Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ve 104 Milletvekilinin Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1959) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 01 .02.2024 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifini hazırlayan değerli milletvekilleri, kamu kuruluşlarımızın temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii ki madencilik önemlidir. Madenciliğe, madenlerimizin çıkarılmasına karşı olmamız gibi bir durum söz konusu değildir ama bunun nasıl çıkarıldığı, o yapılırken insana, havaya, doğaya yani bir şekilde hepimize zarar verecek şekilde çıkarılıp çıkarılmadığı önemli.
Bu teklifte, UMREK tartışmasından az önce kaldığımız yerden devam edeyim. Belki hafızaları tazelemek için hep söyleniyor yani hızlandıralım, maden yatırımını hızlandıralım, maden çıkarmayı hızlandıralım ama bu UMREK koşulunun mevzuata girişini hatırlatmak isterim. 13 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşen Soma maden faciası sonrasında kurulan TBMM araştırma komisyonu önerilerinden biridir bu, bu doğrultuda konulmuştur. O yüzden, şimdi, işte, maliyet kalemlerini azaltmak için yapılan bu hamle denetimsizlik ve vahşi madenciliğe yol açma riskini beraberinde getirmektedir.
Maden kaynak ve rezervlerinin doğru ve güvenilir olarak tespit edilmemesi maden şirketlerinin maden kaynak ve rezervlerini yanlış ve yanıltıcı şekilde raporlamasına yol açabilir. Yine, aynı şekilde, maliyetin düşürülmesi adına atılan bu adım TBMM Soma Komisyonunda alınan mesafenin ve devamındaki yasal süreçten geri adım niteliğindedir. Teklifle kot şartını kaldırmanın diğer sonucu, MTA'nın kendi kurduğu bir mekanizmadan vazgeçmesi ve uluslararası standartlara göre yapılan rezerv tespitlerine göre yatırım kararı alan firmaların, bu rapora göre kredi sağlayan finans kuruluşların da kararlarını değiştirme olasılığıdır. Yani bir taraftan "Hızlandıracağız biz, şok yatırım geleceğiz." derken başka bir taraftan aslında meseleyi ürkütme ya da rayından... Tam tersi sonuçlar doğurabilir. Bu Soma Komisyonunda, biliyorsunuz, bütün partiler yer aldı yani ortak önerilerden biri bu, bu doğrultuda konuldu zaten 2016 yılında. Onu, meselenin bu tarafını anımsatmak istedim.
İkinci konu dikkatimizi çeken; işte deniz tanımı değişiyor, işte sulak alan, göl vesaire... Evet, doğru, bazı olumlu hususları da bizim sözcülerimiz de ifade etti ama imar planlarının dışına çıkarılarak yapılıyor. Yani bizim buradaki sıkıntımız ve vurgumuz bu olacak diye, nasıl hızlandırırız, nasıl süratlendiririz diye meseleyi tamamen imar planlarının dışına çıkarmak. İmar planları bence enerji tesisleri için... Yani size süreç uzun gelebilir ya da "Ya, herkes karışacak, bir şey söyleyecek." diyebilirsiniz ama enerji tesislerinin planlı, bilinçli ve çevreye duyarlı bir şekilde konumlandırılmasını sağlayarak hem enerji ihtiyaçlarını karşılamayı hem de doğal kaynakları korumayı hedeflemektedir. Bu da sürdürülebilir enerji üretimi ve çevresel koruma arasında uyum sağlama anlamında kapsamlı bir rehberlik sunmaktadır. Aksi yöndeki yani işte, "İmar planının dışına çıkarmak gibi bir düzenleme, plansız enerji üretimini, plansız yapılaşmayı tetikleyecektir." şeklindeki uyarımızı, kaygımızı kayda geçirmek istiyoruz.
Yine, burada özellikle madde 7'deki... Şimdi, 2020 tarihinde bu YEKA meselesi değiştirilmişti ve şimdi dört yıl sonra tekrar önümüze geliyor. Dört yıl sonra tekrar önümüze gelmesi iktidarın finansman, enerji, ekonomi politikasında, fiyatlama öngörüsünde ne kadar hatalı, ne kadar beceriksiz olduğunun da aslında kanıtıdır. O gün yaptığımız uyarılar bugün de geçerliliğini korumaktadır yani o gün TL çıpa alınırken söylediğimiz uyarılar "Ya, bu sadece TL meselesi değil..." Ama aynı zamanda bunun 2020 öncesindeki kademeli tavan fiyat uygulamasının, yasal sınırlamaların getirilmesi meselesinin kaldırılmasına karşı çıkmıştık biz o dönem, siz "Aman bunu TL'ye bağlayalım." demiştiniz. Şimdi, TL'yi kaldırıyorsunuz ama yine bizim "2020 öncesindeki garantiler, güvenceler kalsın." şeklindeki genel itirazımız geçerliliğini korumaktadır ve bu şekilde şu anda dolara, dövize, euroya -neyse- bağlayacağınız bu yatırımların vatandaşlara yine fiyat artışı olarak, zam olarak döneceğinden biz endişe duymaktayız. Sadece biz değil, çıkan haberlere, analizlere bakarsanız olayın bu yönüne yoğunlaşmaktalar.
Şimdi, vurguladığım hususlarda bu UMREK koduna göre raporlama zorunluluğundan bir an önce kurtulma, hem maddiyat hem zamandan kazanırız gibi bir arayış; bir taraftan yeni yatırımları imar planlarının dışına çıkarma yani kamusal denetimin dışına, kamusal denetimin aşılmak istenmesi meselesi, bir de tabii, detay kaldı ama onu da söyleyeyim; teminat lisanslarının, işte bu yatırımlarını yapmayan yatırımcıların lisanslarının, iadesi meselesi. Burada da mesela iade edilecek olan teminatın normalde kamuya irat kaydedilmesi gerekirken burada bir kamu kaynağından aslında sarfınazar ederek teminatın iade yoluna gidilmektedir. Buna da baktığınızda, apar topar bunlar alınsın, gerekirse kamuya almamız gereken, irat kaydetmemiz gereken teminatları da iade edilerek geri alalım bitmeyen yatırımları; iki, imar planlarının dışına çıkalım, kamusal denetim aşılsın; üç, bu uluslararası alanda bize güvence verecek olan raporlama meselesinin zorunluluğunu da kaldıralım gibi bir kanun yani bütünlüğüne baktığınızda böyle üç unsuru bir araya getirdiğinde, nedir bu acele, nedir bu sıkıştırma, nedir bunun önceliği diye baktığınızda işte, az önce karşı çıktığınız, tam da eş zamanlı olarak gelen bir sözleşme buluyoruz karşımızda. Nerede o? Burada.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Söyledi onu, herkes söyledi onu, gerek yok.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - İşte, Birleşik Arap Emirlikleri'yle yapılan sözleşme.
CEVAHİR UZKURT (Niğde) - Ne alaka onunla ya!
MEHMET EYUP ÖZKEÇECİ (Gaziantep) - Tekrara giriyor.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Tekrara giriyor, doğru ama "Neden yani alakası ne?" dediğinizde, alakası bu.
CEVAHİR UZKURT (Niğde) - Hiçbir alakası yok.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ben Dışişleri Komisyonu üyesiyim, bekledik biz dün gelir mi diye, gelmedi. 20 küsur anlaşma getirdiler yani Swaziland'dan bilmem nereye kadar ama bu gelmedi. Şimdi, neden gelmedi? Çünkü bunu bekliyor, buranın çıkmasını bekliyor gelmesi için, asıl mesele bu.
CEVAHİR UZKURT (Niğde) - Ne alakası var ya!
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bu kanunla hiçbir alakası yok onun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Burada dendi ki az önce... Bazı şeyler vardı, önce şunu söyleyeyim: Birleşik Arap Emirlikleri bizim ilişki içinde olduğumuz bir ülkedir, bizim Birleşik Arap Emirlikleri'ne bir karşıtlığımız yoktur. Biz derken sadece Cumhuriyet Halk Partisi olarak demiyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nin, partilerin ama Birleşik Arap Emirlikleri meselesinde özellikle anlaşma meselesinde sıkıntılar vardır. "Alakamız yok." diyebilirsiniz ama milletvekili olarak hepinizi bağlayan bir husustur.
İki husus vardır. Bir: Birleşik Arap Emirlikleri dediğimiz ülkeye -biz değil AK PARTİ iktidarı- daha birkaç yıl öncesine kadar -251 şehidimize neden olan, yüzlerce yaralıya neden olan, gazimize neden olan 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki ülke olarak- sizler, sizin iktidarınız, sizin bakanlarınız "Şerefsiz." Dediniz; "Darbenin arkasında." dediniz, "Kırmızı bültenle arıyoruz." dediniz, tamam; sonra, Birleşik Arap Emirlikleri'nden bir açıklama gelmeden, kendi bakanlarınızdan, kendi yöneticilerinizden bir açıklama gelmeden "Biz bu sözleri unuttuk, artık Birleşik Arap Emirlikleri'yle kırmızı halı seriyoruz, kucaklaşıyoruz." dediniz, yaptınız. Neden yaptınız? Çünkü kaynağa ihtiyaç vardı bu ülkede. Onun sorunlarına, onun kaynaklarına yani onun sebeplerine girmiyorum, zamanımız dar. Şimdi, mesele bu.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Aynı şeyi Sisi'de de yaptılar.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Peki, Birleşik Arap Emirlikleri'yle kucaklaştınız ama "Ya, bu darbenin arkasında mıydı, değil miydi?" niye böyle dediniz, şimdi niye böyle oldunuz? Bu hesabı vermediniz ama şimdi imzaladığınız anlaşmaya bakıyoruz; bakın, Birleşik Arap Emirlikleri'yle anlaşma da imzalanabilir yani 200 ülkenin her biriyle imzalanır ama siz bir anlaşmaya başka anlaşmalardan farklı bir şekilde "uyuşmazlıkların çözümü" derseniz... Önce, vereceğiniz projeleri hatırlatayım tekrar: 2.500 megavata kadar deniz üstü rüzgâr, 3 bin megavata kadar batarya depolamalı karasal enerji projesi, 5 bin megavata kadar yenilenebilir temiz enerji, 2 bin megavata kadar pompaj, termik santral, nükleer santral, şebeke, iletim, -aklınıza ne geliyorsa- nükleer yakıt imalatı, ileri nükleer reaktör... Bakın, neleri veriyorsunuz? Enerji alanı yani Türkiye için bunların hepsi kritik teknolojidir ve siz, böyle bir anlaşma yapacağınız ülkeyle uyuşmazlığın çözümü için diyorsunuz ki: "Taraflar arasında bu anlaşmanın yorumlanmasından, uygulamasından, hayata geçirilmesinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlık taraflar arasında istişare veya müzakereler yoluyla dostane bir şekilde çözüme kavuşturulacaktır."
Değerli milletvekilleri, doğrudur, sizin için, AK PARTİ için bu dönemde önemli olabilir Birleşik Arap Emirlikleri ama siz evinizi kiralasanız böyle kiralamazsınız.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Hiç alakası yok söylediklerinizle, Allah aşkına ya!
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Evinizi böyle kiralamazsınız, "dostane çözüm" demezsiniz, hiçbirimiz demeyiz.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bakın, burada İMİB Başkanı var.
Utku Bey, Sayın Vekilim...
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - O yüzden...
Ben bitireyim, siz de şey yapın.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Burada İMİB'in Başkanı var. Bunun kanunla, sizin bahsettiğiniz kanunlar ile anlaşmanın hiçbir alakası yok. Anlatsın size, öyle olsa onlar karşı çıkar.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Ben onu demiyorum, tamam; ben bitireyim sözümü.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Onlar 10 bin kişiyi temsil ediyor burada.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bakın, ben bitireyim sözümü.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Orada Komisyon Başkanı var.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Mahmut Bey, sen de giriyorsun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - İkincisi, kanunu getiren ekip var, Bakan Yardımcısı var ama şu var: Burada, yine, aynı şekilde "Neden, nereden çıkardınız?" Çünkü bu kanunun içinde diyor ki: "Her türlü şeyi Türk tarafı..."
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Niye tahkim yok, tahkim yolu yok?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Bakın, anlatacak, yanınızda oturuyor İMİB Başkanı; alakası var mı yok mu anlatacak Allah aşkına!
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - "Türk tarafı yürürlükteki kanuna, yönetmeliklerine uygun olarak -projeye bunu yazmış- izin, ruhsat, ÇYS giderlerinin alınmasında kolaylık, destek sağlayacaktır." diyor.
Yani, şunu demek istiyorum: Bu anlaşmanın gelişiyle, bu kanun teklifinin gelişi arasında paralellik vardır, siz "Yok." deseniz de. Birleşik Arap Emirlikleri'ne ilişkin, onu Dışişleri Komisyonunda konuşacağız ama size de gelecek zaten Alt Komisyon olarak, sizin de konuşmanız gerekir, sizin de bilmeniz gerekir; böyle bir şey. Evinizi kiralamazsınız ya "dostane çözüm" diye. Devletin nükleer santralini...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Sayın Vekilim, toparlar mısınız lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Yani, velhasıl, bu konu... Tabii ki biz madenciliğe karşı değiliz, tabii ki maden yatırımları, enerji yatırımları, yenilenebilir enerji Türkiye'nin geleceğidir ama bu yapılırken apar topar bir yerlere hazırlanmış projeler verilir gibi verilmesi, hele hele, daha iki üç yıl öncesine kadar "Bu ülkedeki darbe girişiminin arkasında." dediğiniz bir ülkeye ya da ülkelere -neyse- ülkenin kaynakları, imkânları açıkçası kayıtsız, koşulsuz veriliyor algısını yaratacak bir kanun teklifine biz tabii ki muhalefet ediyoruz.
Kanun teklifinin içinde doğrulukları var mıdır? Vardır ama bunların hepsinin izaha muhtaç yanları vardır. Özellikle, UMREK konusunu da ben bir kez daha gündeminize getirmek isterim; bu konu böyle tercih meselesi değildir. Bakın, Soma'da o kadar insanın canı gitti, sonrasında alınan öneriler arasındadır bu şey.
O yüzden, bunları söyleyerek teşekkür ediyorum, sağ olun.