KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan Yardımcısı, değerli basın mensupları, bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de İliç'teki maden faciasında toprak altında kalan emekçilerimize bir an önce ulaşılması dileğimle, duamla ve bir an önce kurtarılmaları dileğimle başlamak istiyorum.

Profesyonel turist rehberlerini sadece bir meslek olarak yani rehberlik yapıyor diye görmek yetersizdir çünkü aynı zamanda ülkemizin turizm elçileridir yani bir otobüste, bir müzede, bir ören yerinde anlatırken sadece orayı değil, aslında bizim kültürümüzü, bizi, Türkiye'yi en iyi anlatan elçilerdir. Yani o yüzden onların sıkıntılarını çözmek yasama organının temel görevlerinden biridir. Önümüzde bir kanun teklifi var, amaçları "turist rehberlerinin niteliklerini artırmak" diye önümüze konmuş, "çağdaş bir anlayışla yeniden tanımlanması" diye önümüze konmuş ama maddelerine baktığımızda yani gerekçedeki bu güzel sözlerin altına sayfayı çevirip baktığımızda tam tersine sonuçlar doğurabileceği ortaya çıkıyor.

Söyleyeceklerime geçmeden önce, rehberlerimizin sadece turizm elçileri olmalarının yanı sıra turizme, ekonominin güçlenmesine katkı anlamında önemli bir yere sahip olduklarını vurgulamak isterim. İşte, hep söylendi, 46 lisans, 40 ön lisans seviyesinde olmak üzere üniversitelerimizde rehber yetiştirilmekte ve bunun yani ön lisans, lisans seviyesinde rehberler yetişmesinin yolunu açan aslında AK PARTİ iktidarı olmuş. İşte, daha önce, 70'lerde kurslarla rehber olunabiliyorken sonrasında lisans seviyesinde rehberlik yolunu açan bu iktidar olmuş. Bu düzenlemeye baktığımızda, yeniden sanki 70'lere dönüş anlamına gelen maddeler görmekteyiz.

Ben öncelikle... Tabii ki buraya gelmeden önce her birinizi, Komisyon üyelerini tahmin ediyorum ama Komisyon üyesi olmayan milletvekillerini -mesela ben- şehirlerimizde bulunan turist rehberleri doğal olarak arayarak bilgilendirdiler, hatta buraya geldiler, bugün bir basın açıklaması yaptılar Ulus Meydanı'nda, Ulus Anıtı'nın önünde. Her şehirden gelenler var, ben de Eskişehir'den gelen rehberlerimizleydim Komisyondaki bazı üyelerimizle birlikte. Sizlere şunları anlatmamı istediler; ben rehber değilim, tabii ki doğal olarak her birimiz gibi bir milletvekili olarak, onların vekili olarak şunları dikkatinize getirmek ve sonrasında da somut talebimi paylaşmak isterim: Birincisi, işte, aslına bakarsanız "Bazı düzenlemeler yerinde." diyorlar ama temel olarak karşı çıktıkları hususlar çok net bir şekilde ortada. Nedir bu? İşte, öncelikle, yabancı dil şartının kaldırılması. İşte, "Türkçe rehberlik" diye bir şey tanımlanıyor ya da getiriliyor. Şimdi, aslında bu 13 bin küsur, 14 bin rehberin her biri zaten Türkçeyi biliyor, her biri Türkçeyi biliyor. O yüzden burada aslına bakarsanız bu Türkçe rehberlik maddesiyle getirilmek istenen -üzülerek ifade ediyorum ama- rehberlik mesleğinin kalitesinin, niteliğinin düşürülmesi ve -yine üzülerek ifade ediyorum- aldıkları ücretin, gelirlerinin düşürülmesi; zaten burada da ifade ediliyor "taban ücretin yüzde 70'ine kadar" deniyor. Kendileri söyledi, ben çok fazla bilmiyorum, Sayın Bakan Yardımcımız biliyordur ama en azından Eskişehir'deki rakamı söyledileri "Günlük 3 bin lira alıyorsak bunun anlamı 'Türkçe rehberlik' adı altında bizim ücretimiz 2.100 liraya düşürülüyor." dediler, net bir şekilde bakın. Ben bilmiyorum ama onlar anlatıyor, onlar bunu yaşıyor. O yüzden, bu meselenin yani yabancı dil şartının kaldırılması konusunun doğru olmadığını onlar söylediler, ben de dikkatinize getiriyorum. Her biri "Biz Türkçe biliyoruz..." yani yeniden bir Türkçe rehber tanımına gerek olmadığını ifade ettiler.

İkincisi, rehberlerin yine bu teklifle sadece müze ve ören yerlerine hapsedildiğini söylüyorlar. Ne demek istiyoruz? Tur otobüslerinde rehber zorunluluğunun kaldırılmasının sakıncalarını anlatıyorlar, sadece kendileri için değil, aslında şehirlerimiz, ülkemiz açısından bu sakınca ortada. Neden? Çünkü yani bir "tur" dediğiniz şey sadece müzenin kapısında başlamıyor, "tur" dediğiniz şey aslında otobüse bindiğiniz anda, otelde, işte resepsiyonda olduğunuz andadır. O yüzden rehberin her an sizlerle, bizlerle olması size, bize yeni bilgiler aktarmasının yolunu açıyor ama siz ona sadece "Ya, sen müze ve ören yerinde bulunacaksın." dediğinizde anlattıkları şu ki: "Aslında siz, bizi bu mesleği yapamaz hâle getiriyorsunuz yani müzenin, ören yerinin kapısında işte pazarlık eder bir hâle getiriyorsunuz, bu mesleğin itibarını aslında düşürmüş olursunuz." dediler. Ve şöyle, onları çıkardığınızda otobüsten onların yerine kim anlatacak otobüste? Daha vasıfsız kişilerin, daha vasıfsız -işte ne bileyim muavinin, ne bileyim şoförün, acenta yetkilisinin- ama hiçbiri turizm rehberi yetkisine sahip olmayan kişilerin, onların anlatmasının da aslında doğru olmayacağını, amaçladığımızın yani ülkemizin tanıtılması, şehrimizin tanıtılması, turizmin geliştirilmesi amacının tam tersine hizmet edeceğini... İşte kanunun gerekçesinde söylediğimiz "turist rehberlerinin niteliklerini artırmak" ya da işte "turizm ekosisteminin taleplerini karşılamak" vesaire... Bu, çağdaş bir anlayışla yeniden... Bunların tam tersine sonuçlar doğuracağını söylüyorlar.

Üçüncü önemli konu, arkeolog ve sanat tarihçilerine rehberlik hakkı verilmesi. Onda da şunu söylüyorlar: Arkeologlar, sanat tarihçileri, bunların her ikisi de kıymetli meslekler gerçekten, emekle kazanılıyor ama zaten şu anda mevcut uygulamada yani tezli ya da tezsiz bir yüksek lisans programıyla ya da işte belli bir eğitim programıyla bu arkeolog ve sanat tarihçilerinin rehber olabildiğine dikkat çekiyorlar. Yani bilen, tabii, burada Sayın Bakan Yardımcısı biliyordur, teklifi getiren değerli milletvekillerimiz biliyordur ama benim gibi hani bu konunun cahili olanlar tarafından -Komisyon üyelerimizi tenzih ederim tabii ki her biri eminim biliyordur- ama bunun bilinmediğine, aslında onların olabildiğine dikkat çekiyorlar ve bu şekilde değiştirilmesinin şu anda -az önce rakamı saymıştım size, unutuyorum bazen, şurada söylüyor- 46 lisans, 40 ön lisans seviyesindeki turizm rehberliği bölümlerini aslında tamamen işlevsiz hâle getireceğini de dikkatinize sunmamı rica ettiler.

Bu, Uzak Doğu dilleri meselesi... Doğrudur, ben de ülkemizin Uzak Doğu'dan bir turizm potansiyeli olmasını isterim açıkçası yani Uzak Doğu ülkeleri için Türkiye'nin bir destinasyon olması önemlidir ama getirilen düzenlemenin sakıncasını şöyle söylüyorlar, mesela buna dikkat çekmek lazım: Biliyorsunuz, Uzak Doğu dillerini biliyorsa bütün diğer koşulları yok farz edeceğiz. Böyle olursa yani bu dilin üç beş ayda Uzak Doğu'da ya da bir yerde eğitimini alıp rehberliğin diğer ön koşullarını -ki her biri önemli, kıymetli- yok sayacak düzenlemenin aslında arzu ettiğimizin tersi sonuçlarla bizi karşı karşıya bırakabileceğini dikkatinize getirmemi istediler.

Yine burada ifade edildi, ben bir kere daha söylemek istiyorum... İşte mesleğe giriş koşullarının değiştirildiği 1'inci maddenin işte (e) bendine yeni suçlar ekleniyor, nedir? Kamuda çalışan rehberler dışında mesleğe kabul edileceklerde aranacak şartlara "TCK'nin 299, 300 ve 301'inci maddelerinden mahkûm olmama" ekleniyor mesela. Bu, özellikle TCK 299 Cumhurbaşkanına hakaret meselesine baktığımızda, bu konu Türkiye'de on binlerce kişinin soruşturmaya, kovuşturmaya uğradığı bir husus. "Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlememiş rehber" tanımının hukuki olarak -hukukçular da var, tartışılır ama- Anayasa'nın 2'nci maddesindeki "sosyal hukuk devleti"ne ve 49'uncu maddesindeki "çalışma hakkı"na aykırı olduğu düşüncesindeyiz. Bence yani kamuda çalışmıyorsa bunu yapan bir rehbere böyle bir koşulun getirilmesini de doğru bulmuyoruz.

Şöyle bir şey söylediler, "Eskişehirli rehberler" dedim, mesela bizim Eskişehir'de şöyle bir şeyden bahsettiler: Müze ve ören yerleriyle işte sınırlı olduğunda rehberlerin bulunabileceği yer, bazı şehirlerimizde -yani sizlerin de şehirleri olabilir bu; Eskişehir örneğinde önüme koydukları bilgilerde, mesela Eskişehir'de- belediyelerin, bizim belediyelerin açtığı ya da işte açılmış başka özel müzeler Kültür Bakanlığı bağlamında müze, ören yeri statüsünde olmayınca doğal olarak tur kapsamına alınmayabiliyor. Baktığınızda, işte Eskişehir'de bir sürü önemli ve ailelerce ziyaret edilen müze -mesela Balmumu Müzesinden bahsediyorum, Kurtuluş Müzesinden bahsediyorum- Kültür Bakanlığınca müze ve ören yeri statüsünde olmadığı için o zaman rehberler orayı gezdirmemiş olacak yani şunu diyorlar: "Turist gelecek, sadece tabelalara bakacak ve aslında tarihimiz, kültürümüz açısından, şehrimiz ve şehirlerimiz açısından çok kıymetli yerleri göremeden, işte, şehirden ayrılmak durumunda kalacak." O yüzden de burada yani bu kanun teklifinde mutlak surette iyileştirme yapılmasını...

Bazı maddelerini doğru buluyorlar yani mesleğin itibarını zedeleyen davranışların cezalandırılmasını doğru buluyorlar. Kendilerinin hak etmedikleri şekilde nitelemelerle suçlanmasını yani işte burada var, cezalandırıyor bazı maddeler ama bunun sadece rehberlere atfedilmesini -işte, belli bir yere götürüp alışverişe zorlatmak vesaire- bu tür şeylerle sadece rehberlerin suçlanmasının da doğru olmadığını, bunların bazen ve aslında sıklıkla acentelerden kaynaklandığını yani "Şurada durulacak, burada alışveriş yapılacak, buraya gidilecek." gibi koşulların rehberlerden değil acentelerden kaynaklandığını hatırlatmamı istediler.

Velhasıl, daha çok şey söyleyebiliriz ama bir mesleğin yok edileceğini... İşte, 14-15 bin kendileri; yeni öğrenciler var, işte her yıl 4 bin küsur, 5 bin öğrenci geliyor. Çok büyük bir emek rehberlik eğitimi; bu yapılacak değişikliklerle maalesef bir mesleğin yok edileceğini, yapılması gerekenin, bu teklifin geriye çekilerek -burada da hazır bulunduklarını söylediniz, inşallah dinleriz kendilerini- meslek birlikleri, meslek odaları, birlikler, odalar, işte üst çatı kuruluşlarıyla yani burada bu mesleği yapanlarla konuşularak tabii ki en iyi şekilde hazırlanması... Amacınızın ben halis olduğuna inanıyorum, bu kanun teklifini önümüze getiren değerli milletvekillerinin, ona katkı sağlayan Bakanlığın ama bazen, işte -niyetiniz iyi olabilir ama- koyduğunuz bir madde, aslına bakarsanız, tüm o iyi niyeti ortadan kaldırabilir. O yüzden, geri çekilerek meslek kuruluşlarıyla yeniden ele alınmasının doğru olacağını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.