KOMİSYON KONUŞMASI

MESUT DOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlığımızın değerli temsilcileri; öncelikle hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Çalışmamız hayırlara vesile olsun inşallah.

Bugün, ben özellikle Bakanlığımızın sunumu esnasında parti içi özel ve acil bir toplantı nedeniyle katılamadım ama arkadaşlarımızın üzerinden takip etme imkânımız oldu.

Şimdi, Başkanım, dört günde 3'üncü Bakanlığımızı dinliyoruz. Yani Bakanlıklarımız Bakanlıklarını gerçekten bize iyi tanıttılar, iyi reklamlarda da bulundular ama bu 3 Bakanlığımızı dinledikten sonra ne düşündüğümüzü sorarsanız, ben bunu biraz da tebessüm olsun diye bir fıkrayla anlatmak isterim, yani çoğumuz belki bu fıkrayı biliyordur ama tam da bu durumumuzu anlattığına inandığım için hatırlayabildiğim kadarıyla hatırlatmak isterim: Temel ve Dursun Trabzon'da bir kahvehanede buluşmuşlar, beraber çay içmişler, muhabbet etmişler ve muhabbetin sonunda Temel, Dursun'a demiş ki: "Dursun, bizim acilen bir iş bulmamız lazım." Kestirmeden söylüyorum, karar vermişler, günlerce Trabzon'da iş aramışlar ama iş bulamamışlar, sonra demişler ki: "Madem iş bulamıyoruz, bari iş yeri açma teşebbüsünde bulunalım." O konuda da çalışma yapmışlar, onda da başarılı olamamışlar. En son iş bulma hususunda çözümü Trabzon'dan İstanbul'a gitmekte bulmuşlar. İstanbul'a beraber gitmişler, henüz ikinci gün Temel ölümlü bir kazaya vesile olmuş, mahkemeye çıkarmışlar. Hâkim, Temel'e demiş ki: "Temel, oğlum, anlat bakalım olay nasıl oldu?" Temel demiş ki: "Hâkim bey, biz üç ay önce Dursun'la Trabzon'da bir kahvehanede buluştuk, beraber çay içtik, muhabbet ettik." Söz böyle devam ederken hâkim sözünü kesmiş, demiş ki: "Oğlum, Temel, şimdi, sen çayı, kahvehaneyi bırak, olaya gel." Tekrar başlamış Temel, demiş ki: "Hâkim bey, biz kahvede buluştuktan sonra beraberce on-on beş gün iş aradık." Bu sefer yine sinirlenmiş, demiş ki: "Oğlum, Temel, şimdi iş aramayı da bırak, sen olaya gel." Bu sefer demiş ki: "On beş gün iş aradık ama iş bulamayınca bu sefer iş yeri açmaya çalıştık." Bu sefer hâkim daha da sinirlenmiş, demiş ki: "Oğlum, Temel, bırak Trabzon'u, İstanbul'a gel." Temel, sessizce demiş ki: "İyi de hâkim bey, ben Trabzon'u bırakıp İstanbul'a gelirsem beni içeri atarsınız." Yani şimdi dört gündür Bakanlıklarımızı dinliyoruz; liçe, ölüme gelen hiçbir bakanlığımız yok, kimsenin sorumluluğu yok, kimsenin suçu yok, kimsenin kusuru yok ama sonuçta büyük bir felaket yaşadık ve bu felaketin neticesinde 9 insanımızı kaybettik. İnanın, 3 Bakanlığımızı dinledikten sonra -özet olarak söylüyorum- mevzuatta tehlikeli boşluklar gördük hep beraber. Bunun yanında, kurumlar arasında senkronize eksikliğine şahit olduk. Bunun yanında, uygulamada çok büyük ciddiyetsizliklere şahit olduk. Bunun yanında, denetimlerde büyük bir eksiklik olduğunu hep beraber hem gördük hem hissettik hem de dinlemiş olduk.

Bizim medeniyetimizde devletin insanına karşı 5 temel görevinden 1'incisi insanın canını korumaktır diyebilirim. Devlet, insanımızın canını sınırda da koruyacak, sahilde de koruyacak, yurt dışında da koruyacak, iş yerinde de koruyacak. Özellikle iş yerinde koruma görevini devlet tüzel kişiliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza ilettiği hâlde ben bu 9 insanımızı kaybettiğimiz bu olay neticesinde biraz topu taca atmasını, işin gerçeği, çok şık görmedim çünkü burada okuyup uzatmak istemem ama "Görev alanımız değil." denilen alanın bile İş Kanunu 2'nci madde onların görev alanı olduğunu zaten söylüyor. Bunu tekrar okudukları zaman kendileri de inşallah görmüş olacaklar.

Ben çok vakit almamak için direkt 9 tane soru sormak istiyorum ve bu soruların da cevabını inşallah hep beraber dinlemiş oluruz.

1'nci sorum şu: Çöpler altın madeni ocağında bugüne kadar kaç tane iş kazası yaşanmıştır? Ölümlü iş kazası var mıdır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN ATAY USLU - Buyurun.

MESUT DOĞAN (Ankara) - 2'nci sorum: Çöpler altın madeni ocağında faaliyet gösteren taşeron işçileri de dâhil iş yerlerinde kaç tane işçi çalışmaktadır? Kaç iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalışmaktadır? İş yeri hekimi ve iş yeri güvenliği uzmanı başına kaç işçi düşmektedir? İş yerinde çalışma sağlığı ve güvenliği açısından özellikle iş güvenliği uzmanı sayısı ve niteliği yeterli midir?

3'üncü sorum: 13 Şubat 2024 tarihinde ölümlü iş kazası öncesinde toprak kaymasına ilişkin eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesine ve göçme sonucu kimyasal sızıntının acil ve hayati tehlike arz etmesine rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum, toprak kayması yaşanmadan önce iş güvenliği uzmanınca Bakanlığımıza bildirilmiş midir? Bildirilmişse Bakanlığımızca denetim yapılmış mıdır? Bakanlığımızca denetim yapılmışsa 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 25'inci maddesi kapsamında işin durdurulması neden sağlanmamıştır?

4'üncü sorum: Söz konusu maden ocağında asıl işveren tarafından 6331 sayılı Kanun kapsamında iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturulmuş mudur? Oluşturulmuşsa bu kurul tarafından Bakanlığınıza mezkûr iş kazasından önce kazanın oluşma şartlarına ilişkin bir bildirim yapılmış mıdır?

5'inci sorum: Çöpler maden ocağında Bakanlığınızca mezkûr iş kazasından önce yapılan denetimler nelerdir? Hangi alanları kapsamaktadır? Yapılan denetimlerde toprak kaymasına ilişkin tespit yapılmış mıdır?

6'ncı sorum: Çöpler maden ocağında yaşanan ölümlü iş kazası sonrasında sorumlu kamu görevlileri hakkında idari ve adli soruşturma açılmış mıdır? Bu kapsamda soruşturma açılan kişilerin görev ve unvanları nedir? Adli soruşturmalara ilişkin tutuklanan ya da gözaltına alınan kamu görevlisi var mıdır?

7'nci sorum: Ülkemizde madencilik alanında faaliyet gösteren iş yerlerinde yaşanan ölümlü iş kazaları açısından son yirmi yılın ortalaması ele alındığında, Avrupa ortalamasına göre ölümlü iş kazası açısından ülke olarak kaçıncı sıradayız? Maden ocaklarındaki ölümlü iş kazalarının bu denli yüksek olmasının önüne neden geçilememektedir? Bakanlığınızca, ölümlü iş kazalarını azaltmak adına neden etkin bir çalışma yürütülememektedir?

8'inci sorum: Kamunun iş sağlığı ve güvenliği alanında örnek olması gerekirken neden iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerine ilişkin yükümlülükler kamu kurumları ile 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerleri için 31/12/2024 tarihine kadar ertelenmiştir? Bu kapsama giren maden işyerleri var mıdır, varsa bu muafiyetten faydalanmakta mıdırlar?

Ve son sorum: Twitter'da bile gündem olmuş bir konunun ihbar kabul edilerek denetim yapılması gerekirken neden rutin denetim dışında hiçbir adım atılamamıştır?

Bu 9 soruya net bir şekilde cevap vermeniz inşallah bizleri memnun edecektir.

Teşekkürler ediyorum Sayın Başkanım.