KOMİSYON KONUŞMASI

CUMHUR UZUN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Açıklamalardan ve sorulara verilen cevaplardan çıkan sonuç, Çevre Bakanlığı yığın liçinin olduğu yeri işletme sahası olarak görüyor ve bu nedenle "Bizim denetimimizin dışında." diye değerlendiriyor. Oysa evvelsi gün dinlediğimiz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı açık ifadeyle "Orası bir işletme sahası değil, bu nedenle bizim alanımız dışıdır." diye bir tespitte bulunarak buradan ayrıldı. Ben, Çevre Bakanlığının açıklamalarının belirli ölçüde kendilerinin yetkilerinin dışında olabilme ihtimalini, Enerji Bakanlığının bu görüşünü kendilerinin neye dayandırdığına ilişkin bizi tatmin edici bir cevap verip vermemesiyle aynı anda değerlendirdiğimiz zaman tespit edebileceğimiz ya da ortaya koyabileceğimiz bir durum olduğunu biliyor, hissediyorum. O nedenle, aslında Çevre Bakanlığı, biraz da mizahi olarak ifade etmek gerekirse "Biz havadan sudan işlerle uğraşıyoruz." kısmına getirdi konuyu çünkü "Havayı denetliyoruz, suyu denetliyoruz, buralardan ölçüler alıyoruz; bizim sorumluluk alanımız da bununla sınırlı." dedi.

Şimdi, bu böyle midir değil midir, 2 bakanlığın aynı anda bulunduğu bir ortamda bu sorulara arayacağımız cevapla ortaya çıkacağını ya da bizim araştırmalarımızla çıkıp onu önlerine sunduğumuzda "Evet, böyledir." diye bir kabule doğru gideceği görülüyor. O nedenle, bu, sorumluluk üstlenmeme noktasındaki tartışmanın bugün, şu an itibarıyla bir sonuca vardırılabilmesinin çok olanaklı olmadığını düşünüyorum.

Yarın şirket yetkililerini dinleyeceğiz. Yapılan adli soruşturmada, şirket yetkililerinden sorumluluğu ön plana çıktığı düşünülen kişiler ne yazık ki tutuklular. Dolayısıyla, yarın onları burada bulabilme ihtimalimiz olmayacak ancak şöyle bir teknik olanak var: Bir nevi telekonferans dediğimiz bir yöntemle, adli soruşturmalarda ve yargılamalarda adına "SEGBİS" dediğimiz bir bağlantı yoluyla cezaevinde bulunan kişilerle bağlantı kurularak sorularımızın sorulması ve cevap alınması mümkün. Evet, cezaevine elbette gidebiliriz, onu da yapmak gerekli fakat yarın şirket yetkililerini dinlerken şirketin ön plana çıktığı ve kusurlarının bulunduğu noktasında, en azından bir ön kabulün bulunduğu kişiler olması hasebiyle, burada tamamlayıcı olarak bunun teknik altyapısını Komisyonumuz sağlayabilirse onları da dinleme şansımız olur diye Komisyonumuza bununla ilgili bir öneride bulunmak istedim.

Son olarak bazı işler, kazalar olduktan sonra ne yazık ki orada yitirdiğimiz canları ve değerleri yerine koymanız çok mümkün olmaz. Elimizde bu yaşanılandan çıkarılacak sonuçlar, sorumluların cezalandırılması ve bu olay nedeniyle doğmuş olan zararların tazminine ilişkin bir imkânı kullanmak kalır. Bu çerçevede bir soruyu yöneltmek istiyorum çünkü Çevre Bakanlığı, bununla ilgili doğan zararların zararlandıran eylemi ortaya koyanlardan karşılanması konusunda mevzuatlarının müsait olduğunu ve bu nedenle de çalışmalarının bulunduğunu, bunları tazmin ettirmekte olduklarını, hatta İliç örneğinde de yapılmakta olan çalışmaların firma tarafından yapılması suretiyle kamusal bir harcamaya meydan verilmediğine ilişkin bir açıklamada bulundular fakat "zarar" dediğiniz şeyin kapsamı o kadar doğru belirlenmelidir ki sadece orada yapılan amelî işlemlerin masraflarının karşılanması bunun için yeterli bir tam tazmin olanağı sağlamaz, daha geniş bakabilmek gerekir. Bu çerçevede kamu çalışanları, kamu kaynakları ve kamu araçlarının da burada kullanılmasından doğan zararlar acaba tazmin edilecek zarar kapsamında değerlendiriliyor mu ya da değerlendirilmesi düşünülüyor mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN ATAY USLU - Buyurun.

CUMHUR UZUN (Muğla) - Eğer düşünülmüyorsa bu hususun kapsam içine alınmasının gerçek zararın tazmini konusunda zararımızın doğru tespit edilebilmesi açısından önemli olduğunu hatırlatarak sizlere sormak istiyorum. Belki zararın tazmin noktası, yaşanan olayın vahameti ve yitirilen canlarımız karşısında çok anlamlı ve üzerinde de çok konuşulası bir durum olmayabilir ancak başta da dediğim gibi belirli bir aşamadan sonra yapabileceğiniz başkaca bir şey kalmayınca bunları da hesap etmek ve gereklerini yaptırmak durumunda kalıyorsunuz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN ATAY USLU - Teşekkür ederim.

Sayın Vekilim, "havadan sudan" kelimesi, deyimi her şeyden konuşmak filan gibi ama aslında havayı ve suyu basitleştirmek oluyor. Onun için de bir terminoloji olarak hava ve su çok önemli, "havadan sudan" şeyler demenin aslında çok doğru bir şey gibi olmadığını düşünüyorum yani hava ve su bizim için çok önemli.

CUMHUR UZUN (Muğla) - Mizahi olduğu için.

BAŞKAN ATAY USLU - Hayatın vazgeçilmez iki öznesi, biri hava, biri su.

CUMHUR UZUN (Muğla) - Başkanım, yani ben onu sadece mizahi olarak belirttim, tutanakta yer alsın diye söylüyorum, yoksa konuyu hafife aldığım için değil; elbette çok önemli, yaşam demek.

BAŞKAN ATAY USLU - Yok, onun için değil, ben deyimle ilgili dedim, yoksa sizinle ilgili değil, o deyimi biz de kullanıyoruz ama içeriğine baktığımızda, düşündüğümüzde hani deyimin karşılığı biraz böyle basitleştiriyor gibi geliyor havayı ve suyu ama hava ve su her şey aslında hayat için.

CUMHUR UZUN (Muğla) - Doğru, doğru.