KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL OK (Balıkesir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri ve Bakanlığımızın çok değerli yöneticileri, saygıdeğer basın; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şahsım köyde doğmuş, büyümüş, çiftçi bir ailenin çocuğu, alın teriyle elleri nasırlı, yazın sıcaktan, kışın soğuktan yüzleri yanan bir ailenin yetiştirdiği ve geçimini, rızkını çiftçilikle, hayvancılıkla temin eden bir ailede yetişmiş bulunmaktayım.

Bugün çiftçimizin durumu gerçekten çok perişan, çok sıkıntılı. Dolayısıyla böyle bir dönemde, böyle bir süreçte görev alan Sayın Bakana ve ekibine başarılar diliyorum. Türk köylüsünün, çiftçisinin menfaatine, yararına, ülke çıkarına olan her şeyde yanlarında olduğumuzu -altını çizerek- ifade etmek istiyorum. Ama gördüğümüz yanlışlıkları, eksiklikleri de ifade etmek bizim görevimiz, sorumluluğumuz.

Bugün Balıkesir'de ve Türkiye'de özellikle süt üreticileri çok perişan bir hâldeler, tabiri caizse SOS vermekte. Sayın Bakanın ve ekibinin zaman geçirmeden özellikle bu süt krizine el atacağına ve buna kısa zamanda çözüm bulacağına inanıyorum.

Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılından 2015 yılına kadar birçok faaliyette bulunmuştur. Biraz önce Bakanımızın da ifade ettiği gibi on üç yılda çiftçimize 80 milyar TL'lik destek yapılmıştır. Bu çok ciddi bir rakamdır. Ama buna rağmen çiftçimiz ne hâldedir? Bu kadar destek verilmesine rağmen çiftçi sayısında ciddi bir düşüş olmuştur, tarımsal üretim ciddi manada azalmıştır, ekilen tarım arazisi miktarı düşmüştür. Bakın, tarlalarını ekmeyen çiftçiler daha kârda. Bunu bizzat yazın Balıkesir'de köylerimize giderek de gösterebiliriz. Bunları asla siyaset amacıyla söylemiyorum. Çünkü girdi maliyetleri çok yüksektir. Mazot, gübre ve yem çiftçimizin belini bükmektedir.

Gübre ve yemle ilgili yapılan uygulama son derece olumludur fakat ve maalesef, bu yapılan KDV indirimlerine rağmen şu anda çiftçi bu indirimlerden öncekinden daha pahalıya yem almaktadır. Bizzat üreticiler, özellikle süt üreticileri şu anda yangın hâlinde bizleri her gün aramaktadırlar.

On üç yılda ilk defa Türkiye'de saman ithal edilmiştir, saman. Tarihe geçmiştir. Yine, bu on üç yıllık dönemde kurbanlık canlı hayvan ithal edildi. Kısacası toplam 3 milyon 300 bin baş hayvan ve 193 bin 45 ton karkas et ithalatı yapılmıştır bu on üç yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde.

Yine, on üç yılda çiftçiye verilen destek büyük oranda ithalata gitmiştir. Yani halkın vergilerinden toplanan parayla ithalatçı ülkelerin çiftçileri desteklenmiştir. On üç yılda toplam 75 milyar dolarlık tarım ve gıda ürünü ithalatı yapılmıştır.

Yıllardan beri canlı hayvan ve et ithalatıyla sorunlar çözülemedi. Her defasında ithalatın çözüm olmadığı görülmesine rağmen bu politika ısrarla sürdürülmektedir. Bir başka ifadeyle, Türk çiftçisi, kırmızı et üreticilerimiz -tabiri caizse- et ithalatıyla terbiye edilmektedirler.

BAŞKAN - Sayın Ok, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

İSMAİL OK (Balıkesir) - Sayın Başkan, anlayışınıza sığınıyorum. Çok kısa sürede toparlayacağım ama bu konular gerçekten çok önemli. Bakanımızın da burada bulmuşken...

BAŞKAN - Tabii ki efendim.

Ben de size ek süre veriyorum. Lütfen bu süre içerisinde toparlamaya çalışın.

İSMAİL OK (Balıkesir) - Bu maliyetlerin yüksek olmasının nedenlerinden bir tanesi -bunlar burada tekrar konumuna düşecek belki ama- meralar yok edildi. Bakın, 90'lı yıllardaki mera 24 milyar hektar iken bugün 9-10 milyar hektara düşmüştür. Meraların bu kadar azalması sonucunda hayvancılığı artık biz hazır yemle beslemeye başladık. Ve hazır yemin de neredeyse çok büyük yüzdesi, oranı, maalesef, ithal edilmektedir, yurt dışından ithal edilmektedir. Bu da maliyetleri artırmaktadır.

Et ithalatı da kendi çiftçimize vurulan en büyük darbelerden birisidir. Kısacası, üretici de tüketici de memnun değildir. Çözüm, maliyetlerin düşürülmesi ve üretimin artırılmasıyla mümkündür. Çiftçi perişan, et ve süt üreticileri, özellikle süt üreticileri ise iflasın eşiğindedir. Süt üreticileri sütlerini satamamakta, satanlar maliyetinin altında satmalarına rağmen ücretlerini alamamaktadırlar.

Çiğ süt üretiminin daha çok artacağı bir döneme giriyoruz. Şu anda mevsim itibarıyla süt üretiminin en düşük olduğu bir dönem. Önümüzdeki bahar aylarıyla birlikte bu süt üretimi daha da artacaktır. Ama süt üreticileri süt almamaktadırlar, süt alımını azaltmaktadırlar.

Sütte yaşanan sorunlar çözülmezse ve sürdürülebilir süt üretimi olmazsa hayvancılıkta tarihin en büyük krizlerinden biri yaşanabilir. Böyle bir krizin altından kalkmak hiç de kolay olmaz.

Sütteki kriz, kısaca:

1) Süt referans fiyatı 1 Temmuz 2014'ten bu yana artmamasına rağmen litre fiyatı 1 lira 15 kuruş olmasına rağmen, çiftçilerimiz bugün sütlerinin litresini 90 kuruşa satamamaktadırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ok, lütfen...

İSMAİL OK (Balıkesir) - Hemen toparlıyorum.

Daha önce on beş günde ödenen süt ücretleri bugün iki ay, hatta üç ay sonrasına ötelenmektedir. Bu da çiftçilerimizin tıpkı 2008'de olduğu gibi süt ineklerini kestirme yoluna gitmektedirler çünkü -aldıkları yemin- bu maliyetleri karşılamaları başka türlü mümkün değildir. Ben bunun için bakanlığın acilen bir süt eylem planı, kriz planı yapmasını arz ediyorum Sayın Bakanımızdan.

Bakın, öğrencinin zengini olmaz. Yüz binlerce öğrencimiz şu anda gurbette, üniversitelerde. Bu öğrencilerimize bedava süt dağıtalım. Bu devlet bunun altından kalkacak durumdadır. Sadece anaokullarında, ilköğretimde değil, ortaöğretim de dâhil olmak üzere bu krizi aşabilmek için -bunlar çok kalıcı çözümler değildir ama- şu anda bir yangın vardır, bu yangını çözmek için derhâl Bakanlığınızın harekete geçmesini özellikle Balıkesir üretici ve Türk çiftçisi adına istirham ediyorum.

Tekrar başarılar diliyorum. Saygılar sunuyorum.

Çiftçimizin derdi çok, sorunları büyük ama vakit dolayısıyla daha fazla sizlerin iyi niyetini istismar etmek istemiyorum.