KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Ben konuya ilişkin fikirlerimi ifade ettikten sonra Cem Bey'e sözü bırakacağım, bununla ilgili kendisinin de söyleyecekleri mutlaka vardır.

Tabii, bu dönem milletvekili olarak Komisyon çalışmalarına ilk defa katılıyoruz, sizler de ilk defa katılıyorsunuz. Şaşırdığım bir şeyi ifade etmek istiyorum naçizane. Çoğunluğumuzun hukukçu olduğu söylenerek başlanıyor ama hukuku bir tek iktidardaysak bilmiyoruz, muhalefetteysek çok daha iyi biliyoruz; bir kere böyle bir ön kabul var. İkincisi, hakaretle başlıyoruz ama her seferinde de uzlaşarak, istişare ederek yapma gerekliliğini vurguluyorsunuz. Ama "Okumadınız mı?" ithamlarıyla her cümleniz, "Siz hukuku bilmiyor musunuz?" diye hakarete varan tavırlarınız beni şaşırtıyor doğrusu. İstişare yapalım; mutlaka yapıldı, bu yapılmadığının kabulü gibi de kabul edilmesin ama ek madde dışında her konuda konuştuğunuzda da topu İç Tüzük'e atıyorsunuz. Bence, galiba, bu dönem öncelikle yapmamız gereken bu İç Tüzük'te... Herkesin uygun, elverişli bir araç gibi kullandığı İç Tüzük'ü işlevsel hâle getirmek hepimizin öncelikli görevi olmalı. Hukuku keşke tartışabiliyor olsak ama maddeyle ilgili bile konuşmamız gerektiği itirazında "İç Tüzük buna müsaade ediyor." diyor. Hukuk sizin için elverişli olur ama bizim için hep yargı, daha sonra yargılanma tehdidiyle ilgili bir araç hâline gelmiş size göre. Bence çuvaldızı da kendimize batırmalıyız; her iki taraf için de söylüyorum.

Şimdi, bu konuda da kutsallık atfettiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin dediğine ve AYM'nin kararına bakacak olursak burada önüne gelmiş ve ciddi bir yekûn sayıya ulaşmış bireysel başvuru, makul sürede yargılanmama iddiasıyla doğan bir dosya sayısından bahsediyoruz. Yine, pilot kararında AYM artık bunlara bakmayacağını söyleyerek, "öncesinde idari bir mekanizmanın veya yargı mekanizmasının" diyerek idari bir mekanizmanın kurulabileceğine değiniyor -değerli milletvekilimizin bununla ilgili çalışması var, doktrin çalışması var, ona binaen de söz aldığında- idari bir mekanizmanın olabileceğini söylüyor. Dolayısıyla, idari bir mekanizmanın kurulmuş olmasının yargı yetkisinin devri, Anayasa'nın bu anlamda ihlali iddiaları da kendiliğinden çürümüş oluyor. Burada ne Anayasa ihlal ediliyor ne de yargıdan kaçış var.

Ayrıntılarını mutlaka değerli vekilim ifade edecek ama burada bir kere Ankara Bölge İdare Mahkemesine giden bir süreç de var. Komisyonun üyelerinin tamamının hâkim olması gibi hâkim teminatını içeren bir oluşum da var. Dolayısıyla burada konuyu doğru perspektifte değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Var olan bir komisyon, 2013 yılından beri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları için kurulmuş, sonrasındaki değişikliklerle bireysel başvurulara da zaten bakar hâle gelmiş bir komisyon. Sadece yetki alanı geliştirilmiş; amacı makul sürede yargılanmayı, yargının hızlanmasını ve güvenliğini sağlamak olan bir komisyonu tartışıyoruz.

Teşekkür ederim.