KOMİSYON KONUŞMASI

SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Değerli Komisyon üyeleri, öncelikle, Komisyonu baştan sona izleyemedim, Genel Kurulda konuşmam vardı, çıkıp gelmek zorunda kaldım; belki söyleyeceklerimin bir kısmı söylenmiş olabilir ama söylenmediğini de düşünerek söz aldım.

Şimdi, açıkçası, dinleyebildiğim kısımdan da kendi incelediğim kadarıyla bu konuda yaptığım görüşmelerde de temel mesele kimsede bu adı Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı olan teşkilatın güçlendirici olacağı kısmında bir güven yok. Elbette, bu güvensizlik kendiliğinden oluşmuyor. Bugüne kadar işte gelir getirecek, güçlendirecek, işte şu bu faydayı sağlayacak diye yapılan -özellikle gelir getirme kısmında- birçok konuda aslında nasıl büyük bir hezimet yaşandığı ekonominin bugünkü durumundan da anlaşılabilir. İşte, kamu bankalarından milyonlarca dolarlık kredi çekerek medya alanına girenlerin ödemediği krediler vesaire, hatırlatılacak çok şey var; on yıllar süresince kiralanan köprüler, bunları yol açtığı zararlar... Bütün bunlara baktığımız zaman, sadece bu çerçevede bile baktığımız zaman "gelir getirici faaliyet" denildiğinde bu toplumun büyük kısmı "Rant alanları yaratılmaya çalışılıyor." gibi bir hissiyat içine giriyor ve bu hissiyatta herhâlde AKP politikalarının büyük sorumluluğu var.

Dışişleri teşkilatı, cumhuriyet yüzyılında işte Dışişlerine ve dış politikamıza hâkim olan ideolojik çerçeveyi benimseyelim ya da benimsemeyelim, gerçekten de itibarlı kurumlardandı Dışişleri Bakanlığı. Yurt içinde ve yurt dışında saygın, liyakatli, belirli bir itibarı olan ve hırpalanmaktan bir ölçüde korunmuş kurumlardandı. Ben kendim de bu kuruma bürokrat yetiştiren Mülkiye Mektebinin Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun birisi olarak orada çok sayıda diplomat arkadaşı olan birisiyim ve kurumu -biraz da- eşi de yirmi beş yıl Dışişlerinde çalışmış birisi olarak içeriden de bilen birisiyim. Kurumun bu itibarı yirmi iki yıllık AKP iktidarları döneminde feci biçimde sarsıldı. Elbette bizlerin de sol, sosyalist, demokrat kişilerin de birçoğunun Dışişlerine getirdiği bir "monşer" eleştirisi, "monşerler" eleştirisi hep vardı, hatta AKP belki iktidara gelinceye kadar buraları çok kurcalamadı ancak iktidar döneminde bunları sorunsallaştırdı. Bizler bunu hep sorunlaştırıyorduk ama monşerden -tabir yerindeyse- yine de birçok ismi tenzih ederek söyleyeyim, Dışişlerinde neredeyse bir tür böyle değnekçi dilinin, jargonun hâkim olduğu dönemlere geçtik. Bir büyükelçinin bir yabancı devlet başkanına "Bekleme yapma, ilerle." dediği "tweet"leri hatırlıyoruz. İşte, Yeni Şafak yazarının büyükelçi olarak atanmasını hatırlıyoruz. Temsil kabiliyetini artırma vakıf kurarak olmaz. Hele de böyle nereden, kimin atanacağı... İşte, yönetim kurulu yapısına bakıyorsunuz, hiçbir tarif yok. "Mütevelli heyeti tarafından atanır." Kim olacak bunlar? Ve bu anlamda da hiçbirimizde burada liyakatli isimlerin olacağına dair bir güven yok. Ayrıca, Dışişleri Bakanlığına dünyada örneği görülmemiş bir biçimde böyle bir paralel vakfın eşlik ettirilmesi meselesi de çok sorunlu.

"Dışişleri feci biçimde hırpalandı." dedim. Bu hırpalanmanın bir kısmında yıllar içinde cemaat kadrolarının Dışişlerine yerleştirilmesi vardı. Bu en büyük hırpalanmaydı. Onlar tasfiye edilirken de yine aynı türden mantıkla tarikatlarla vesaire ilişkilerle bu sürdürüldü. Liyakat sahibi kadrolar tayin edilmeyerek... O "iki yıl içeride, dört yıl dışarıda" düzeninin -o kadar matematik bir düzendi, beğenelim ya da beğenmeyelim- onun da getirdiği bir avantaj vardı. Bütün bunlar askıya alınarak son derece keyfî tayinlerle, tayin etmemelerle, ara kadrolara dışarıdan atamalarla Dışişleri Bakanlığı feci biçimde yıpratıldı ve şimdi karşımıza temsil kabiliyetini güçlendirme amaçlı bir vakıf geldiğinde "Bütün bunlar, bu sorunlar dururken ne yapıyoruz?" gibi bir soru da geliyor aklımıza.

En basitinden şöyle bir şey söyleyeyim: Bazı dış komisyonların üyesiyim, sık sık bu komisyonlarla yurt dışına gidiyoruz. Diplomatların önemli işlevlerinden biri de havaalanlarında milletvekillerini karşılamak ve uğurlamak olmuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Özen, süreniz doldu.

Toparlamak için buyurun.

SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - İtibar meselesi, bunları da dikkate almalı. Elbette ki milletvekillerine araç gönderilir, onlar alınıp otellerine bırakılırlar ama böyle kıdemli diplomatların bu şekilde görevlendirilmelerinde bile büyük tuhaflık var ve bu işler eskiden bu kadar böyle değildi. Bu kadar tuhaflık içinde bu vakıf meselesi önümüze Genel Kurulda gelecek biliyoruz, bundan kaçamayacağız ama gerçekten üzüntü veriyor; bunu söylemek isterim.