Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Mustafa Canbey ve Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız ile 93 Milletvekilinin Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi (2/2139) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .05.2024 |
SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Aslında, bu söz talebini belki ilerleyen maddelerde de kullanabilirdim ama burada da amaç, kapsam çerçevesinde kullanılabilir diye düşünüyorum.
Açıkçası, özellikle bu "Yükseköğretim kurumları kurmak." konusundaki ifadeler, terminoloji beni bir akademisyen olarak dehşete düşürüyor ve nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum gerçekten. Yani şöyle bir örnek vereyim, doktora derecesi böyle kiloyla satılan bir şey değil. Ankara Üniversitesi Mülkiye Mektebinin, Siyasal Bilgiler Fakültesinin adı geçti birkaç kez; 1859'da Tıbbiye, Mülkiye, Harbiye olarak kurulan üç kurumdan biridir ve Hariciye Bölümü yüz yetmiş yıl boyunca Dışişlerine diplomat yetiştirmiştir, üç farklı yüzyıla yayılan bir tecrübeden söz ediyoruz. Bu okulun Hariciye Bölümü, Uluslararası İlişkiler Bölümünün öğretim kadrosu 2017 yılında bir gecede tasfiye edildi. Sadece birisinin adını söyleyeyim, böyle "terörle iltisaklı" diye damgalanan isimlerden birisinin adını söyleyeyim, şu anda CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Profesör Doktor İlhan Uzgel de o bölümün hocalarından birisiydi. Liyakatli kadrolar harcandı ve bu harcama bir barış imzası bahane edilerek yapıldı ve işte, bugün bunlara alan açmak için yapıldı. Siz, hariciye eğitimi veren en köklü kurumu mahvetmişsiniz, eğitim alanını, üniversiteleri mahvetmişsiniz. Bugün Boğaziçi Üniversitesini görüyoruz. Nedir yani nasıl bir neden vardır bu üniversiteye böyle musallat olmaya? Bütün bunlar böyleyken ve bu yükseköğretim kurumu doktora, yüksek lisans derecesi verecek -böyle kolay veriliyor- buna da "Yükseköğretim kurumuna bağlı olacak." diye meşruiyet atfetmeye çalışıyorsunuz. Yükseköğretim Kurumu, işte, bir gecede -ben sadece bir okulu söyledim- 400 yetişmiş sosyal bilimciyi, içlerinde İbrahim Kaboğlu'nun olduğu, birbirinden çok kıymetli akademisyenlerin olduğu -böyle tanırsınız diye onları söylüyorum yoksa bana kalırsa genç arkadaşlarımı söylerdim, bu ülkenin geleceği olan arkadaşlarımı- 400 kişiyi bir gecede ihraç etti. Her birisi yargılandıkları mahkemelerde sadece ve sadece ifade özgürlüklerini kullandıkları temelinde aklandılar, hiçbirisi görevine döndürülmedi; iç hukuk bir tıkaç olarak kullanıldı ve hâlen kullanılıyor; hiçbirimiz hakkımızda hiçbir adli ya da başka bir soruşturma olmadığı hâlde görevimize dönemedik.
Şimdi, diploma derecesi vermek için, Dışişlerine eleman yetiştirmek için buralar kurulacak ve biz böyle sakin sakin dinleyeceğiz.
Teşekkürler.