KOMİSYON KONUŞMASI

MESUT DOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar ve Bakanlık yetkilileri; öncelikle hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Toplantımız hayırlara vesile olsun inşallah.

Ben sorulara geçmeden önce tabii ki Araştırma Komisyonu kuruldu ve bu kurulan Araştırma Komisyonunun çok önemli, çok değerli olduğuna inanıyorum ama bu Komisyonun görevini iyi bir şekilde ifa edebilmesi için bazı kriterlere, bazı ilkelere, bazı prensiplere uyması bu verimi daha artıracak diye düşünüyorum. Hepimiz biliyoruz, Mecelle'de meşhur bir kaide var: "Usul esastan önce gelir." Yani ilk toplantımızı yaptık. Başkanımız belli, Başkan Yardımcımız, Sözcümüz, Kâtibimiz belli ve bu çalışmalar başladıktan sonra da özellikle dinlemelere geçilirken bir prensip ortaya konuldu. Bakanlık...

BAŞKAN ATAY USLU - Bir dakika Sayın Vekilim...

MESUT DOĞAN (Ankara) - Başkanım, siz bunu öğrenene kadar herhâlde toplantıyı tamamlayacağız.

BAŞKAN ATAY USLU - Öğrendik, kusura bakmayın, tamam.

Buyurun siz devam edin.

MESUT DOĞAN (Ankara) - Ve denildi ki: "Bakanlıklar dinlenildikten sonra komple sunum gerçekleştikten sonra sorular sorulacak." Yani, kimimiz uyduk, kimimiz uymadık ama zaman kaybı, zaman israfına yol açacak durumlar yaşıyoruz; bu, doğru değil. Yani Deniz Bey burada değil herhâlde ama...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Ben buradayım.

MESUT DOĞAN (Ankara) - Burada mı? Ben göremedim öyle baktım da...

Yani Deniz Bey'in yüzde yüz haklı olduğu konularda bile öyle bir ortam oluşuyor ki haksız pozisyona kendisini düşürüyor diye düşünüyorum ama ondan daha önemlisi, toplantımızın verimi düşüyor. Yani hangi usul belirlendiyse herkes o usule uyarsa toplantımız daha verimli olur diye düşünüyorum.

Ben şimdi sorularıma geçerken öncelikle sunumlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Burada aralarda sorulduğu hâlde önemine binaen kayda düşsün diye ben dört tane kısa, net sorumu tekrarlamak isterim. Salı günü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Sayın Abdullah Tancan Bey'i dinledik, onlar liç alanının Çevre Bakanlığının denetimine tabi olduğunu ifade ettiler. Burada da zaten siz sunumları gerçekleştirirken sizlere hatırlatıldı. Ben buradan hareketle, kazanın ana sebebi olan liç alanının kaymasına dair, bir; liç alanı denetimi Bakanlığınıza ait midir? İki; liç alanına ait son denetim ne zaman yapılmıştır? Üç; denetimde herhangi bir risk faktörüne rastlanılmış mıdır? Dört; rastlanılmış ise önleyici tedbir olarak ne sunulmuş? Bunların cevabını tekrar kayıt altına alınması için öğrenmek isterim.

Bunun yanında, 2023 yılının Haziran ayında Türk Mühendis ve Mimarlar Odasının ikinci kapasite artırımı için açtığı davada Danıştayın, idare mahkemesinin "ÇED Olumlu" kararını bozması, dahası, Anayasa Mahkemesinin bölgede yeterli bütüncül etkileri gözeten keşif yapılmadığı ve hak ihlali yaşandığına dair kararına rağmen maden faaliyetlerinin kesintisiz devam etmesinde Bakanlığınızın bir dahli var mıdır? Bu kararlar tedbiren de olsa neden dikkate alınmamıştır? ÇED raporlarının bilirkişi incelemelerine aykırı olduğu iddiası doğru mudur? Yine, bunun yanında, sonuçta olumlu ÇED raporu verildi fakat bu felaketi hep beraber yaşamış olduk. Öyleyse, buradan yola çıkarak hata; projeden kaynaklı mı, uygulamadan kaynaklı mı, yoksa denetim eksikliğinden kaynaklı mıdır? Bakanlık olarak sizin bu konudaki yaklaşımınızı öğrenmek isterim ve bunun yanında yine kısa bir bilgi olarak öğrenmek istediğim husus şu: Bu verilen kapasite kullanım hakkını kullanma belli bir sürece bağlı mı? Yani şirkete verilen bu kapasite kullanma hakkını isterse bir günde, isterse bir yılda kullanma gibi önü açık bir şekilde mi veriliyor, yoksa zamana paralel olarak mı veriliyor? Bunu da öğrenmek isterim.

Son soru olarak da direkt Bakanlıkla ilgili değil ama ben Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına da sormuştum, burada tekrarlamak da istiyorum. Şimdi, bir maden ocağının açılması için ruhsatı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı veriyor, ÇED raporunu siz veriyorsunuz. Bu noktada her bakımdan olmasa bile bazı bakanlıklarımızın sorumlulukları var, yetkileri var ve o yetkilerini ve sorumluluklarını kullanmış oluyorlar. Benim merakım şu: Ruhsat verilirken şirketin talep ettiği her şey olumlu da olsa, ÇED raporuyla ilgili her şey olumlu da olsa son nokta olarak bu faaliyetin ülke menfaatine uygun olup olmadığına yani kâr-zarar ilişkisi penceresinden bakıldığı zaman bunun yapılmasına gerek olduğuna veya olmadığına karar veren bir başkanlığımız, bir kurumumuz var mıdır? Bunu neden soruyorum? Şundan dolayı: Enerji Bakanlığımız burada sunum yaptığında benim çok ciddi manada etkilendiğim ve üzüldüğüm bir rakam ifade edildi. O rakama göre bu kadar Türkiye'nin konuşmuş olduğu maden ocağının Türkiye Cumhuriyeti devletine günlük katkısı 627 bin lira -verilen rakamı söylüyorum- yani bu maden ocağından devletin günlük kazancı 627 bin lira. Devletimizin bu maden ocağından günlük kazancı 627 bin lira. Ben bunu öğrendikten sonra olaya şöyle bakıyorum: Yani gerçekten insanlarımızı tedirgin ediyoruz, çevreyi kirletiyoruz, havayı kirletiyoruz, toprağı kirletiyoruz; bir kurumumuzun "Buna değmez." deme konumunda olması gerekmez mi? Ülkenin menfaatine olmayan bir... Yani bunu söylerken tekrar şunu ifade etme ihtiyacı hissederim: Biz madenlerin çıkartılmasına, altının çıkartılmasına asla karşı olamayız ama bu kadar riske değecek bir rakam göremediğim için soruyorum, son noktayı ifade etme hususunda yine söylüyorum: Devletin menfaatine uygun olup olmadığına karar veren bir başkanlığımız var mı, bir kurumumuz var mı, bir bakanlığımız var mı?

Benim sorularım bu kadar Başkanım.

Teşekkür ediyorum.