KOMİSYON KONUŞMASI

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Sayın Başkan, biz geneli üzerinde konuştuğumuzda da torba yasa olması hasebiyle böyle hukuksuzlukları ifşa edeceğimizi söylemiştik. Ama şimdiden halklarımızdan özür diliyorum çünkü bütün hukuksuzlukları bu toplantıda dile getirecek zamanımız yok. Dolayısıyla arkadaşlar sürekli zamandan dem vuruyor. Maalesef ki bütün hukuksuzlukları bugün anlatmayacağız ama bütün toplantılarda bütün hukuksuzlukları tek tek ifşa edeceğiz.

Mesela, bugün bu madde başlığı altında, aslında alt ve üst sınırda fahiş bir artış olduğunu gözlemliyorum, bunu biliyoruz, görüyoruz. Devlet kendisine bir şeyler istediğinde 5 kat fazla bir artırıma gidiyor ama emekliye zam yapmaya gelince 2.500'ü 3 bin, 2 bini 3 bin yapmaya çalışıyor. Bu yönüyle eleştiriyoruz bu maddeyi.

Ben, bu başlık altında kayyum atamalarına değinmek istiyorum. Hepinizin bildiği kayyumlar, Süleyman Soylu'nun dediği şekliyle nasıl atandı, hepimiz gözlemledik. Kör istedi bir göz, Allah verdi iki göz. İki günde, HDP belediyelerinden rahatsız olan Cumhurbaşkanımızın talimatıyla "Ben oralara kayyum atadım." dedi. Bunu biz hukuk devletinde nereye sığdırabileceğiz? Eğer biz hukuki devlet çatısı altında bir mücadele yürütüyorsak ve bu komisyonun adı da Adalet Komisyonuysa bizim bu gibi durumlara söyleyecek sözümüz olmasın mı? Bunun için, kayyum atamalarında, bu hukuka aykırı atamalarda bir tane yargılanan şahıs oldu mu? Hukuka aykırı atamaların olmasının nedenlerini şöyle açıklayayım: Mardin kayyumu tespih satın aldı, hediye etti İçişleri Bakanına, tespih hediye etti. Siz bunlardan utanmıyor musunuz? Mesela, kayyum bir şey çaldığında, ben iktidar partisinin milletvekili olsam utanç duyarım yani. Benim oraya gönderdiğim devlet yetkilisi, devlet yetkilisi... Diyorum ki: "Burada bir usulsüzlük var. Ben buraya devletin memurunu atıyorum ki o usulsüzlükler son bulsun." Ortaya koyamadığım usulsüzlüklerin yanına ben çarkı devreye sokuyorum, talanı devreye sokuyorum; o kamu kurumlarının bütün içini boşaltmaları, bütün cebine doldurmalarıyla kayyumu başka yere görevlendiriyorum ve o belediyeler o hâliyle kalıyor. Kim, ne kazanıyor bu durumdan? Halk mı kazanıyor? Halkçı belediyecilik anlayışı mı bu? Bizim belediye başkanlarımız hukuki hiçbir gerekçe olmadan, hiçbir cezai duruma sebebiyet verecek davranışları olmadan görevden alındı, yerlerine kayyum atandı. Hemen arkasından o kayyum atamalarına gerekçe olarak bizim yine bu bahsettiğimiz uygulamada maalesef ki düzgün yürümeyen, bağımlı mahkemeler eliyle bazılarına cezalar verildi, bazıları bu yargılamaya rağmen beraat etti, beraat eden arkadaşlarımız görevine iade edilmedi. Biz bunları burada konuşmayacağız da nerede konuşacağız? Sokakta mı konuşacağız? Sadece sayısal üstünlükle biz "Kayyum atamaları doğrudur." mu diyeceğiz ya da siz böyle mi diyorsunuz? Siz kayyum atamalarını... O kayyumların belediye bütçelerinden yahu, fıstıklara, çikolatalara harcadıkları para sizi hiç mi üzmüyor? Bu ülkede, çocuklarını ısıtamadı diye saç kurutma makinesini fişe takıp gidip diğer odada intihar eden anneler var. Siz, kayyumların milyonlarca lira harcayıp çikolata ve kuru yemiş yemelerine nasıl razı gelebiliyorsunuz? Bu lekeyi siz niye alnınıza sürüyorsunuz iktidar partisi milletvekilleri olarak?

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Bir kere de "Çocukları dağdan getirin." diyen annelerle konuşsana kardeşim, Sayın Vekilim.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Manipüle etmeyin.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Eminim, hepiniz bundan rahatsız oluyorsunuzdur, rahatsız oluyorsunuz.

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Sizin annelerle ilgili hassasiyetinize bir inanalım yani.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, lütfen müdahale eder misiniz.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Eminim ki rahatsız oluyorsunuzdur.

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Size inanalım yani. Siz duygu sömürüsü yapıyorsunuz.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Duygu sömürüsü yapmıyoruz, burada olanları anlatıyoruz, lütfen...

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Biz, bütün bu uygulamalarınızın...

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan...

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Sabaha kadar sizin parti binanızın önünde bekleyen kadınlarla ilgili bir şey söyleyin şurada.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Oraya da geleceğim, oraya da geleceğim, tamam. Ona da geleceğim. Bakın, siz manipüle edip onlar hakkında da söz kurmamı istiyorsunuz, onu da kuracağım; hiç merak etmeyin.

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Kuramazsın, kuramazsın.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Niye kuramayalım ya?

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Şimdi... Kuracağım, kuracağım. Kuracağım, kuracağım; bekleyin, sakin olun.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Çekinecek bir şeyimiz yok bizim, izne de ihtiyacımız yok.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Sayın Başkan...

İkili görüşmelere dönüşmemesi adına Divandan talepte bulunuyorum.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun Sayın Düşünmez, söz sizde, buyurun.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Ben bu ekonomik durumun, bu ekonomik gidişatın nedeninin ülkedeki adaletsizlik olduğunu size söylüyorum.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Söz isteyen varsa mikrofona bassın.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Eminim ki siz de bundan rahatsızsınız diyorum ama ne hikmetse siz bambaşka şeylerden rahatsızlık dile getiriyorsunuz. O anneleri, bizim partimizin kapısına, kimlerin hangi provokasyonlarla gönderdiğini biz çok iyi biliyoruz. Biz, yüreği acıyan, ağlamaktan gözyaşları kuruyan bütün annelerimizin mağduriyetinin giderilmesini talep ediyoruz. Biz bu ülkeye onurlu barış gelsin diyoruz. Biz, öyle, partilerin kapısına anneleri gönderip onu burada siyasi şova dönüştürenlere de her zaman, her yerde, her alanda cevap veririz, o annelerden de bahsederiz. Eğer o annelerin yüreği yanıyorsa, eğer içi yanıyorsa Meclise düşen şey şudur: Gelin, hep beraber taşın altına elimizi koyalım, "Bu annelerin gözyaşları bizim gözyaşlarımızdır." diyelim, çözüm üretelim. Siz çözümü bir yeri terörize ederek, birilerine siyasi baskı aracı olarak kullanmak üzerine düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü...

MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Kimin nereyi terörize ettiğini bütün...

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Görüyoruz, görüyoruz. Kimler, kimler terörist; görüyoruz, biliyoruz; hiç merak etmeyin. Biz onlara da geleceğiz, zaman elverdiği sürece onlara da geleceğiz. Bu konuda sizin bence utanmanız gerekiyor.

MUSTAFA ARSLAN (Tokat) - Utanacak biri varsa sizsiniz.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Utanması gerekenler... O anneleri siyasi malzeme olarak götürüp -partilerimizin- siyasi partilerimizin önüne bırakıp bununla manipüle edenler utanmalıdır; utanması gereken onlardır.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Getirin çocukları, alalım anneleri oradan.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Çocuklarını ben mi getireceğim? Ben mi getireceğim?

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Sizin arka kapıdan çıkıyorlar.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Çocukları ben mi getireceğim? Çocukları ben mi getireceğim? Yahu, milletvekilisiniz, milletvekilisiniz, biraz o üslupta konuşalım, milletvekiliyiz bizler. Bizler milletvekiliyiz.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Ben de milletvekiliyim.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Saygı duyacaksınız. Bizler, siz nasıl ki...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım. Söz isteyen milletvekillerimiz varsa mikrofona bassınlar, söz vereceğim.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Siz nasıl ki halkın oylarıyla geldiyseniz biz de halkın oylarıyla geldik.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun Sayın Düşünmez, devam edin.

ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Sayın Başkan, biz, bu hukuksuz kayyum atamalarını kabul etmediğimizi dile getiriyoruz, arkadaşlar konuyu bambaşka bir yere çekiyor. Evet, ekonomik durumun düzelmesinin yegâne durumu şudur: Bu ülkeye artık adalet gelmelidir. Biz adalet için mücadele yürütelim. Bu adaletsizlikleri de konuştuğumuzda lütfen kimsenin zoruna gitmesin, biz adaletsizlikleri dile getiriyoruz, belki bugüne kadar siz bunları duymadınız, görmediniz, görmek istemediniz; lütfen, elinizi taşın altına koyun, bu adaletsizlikleri gelin, hep beraber bitirelim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.