KOMİSYON KONUŞMASI

KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) - Değerli Başkanım, sizin şahsınızda bütün milletvekillerini, bizimle beraber Komisyonda yol arkadaşlığı yapan arkadaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Üç aylık bir süre içerisinde gerçekten ufkumuzu açan, bazen görmediğimizi gösteren... Özellikle de birçok bölgemizi belki ilk kez gördük, sektörü yakından tanıma fırsatı elde ettik. Her ne kadar sektörün bir parçası olmasak da bu sektörde gayret gösteren, emek veren bütün balıkçı arkadaşlarımızı, bu sektörde görev alan arkadaşlarımızı yakinen tanıma fırsatı bulduk. Hakikaten, Türkiye'nin üç tarafı denizle örülü, böyle bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafya içerisinde, Türkiye'de hem açık deniz balıkçılığını hem de iç su balıkçılığını da tahlil ettik. Yani, ben iç su balık sektörünün içerisinde sadece Van'ı zannederdim; iç su balığının yüzde 10'unu kapsayan, yüzde 10'unu karşılayan bir kapasitesi olduğunu söylerdim ama tabii, Kayseri'yi gördükten sonra da değişti fikirlerim.

Hepsi ayrı bir güzel fakat bu Komisyona giriş gayemizin en önemli sebeplerinden biri bir Vanlı olarak Van Gölü'nü anlatmak, Van Gölü'nün içerisinde yaşayan endemik tür olan, belki dünyada hiçbir denizde, hiçbir gölde olmayan, sodalı suda yaşayan endemik inci kefalinin tanıtımını yapma ve onu anlatma fırsatı elde ettik; bu önemli. Van Gölü sekiz yüz bin yıl evvel oluşmuş bir lav set gölüdür. Bu gölün içerisinde -tabii, bizim inci kefalinin- canlı yaşaması da ayrı bir mucizedir ve bu canlıların tatlı suya yumurtalarını bırakması da ayrı bir özelliktir. Bunları zaten biz Van'da gördük ve o sektörü de Van'da ben tanıdım, inşallah o sektörle yakinen ilgileneceğim.

Benim söylemek istediğim şu: Birincisini zaten Barış kardeşimiz söyledi, biz ne kadar bu işi bilirsek bilelim, bu işin pratiğini yapan, tekniği bilen insanlarımız var, özellikle kurumlarımız var, bu işte akademisyenlerimiz var. Rapor aşamasında bunların da fikirleri bizim için çok önemli, onların da görüşleri bizim için çok önemli; onların da görüşlerine yer verilmesi, onlarla da istişare edilmesi benim birinci temennim. Çünkü mesela, Van'da artık bizim 15 Nisan ile 15 Temmuz arasında inci kefalinin göçü esnasında korsan balıkçılar tarafından yakalanan balıkların bir daha tekerrür etmemesi... Özellikle Tarım İl Müdürlüğümüzün ve yerel idarecilerimizin, kolluk kuvvetlerinin bunu denetim altına almaları, bunu iyi şekilde denetlemeleri... Gölümdeki inci kefali varlığının yılda 40 bin ton olduğu şu an ifade ediliyor ama ben bunu yılda 50 bin tona, 70 bin tona nasıl çıkarırım; şu anda 8 bin ton olan yıllık avlanma kapasitemizi avlanma döneminde de 10 bin tona, 15 bin tona nasıl çıkarırım; hedefim bu olmalı, her yerde de bu şekilde bir hedef koymalı insanlar.

Şimdi iç su balığında da biz Kayseri'yi gördük, Kayseri'de de sazan ve alabalık hususunda çok güçlü firmaların olduğunu, Türkiye'nin iç su balığının yüzde 37'sini sadece 6 firmanın karşıladığını biz orada gördük.

Deniz balıkçılığı hususunda da özellikle denizlerin, Akdeniz'in, Karadeniz'in, Ege'nin; hepsinin kendine ait bir hikâyesi var. Biz bazen Avrupa'yı örnek gösteriyoruz ama kendi içimizde de ayrı ayrı bölgelerde, ayrı ayrı hikâyeleri var bu işin. Yani Samsun'daki bir balıkçının sorunları ile Muğla'daki balıkçının sorunları bana göre aynı değil, ben öyle gördüm. Mesela, ne bileyim, Kastamonu'daki, İnebolu'daki bir balıkçının meselesi ile Görele'deki bir balıkçımızın hem fiziksel anlamda hem lokasyon anlamında sorunları belki bir değil ama bir gerçek var ki herkes mutludur aslında. Sorunlar vardır, sorunlar olacaktır. Kurumlar arasında bir istişare kültürü olur ve kurumlar arasındaki bu birlikteliği eğer çözebilirsek zaten sıkıntı olmayacaktır.

Diğer bir husus, mesela, bu şeylerin içerisine şeyin girmesi; bizim Van Gölü'nü özellikle sit alanı olarak koruma altına alacakları için muhafaza ettikleri bir alanda balıkçı barınakları ve özellikle yapacağımız küçük limanlar bu işin dışında kalmalı çünkü tamam, orada yapıya izin vermiyoruz ama sonuçta balıkçı barınağına da izin vermediğiniz zaman orada balıkçılarla ilgili bir sıkıntı yaşanıyor. Niye? Zaten göl çekiliyor, göl 3-4 metre çekilmiş, bir de bunun üzerine bizim balıkçı barınaklarını yeniden dizayn etmemiz gerekiyor; gölün seviyesi düştükçe orada tekrar, yeniden bunu yapmamız gerekiyor; bunu yaparken de Koruma Kurulu tarafından sit alanı ilan edildiği için ruhsatlar verilmiyor tabii.

Diğer taraftan, özellikle deniz balıkçılığındaki meseleleri Barış kardeşimiz biliyor, zaten sektörün içinde, Vehbi ağabey de içinde ama dediğim gibi, her bölgenin kendine ait bir özelliği var. Sevindiğimiz konu şu: Herkesin kendi alanıyla ilgili, balık kapasitesiyle ilgili veya balıkla ilgili ufak tefek sorunlarının dışında ciddi anlamda çok büyük bir sorun ben görmedim, sadece entegrasyon hususunda bir kopukluk var, işte, Ulaştırma Bakanlığının işini Tarım Bakanlığı mı yapacak, Tarım Bakanlığının işini Çevre, Şehircilik Bakanlığı mı yapacak, burada bir entegrasyon sorunu var; onu da oluşturduğumuz zaman kurumlar arası diyalogla bu işlerin birçoğunu çözmüş olacağız.

Raporumuzu hazırladık ama her şeyden evvel, üç aylık bir süre içerisinde çok güzel dostluklar kazandık. Yani milletvekillerimiz arasında siyasi parti ötesinde bizim kurmuş olduğumuz bu dostluklar benim açımdan çok çok anlamlı, bunlar önemli şeyler. Gittiğimiz her yerde vekil arkadaşlarımızın özenle, büyük bir gayretle gelen Komisyon üyesi arkadaşlarımızı mutlu etmek için nasıl çaba sarf ettiklerini gördük. Bunun için ben şahsım adına bütün arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum, müteşekkirim.

Tabii, bu Komisyonda bizler sonuçta vekil olarak işin vitrinindeyiz ama mutfaktaki adam her zaman unutulur, biz bunları hiçbir zaman unutmayacağız. Mutfaktaki arkadaşlarımız, örnek veriyorum, işte, Osman kardeşimiz; Komisyondaki stenograflar, yazan arkadaşlarımız; bu işi organize eden arkadaşlarımız, bizimle beraber gelen kaptan arkadaşlarımız yani o otobüsü süren arkadaşlarımız, akademisyen arkadaşlarımızdır. Kızcağız sırtında kamerayla bizi izlemiştir, diğeri elinde mikrofonla ses sistemimize alıp onu çözmek... Onları çözmek kolay bir iş değil. Bunların her birini kitaplaştırıp... Bildiğim kadarıyla, yine en az -çünkü geçmiş dönemlerdeki komisyonlardan biliyorum Başkanım- 500 sayfadan aşağı tutmuyor bu komisyon raporları. 500 sayfa olarak adam bunu teker teker, ilmek ilmek işliyor. Bunların hepsi bizim için önemlidir. Resim çekeninden, otobüsçüsünden bize kolonya ikram edenine kadar bütün arkadaşlarımıza, hepsine ayrı ayrı özellikle şükranlarımı, teşekkürlerimi ifade ediyorum.

Başkanım, biz size teşekkür ediyoruz, çok güzel bir şekilde Başkanlık yaptınız. Sabırlı bir Başkansınız. Diyordunuz ki: "Konuşmak isteyen var mı?" Hiç kimse parmak kaldırmıyor, sen zorla konuşturuyordun milleti "İlla konuş." diyordun. Bu da güzel bir erdem, bu da siyasetin ilmî şeylerinden biridir. Onun için, sizden de çok çok memnunuz, Allah razı olsun. Barış kardeşimiz zaten sektörün içerisinde. Bütün arkadaşlarıma ben çok çok teşekkür ediyorum, Allah bu birliğimizi daim etsin.

Daha güzel günlerde, daha güzel çalışmalarda inşallah tekrar buluşmak dileğiyle ben bütün arkadaşlarımıza çok çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.