KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok Değerli Bakan Yardımcım, Bakanlığımızın çok değerli üst düzeydeki bürokratları; bugün İliç Araştırma Komisyonumuzun üçüncü oturumunu gerçekleştiriyoruz. 13 Şubat 2024 tarihinde doğduğum topraklarda, Erzincan'ımızda ve İliç'imizde büyük bir felaket yaşandı, 9 canımız ne yazık ki siyanürlü toprak altında kaldı. 2'sinin naaşına ulaşabildik; toprak altında, şu anda daha 7 canımız aylardır siyanürlü toprak altında maalesef. Orada inanın ki korkunç bir facia, can Erzincan'da ve İliç'de büyük acı var. Ben şuna inanıyorum ki bu salonda bulunan bütün milletvekili arkadaşlarım, bu salonda bulunan bütün görevli arkadaşlarım, hepimiz yüreğimizde aynı acıyı hissediyoruz, bunun için buradayız. Kimse bizi zorla milletvekili yapmadı, biz kendimiz inanarak bu göreve talip olduk, bizi kimse zorla buraya göndermedi. Böylesine facialar neden gelişmiş ülkelerde olmuyor da biz de oluyor? İnşallah, Komisyon olarak bu sorunun cevaplarını hep beraber bulacağız. Böylesine facialarda acaba neyimiz eksik? Denetim mi eksik, yönetim mi eksik yoksa donanım mı eksik, acaba bilgimiz mi eksik; bunları araştırmamız lazım ve Komisyon olarak da eksiklerimizi inşallah gidermemiz lazım. Bulduğumuz sonuçların hayata geçmesi için de bütün siyasi parti grupları el birliğiyle bu faciaları önlemek için çalışmalıyız. Bu duyarlılık ve sorumluluk içinde çalışacağımıza ben inanıyorum. Özellikle salı ve çarşamba günü can Erzincan'da o acıyı hep beraber göreceğiz.

Şunu bilmenizi istiyorum: Ben Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili olarak burada bulunmaktan onur ve gurur duyuyorum. Tam elli iki yıldır Cumhuriyet Halk Partimizi onurla ve gururla temsil ediyorum. Ancak bu Komisyon bir parti meselesi değildir, bu Komisyon kişisel bir mesele değildir; bu, tamamen bir vicdan meselesidir. Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Aramızda bazen tartışmalar olabilir, tartışmalar demokrasinin gereğidir. Bu tartışmalardan korkmamak lazım. Bu tartışmaların tamamının ülkemizin hayrına olduğuna ve demokrasinin hayrına olduğuna inanmamız lazım. Tartışmayı kısır çekişme veya kavga saymak kesinlikle doğru değildir ama benim bütün milletvekili arkadaşlarımdan ricam, bürokrasiden gelen bir arkadaşınız olarak hitap şeklimizi Sayın Başkana ya da Sayın Bakan Yardımcımıza yapalım. Biz bürokrat arkadaşlarımızı hedef seçemeyiz, onlar kendi görevlerini yerine getiriyorlar; siyasetin siyasetle muhatap olması lazım. Her şey tartışılabilir, yeter ki belli bir üslup ve belli bir nezaketi karşılıklı olarak koruyalım, demokrasi de zaten bunu gerektiriyor. Ülke meselelerine ilgi duyduğumuz için hep beraber siyaset yapıyoruz. Bu topraklara olan borcumuzu ödemek için de hep beraber elimizi taşın altına koyduk. Bu Komisyon uzun yıllar sonra ilk defa muhalefetiyle ve iktidarıyla oy birliğiyle kurulan bir komisyondur. O zaman ne yapmamız lazım? Bu Komisyonun gereğini hep birlikte yerine getirmemiz lazım.

Bu doğrultuda, Sayın Başkanım izin verirse benim de 1-2 tane sorum var, bu sorularımı Sayın Bakan Yardımcıma yöneltmek istiyorum. Özellikle bir noktada ÇED raporları veriliyorsa artık orada hiçbir olayın olmaması lazım. ÇED raporu ne demek? Bir güvence demek. ÇED raporu ne demek? Burası güvenli bir bölge demek. ÇED raporu doğayı, toprağı, havayı ve suyu korumalıdır. ÇED raporu aynı zamanda doğamızın anayasasıdır. ÇED raporu veriliyorsa -bir kez daha altını çiziyorum- orası artık güvenli bölge demektir. Maden ocakları yetkisinin tam olarak kime ait olduğunu bizim belirlememiz lazım Sayın Başkanım. 3 tane bakanlık bu noktada yetkili. Zaman zaman o bakanlık yetkilisi başka söylüyor, diğer bakanlık yetkilisi de farklı şeyler söylüyor. Üç ay önce burada sinyal verilmiş ama neden dikkate alınmamış, üzerinde biraz durmamız gerekiyor. O gün 07.30'da, saat 11.00'de çalışan arkadaşlarımız olayı fark ediyor ama 14.20'ye kadar, olay olana kadar hiç kimse bir şey yapmadan Kanada'dan biz faks bekliyoruz. Bunun da üzerinde durmamızı ve dikkatimizi bir noktaya çekmenizi arzu ediyorum.

Liç yığını öğrendiğimiz bir konu, salı günü zaten oraya geldiğimiz zaman göreceğiz. Doğa için, kuşlar için, bitkiler için, her noktada bu liç yığınının ne kadar zararları vardır, onlara bakmamız lazım. İliç halkının, bölge halkının, Erzincan'ın geleceği açısından toprakların ıslahı konusunda acaba Bakanlık yetkililerimiz bundan sonra neler düşünüyorlar? Bu buharlaşmayla ilgili çevreye, doğaya, Erzincan'ımıza acaba ne kadar zararı vardır buradaki siyanür havuzunun? Evet, şunu ifade etmek istiyorum: Biz Erzincanlılar kanserle acaba yaşıyor muyuz, kanserle yaşamıyor muyuz; bu sorunun cevabı önemli. Erzincan'ın geleceği için doğamızı koruyarak, insan sağlığımızı koruyarak ve geleceğimize çok iyi bakarak bundan sonra nasıl tedbirler almamız gerektiğine bakmamız gerekiyor. İfade edildi, 10 milyon tondan fazla depolama yapılmış. Peki, 10 milyon tondan fazla depolama yapılırken acaba yetkililerimiz, kurumlarımızın yetkilileri neredeydi, özellikle oradaki Sayın Genel Müdür neredeydi ve Sayın Genel Müdür acaba son bir yılda sahaya kaç defa gitti; buna detaylı bir şekilde bakmamız lazım. Avrupa Birliği yönetmelikleri ülkemizde tam olarak uygulanıyor mu? Avrupa Birliği ülkelerinde neden bu kazalar duyulmuyor da can Erzincan'da, İliç'imizde bu kazalar duyuluyor?

Daha sonraki aşamada bazı önerilerim olacak ama iki tanesini Sayın Başkanım izin verirse ifade etmek istiyorum. Sayın Başkanım, bu ÇED raporları yapılırken bir muhtarımız, muhtarlarımız ya da yetkililer o kahveye 50 kişi, 60 kişi çağırıyor ve burada oylama yapılıyor ve genellikle de bir mahallî gazetede ilan ediliyor. Bunun yerine, daha sonra yapacağımız önerilerimiz arasında o bölgede ÇED'le ilgili gerekiyorsa -nasıl seçimlerde yapıyorsak- genel bir oylama yapmak lazım, hâkim huzurunda gerekiyorsa bir oylama yapmak lazım.

Bir de Sayın Başkanım, olayın olduğu gece Sayın Milletvekilimizle birlikte oradaydık, kamu kurum ve kuruluşlarının hepsi oradaydı ama inanın ki oraya gelen kadrolar ne yapacaklarını bilmiyorlardı çünkü Türkiye'de doğal afetlere ne şekilde müdahale edilecek, oradaki insanların burada bilgisi yoktu. O nedenle de Komisyona önerim, Türkiye'nin kurtuluşu için -can Erzincan da başta olmak üzere- doğal afetler ve deprem bakanlığını kurmamız gerekiyor. Bu bölümdeki sorularım bu kadar.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.