KOMİSYON KONUŞMASI

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli Bakanlık bürokratları; ben de konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.

Tabii, arkadaşlar birçok konulara değindiler, bunların tekrar olmaması açısından bu konuları pas geçeceğim. Zamanı iyi kullanmak adına da öncelikle düşündüğüm bir projeyi Bakanlığımızla paylaşmak istiyorum.

Sayın Bakanım, Osmanlı toprak yönetiminde araziler çok büyük tarlalardan oluşmakta ve köylüler bunları ekip biçmekte. Bunların vergilendirilmesi, tımar sistemi denilen asker verilmesiyle neticeleniyordu ve topraklarımız, arazilerimiz son derece büyüktü. Köyleri terk edenler, şehirlere yerleştikleri zaman köyde aidiyetleri kalmadığı için köylerde yeni nüfusa, genç nüfusa bu tarlalar, bu topraklar devrediliyordu. Bu uzun bir süre Cumhuriyet Dönemi'nde de devam etti ama 1980'li yıllardan sonra bu tarım arazilerinin, hazine arazilerinin satışı söz konusu oldu ve araziler parçalanmaya, küçülmeye başlandı. Küçüldükçe de ekonomik değerini kaybetmeye ve verimli olmamaya başlandı. Bunu çözmek için Toplulaştırma Dairesi tarafından toplulaştırmak projeleri gerçekleştiriliyor. Avrupa'da parsel büyüklükleri 150 ila 160 dönüm büyüklüğündeyken Türkiye'de 50-60 dönüm, 6-7 parçalı arazilerden ve tarlalardan oluşmaktadır; bu da çiftçiliği ve geçimi son derece zor hâle getirmektedir. Tarımsal destekler, köyde yaşamayan ama mülk sahibi olan, arazi sahibi olan birtakım insanlara da verilirken asıl köyde kalan ve çiftçilik yapan, ortakçılık yapan insanlarla arasında paylaşmalara ve bu da sorunlara neden olmaktadır.

Şimdi, biz bütün bunlardan hareketle şöyle bir proje öneriyoruz Sayın Bakanım; Çevre ve Şehircilik Bakanımıza bahsettim: Köysel dönüşüm projeleri. Küçük köyleri, lokasyonu iyi olan bir yerde tekrar inşa ederek modern, yaşanabilir köyler inşa ederek arkasında toplulaştırma projeleriyle de bunları destekleyerek, toprak analizleri yaparak büyük parça, büyük araziler oluşturup daha sonra bunların kooperatifleşme ve şirketleşme yoluyla bir yönetim planı oluşturup ve bunlarla ilgili mekânsal yönetimden sonra ekonomik kârlılığının da hesaplanıp yani fizibilitesi, istihdamı, üretimi, maliyeti ve devlet destekleri, hepsi bir paket içerisinde fizibiliteleri yapılarak daha sonra hasılat paylaşımı yoluyla bunlar kiralamaya, ihaleye çıkarılırsa büyük ekonomik gelir oluşur diye düşünüyoruz. Çünkü, bir ürünün sanayiye dönüşmesi hâlinde ancak bir değer ifade ediyor. Bunun sağlanabilmesi için böyle projelere ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Bunun için, pilot bölgeler seçilerek buna benzer projeler farklı bir modelle desteklenmelidir. Bunun hukuki ve kanuni altyapısı da Bakanlığınız tarafından sağlanmalıdır.

İkincisi: Genç çiftçilere verilecek olan, 35 yaş altı köyde yaşayan genç çiftçilere verilecek olan 30 bin lira hibe ve 100 bin lira faizsiz kredi desteğiyle ilgili bugün gelen köylülerimiz bir öneri bize ifade ettiler. Ki köylerde genç nüfus yaşamıyor, genç nüfus şehirlerde; köyde yaşayanlar 35 yaş üstü insanlar ve diyorlar ki: "Köyde genç nüfus ortalaması 45'tir." Dolayısıyla, bu oranın, köylerde yaşayan insanlarımızın teşvik edilmesi açısından 45 yaşla sınırlanmasının daha faydalı olacağını düşünüyoruz.

Ayrıca, süt üretimiyle ilgili, arkadaşlarımız değindiler ama dünyada süt/yem paritesi 1 litreye karşılık ücretle 1,5 kilogram yem alabiliyorsunuz, Avrupa Birliğinde 1,7 kilogram yem alabiliyorsunuz, Türkiye'de ise 1 kilogramın altında bir değer ifade ediyor. Ayrıca, yıllık içme sütü tüketimi İngiltere'de 103 litre, İspanya'da 86, Amerika'da 82, Rusya'da 70, Fransa'da 56, Almanya'da 50 litre; Türkiye'deki süt tüketimi 37 litre civarında. Süt tüketiminin artırılması açısından da teşviklere ihtiyaç var. Mesela, bu noktada, Hayvansal Kooperatif Merkez Birliği Başkanı ve Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ertürk, toplam 15 milyon TL maliyetle Ege Bölgesi, Marmara, Trakya, Akdeniz, Orta Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde birer süt tozu fabrikası kurulması gibi bir düşüncesini geçtiğimiz günlerde ifade etmiştir. Piyasada, sütün bol olduğu dönemlerde talep fazlası olan süt, bu fabrikalarda süt tozuna dönüştürülürse üreticilerin pazarlık şansı artmış olacağından bu önerinin dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz.

Sayın Bakanım, yurt dışından gelen büyükbaş hayvan ithalatının yüzde 30'u Kırşehir'e gelmektedir. Kırşehir'de hayvancılık noktasında büyük bir gelişim sağlanmaktadır. O yüzden Kırşehir bu konuda sizden bir toplantı talep etmektedir. Bununla ilgili bir toplantı yapılırsa bunun faydalı olacağını düşünüyoruz.

Ayrıca, tarım sigortası konusunda da eksperlerin tutumlarıyla ilgili pek çok şikâyet gelmektedir. Bu konuda tecrübeli personele yer verilmesinin faydalı olacağını ifade ediyoruz. Ayrıca, markalaşmaya da önem verilmelidir. İtalya'da, Hollanda'da, Danimarka'da peynirler son derece yüksek fiyatla satılmaktadır. Bizde Ezine peynirinin bile birçok çeşidi var. Tescilli, coğrafi işaretler süratle sağlanmalı ve bunlar marka değerine sahip olup pazarlanabilmelidir. Konya Ereğli'den elde edilen beyaz kiraz İtalya'da "İtalyan kirazı" diye satılmaktadır. Toklumen'de 28 çeşit üzüm çeşidi vardı fakat bunlar neredeyse hiç kalmadı. Niğde'nin elması, Malatya'nın kayısısı, Kırşehir'in cevizi vesaire bütün bunlarla ilgili markalaşma noktasında çalışmalar da teşvik edilmeli ve desteklenmelidir diye düşünüyoruz.

Ayrıca, gıda lojistiği konusunda da Sayın Bakanım, üretilen sebze ve meyvenin nakliyesi sırasında yüzde 20 civarında telef olmaktadır meyve ve sebzeler. Bunun önüne geçilmesi için de nakliye imkânlarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda yaş sebze ve meyvede üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki yüzde 300-400'lere varan fiyat farkına da kimse müdahale etmiyor, buna da müdahale yöntemleri araştırılmalı ve bu konuyla ilgili üreticilerin hakları, hukukları korunmalıdır. Bununla ilgili çalışmalar yapılmalıdır diye düşünüyoruz.

GDO konusunda da, bununla ilgili Türkiye'de 41 tane laboratuvar var, Bakanlık laboratuvarları da var. Bakanlık laboratuvarlarından sadece 4 tanesi kimlik tespiti yapabiliyor. Hâlbuki bu GDO'nun miktarları, cinsleri de tespit edilebilmelidir veyahut da standartlarının yükseltilebilmesi açısından da bu laboratuvarların imkânları yükseltilmelidir, bununla ilgili çalışmalar da yapılabilmelidir diye düşünüyoruz.

Sözlerimi toparlarken, tekrar Bakanlık bütçesinin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.