Kültürle ilgili biz bir projeyi Kültür Bakanlığına söylediğimiz zaman, yetkililere söylediğimiz zaman onlar bizden daha fazla heyecan duymalılar, bizden daha fazla meraklı olmalılar, bu konuda bizden daha fazla istekli olmalılar ki o projeler yaşatılabilsin. Bu söylediğimiz konulara biz cevap alamayınca, bunlara ilgisiz kalınınca bunlar da sahipsiz kalıyor ve yok edilip gidiyor. İstanbul bu konuda, turizm destekleri konusunda son derece önemlidir.

Mesela Eyüp Sultan... Sayın Bakanım, Eyüp Sultan Camisi'nde, mescidinde her vakit namazı, cuma namazı kalabalığında oluyor ve insanlar yazın güneşin altında, kışın yağmurun, karın altında, soğuğun altında duruyorlar. Acaba Medine'deki gibi bunlara şemsiye çadırlarla bir ilave yapılabilir mi, bir çalışma yapılabilir mi, bu konuda da koruma kurullarının bir tahdidi olur mu?

Sayın Bakanım, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde ben Mesken Gecekondu İşleri Müdürlüğü yaptım ve Alibeyköy, Eyüp bölgesine çok gittim, geldim. Orada tarihî mezar taşları vardı; restoranların, lokantaların bahçesinde yığılı bir vaziyette duruyorlardı. 2 metre, 3 metre boyunda ve son derece süslemeli taş işçiliği olan, üzerinde önemli yazılar olan mezar taşları vardı, şu anda hiçbir tanesi yok. Yani o zaman ta söylüyorlardı, "Bunlar yurt dışına 500 sterline, işte şu fiyata satılıyor, taşınıyor." diye ifade ediliyordu. O tarihî taşların hiçbir tanesini şu anda göremiyoruz, yok olmuş.

Gecekondular... Eyüp Tarihî Kabristanı'nın içinde gecekondular vardı, gecekonduların giriş kapılarında mezar taşları vardı, üzerinde ayetler olan mezar taşları vardı. Daha vahimi var da, söylemeye imtina ediyoruz. Bunları ben gördüm.

Burada, höyükler... Kırşehir'de bine yakın höyük var Sayın Bakanım. Bir höyük var, bir yol yapım çalışmasında gittiler höyüğü paramparça ettiler, Karayollarının araçları. Sit alanı olan, koruma altında olan höyükten malzeme almışlar ve gerçekten bir kesit gibi alınmış ve götürülmüş. Bunlar görülmüyor ve izlenmiyor, takip edilemiyor. Bir atlası yok, bir haritası yok. Yani bir kültür atlası yok, şehirlerin kültür atlaslarını hazırlamak lazım. İl kültür müdürlükleri bu konularda son derece yetersiz, son derece bilgisiz ve bu konularda deneyimli, bilgili ve tecrübeli insanlara ihtiyaç var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen, toparlar mısınız.

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Üniversitelerle iş birliği yapılarak, merkezden büyük ihaleler, önemli ihaleler yapılarak bu tespitlerin birer birer yapılması lazım.

Restorasyonları arkadaşlar dile getirdiler, gerçekten restorasyonlar son derece kötü. Yani bir tarihî binada modern mutfak yapabiliyorlar içerisine, işte pimapenler yapabiliyorlar yani bu akredite olanlar eskiden beri akredite oluyor ama bu akreditasyonlar nasıl yapılıyor, iş bitirmeler mi esas alınıyor, yoksa dünya çapında tecrübesi olan ama restorasyon yapmış firmalara verilmiyor mu acaba? Bunları tekrar gözden geçirmenizde fayda var.

Sayın Bakanım, bizim bölgemizde 3 tanesi Japonlar tarafından kazı çalışması, 1 tanesi de üniversite-müze iş birliğiyle yapılıyor. Bir tören yapacaktık, törene gittiğimiz gün kepçeyle kazılmış alan gördük ve içerisinden çıkan eserler elden dağıtılıyordu, herkes birbirine gösteriyordu. Yani bu kazılarla ilgili de biraz daha dikkat, biraz daha gözetim gerekir diye düşünüyoruz.

Mağara şehirlerimiz var. Üzerine binalar yapılmış evler gördük. İstiklal Caddesi'ndeki Abdülhamit Dönemi'nden kalan binaların hemen yanı başında, bu zamanda yapılan, hiç uyumsuz ve son derece kötü binalar iç içe geçmiş durumda. Hâlbuki zaman geçtikçe insanlar daha tecrübe sahibi olmalılar, daha bilgili olmalılar ve bunları daha fazla kontrol edebilmeliler diye düşünürüz.

Yine, Sayın Bakanım, kültür faaliyetleri konusunda Romalılar köylere kadar amfi tiyatroları yapmışlardır. Roma İmparatorluğu'nun gücünü hem halka anlatmak hem millî dayanışmayı sağlamak hem de kültürel bir faaliyet göstermek açısından tiyatro oyunları sergilemişlerdir. Bunlar aynı zamanda sosyalleşmeyi de sağlıyor. Şimdi, biz statlar dışında sosyalleşmeyi sağlayacak neredeyse mekân bulamıyoruz. Bununla ilgili, bu eksikliği giderecek kültür faaliyetleridir, kültür merkezleridir. O yüzden kültür merkezlerini daha ucuz... Projeler çok kaba ve çok kullanışsız. Her zaman söylüyorum. Yüzme havuzları da öyle, çok ucuz ve çok hızlı yapılacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arslan, toparlarsanız... Daha geride çok arkadaşımız var.

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Evet, çok teşekkür ediyorum ama önemli olduğu için ben biraz uzatıyorum. Kusura bakmayın.

BAŞKAN - Yok, estağfurullah.

Sizden sonra oylama yapacağım zaten.

Buyurun.

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Yani bu kültür merkezleri daha pratik, fonksiyonlu projelerle çözülebilir diye düşünüyoruz. Bu projeler tiyatro faaliyetleri noktasında... Yerel kültürlere önem verilmelidir. Yerel örnekler var, bunları isterseniz ben özel bir gündemle sizi ziyaret eder, anlatırım. Daha anlatacağım konular var ama Sayın Başkan da haklı. Arkadaşlara da haksızlık yapmak istemiyoruz.

Yani bu yerel kültürler gerçekten son derece önemlidir. Bunların korunması ve yaşatılması gerekiyor. Bu da sizlerin desteğinizle ve himayenizle ancak sağlanabilir diyor, hepinize tekrar teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.