KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Yegin'in hoşuna gitmeyecek söyleyeceklerimiz ama tekrar edeceğiz bunları. Şimdi, AKP ve MHP iktidarının getirdiği teklife biz "patrona destek paketi" diyoruz, o şekilde algılıyoruz bunu çünkü AKP ve MHP iktidarının yıllardır göstermiş olduğu pozisyonu yine açığa çıktı, bu sınıfsal bir pozisyondur. Memlekette emeğiyle geçinen milyonlarca yurttaş, emekli, emekçi, genç, çiftçi, esnafın sorunları dururken; yine, resmî enflasyon yüzde 70'e, bağımsız araştırmacılara göre yüzde 130'a dayanmışken bu torba yasa teklifi, sanki bu ülkede hiçbir sorun yokmuş gibi hazırlanan bir teklif. Bu nedenle de bu teklif ekonominin acil çözüm bekleyen hiçbir sorununa çözüm getirmeyecektir, çözüm üretmeyecektir Bu torba yasanın gündeminde yoksulluk yok, açlık yok, hayat pahalılığı yok, yüksek enflasyon yok, yüksek kiralar yok maalesef çünkü AKP ve MHP iktidarının yasama önceliği, emeğiyle geçinen milyonlarca yurttaş ve onların sorunları değil, AKP ve MHP iktidarının derdi, sadece patronlar ve sermayedir. Yasama önceliği de patronların ve sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Bu yasa teklifi de o yüzden patrona destek paketidir.

Yine, AKP ve MHP iktidarı ekonomiye sermayenin gözüyle bakmaya devam ediyor maalesef. Bu iktidar patronların ve sermaye sınıfının partisi olarak tekrar karşımıza çıktı. Ekonomideki denklemi de sermaye üzerinden kuran bir akıl var karşımızda. Sermayenin maliyetleri düşürülünce ekonominin düzeleceği varsayımını sahiplenen bir iktidar var; bu nedenle sürekli sermayeye destek, teşvik ve muafiyetler sağlamakta. Ancak buna rağmen ekonomi düzelmedi ve bu akılla da düzelmeyeceği çok net bir şekilde ortada. Özellikle son yıllarda sermaye sınıfı şaha kalkmış ve kâr rekorları kırmış durumda. Buna karşılık, emeğin ise millî gelirden aldığı pay tarihin en düşük seviyelerinde karşımıza çıkıyor. Yine, sermayenin bu çıkarlarından yana yapılan ekonomi politik tercihleri nedeniyle emekçi sınıflar da gittikçe yoksullaşmaya devam ediyor maalesef.

Şimdi, iktidar zannediyor ki sadece patronlara vergi indirimi ve af getirilince, teşvikler ve sigorta prim destekleri verilince, hatta çalışanların maaşları patronlar yerine halkın bütçesinden karşılanınca ekonomi düzelecektir, başta istihdam olmak üzere ekonominin sorunları çözülecek zannediyorsunuz ancak şimdiye kadar defalarca sermayeye vergi indirimleri ve afları getirmenize rağmen, teşvikler ve sigorta prim destekleri vermenize rağmen, hatta çalışanların maaşlarının patronların yerine halkın bütçesinden karşılanmasına rağmen ne ekonomi düzeldi ne de istihdam arttı. Hatta aksine ekonomi daha da kötüye gitti ve işsizlik büyüdü. Dolayısıyla, AKP ve MHP iktidarının "Sermaye teşvikler, muafiyetler ve benzeriyle desteklenirse ekonomi düzelir, hepimiz kazanırız." tezi çökmüştür. Kazanan sadece bir avuç sermayedardır ve yandaştır, emeğiyle geçinen milyonlar ise maalesef kaybetmiştir.

Şunu da ifade etmek gerekiyor: Şimdi, yasa teklifinin gerekçesinde, Türkiye Yüzyılı vizyon belgesinde, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yararlanma şartlarını kolaylaştırmaktan söz ediyorsunuz. Zaten sermaye için bu iş oldukça kolay bir iş. Yine, AKP-MHP iktidarı Fon'u işsizler dışında herkese kullandırıyor. Sayın iktidar artık kimseyi kandırmayın, Fon'un adını değiştirin bari yani elmaya elma diyelim, armuda da armut diyelim, bunu eğip bükmenin hiçbir anlamı yok. Fon'un adını İşsizlik Sigortası Fonu değil, işçiden alıp patrona verme fonu olarak ya da sermaye sigortası fonu olarak değiştirelim; sizler de rahatlayın, muhalefet olarak bizler de rahatlayalım.

Öte yandan, Türkiye Yüzyılı vizyon belgesine referansla yasal değişiklik yapmak istiyorsunuz ancak açıktır ki Türkiye Yüzyılı söylemi tutmadı ancak bu söylemde ısrar edilmektedir. İktidar ortağı dahi bu vizyonu sahiplenmemiştir çünkü MHP bu vizyona şu ismi vermek istiyor: "Türk ve Türkiye Yüzyılı" demeyi tercih ediyor. Kaldı ki Türkiye Yüzyılı'nın esasen bir zam yüzyılı, bir vergi yüzyılı, bir enflasyon yüzyılı ve bir zulüm yüzyılı olduğu çok net bir şekilde ortada. Yirmi bir yıllık iktidarı boyunca Türkiye'yi demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü gibi konularda dünyada son sıralara getiren, enflasyonu coşturan, hayat pahalılığını arttıran, emekçileri sefalet ücretlerine mahkûm eden bir iktidara bir yüz yıl daha asla teslim edilmemelidir. Siz yirmi bir yılı çarçur etmiş bir iktidar olarak karşımızda oturuyorsunuz.

Şimdi, MHP Grubundan şöyle bir söylem geldi: "İşte, köklü reform yapacağız. OECD ülkeleri arasında istihdam sağlayan 1'inci ülkeyiz." Az önce internette araştırdık, istihdam oranının en düşük olduğu ülke Türkiye. Şimdi, karşı tarafın yaşadığı Türkiye ile bizim yaşadığımız Türkiye herhâlde aynı ülke değil, farklı ülkelerde yaşıyoruz. OECD verilerine baktığımızda şu açığa çıkıyor, diyor ki: "İstihdam oranının en düşük olduğu ülke Türkiye, işsizlik oranında zirveyi de zorlayan bir ülke." Zirvedeki ülke yüzde 11,5; Türkiye de yüzde 9,2'yle bunu zorluyor. Yine, OECD verilerine göre 15-64 arasındaki kişilerde 2023 ikinci çeyrekte Türkiye'de istihdam yüzde 53,6; bu oran OECD'de yüzde 70,1; Avrupa Birliği ülkelerinde de yüzde 70,5 olarak karşımıza çıkıyor. Yani Türkiye tüm ülkeler arasında aslında son sırada. Yine, iş gücüne katılma oranında da sondan 3'üncü sırada, onda da herhâlde sonu zorlamak için çaba sarf etmeye devam ediyor.

Bu Fon'dan çalışan değil, çalıştıranlar yararlandırılıyor. Bir de Sayın Yegin, siz şunu ifade ettiniz... Yani çalışan neden katkı sunuyor bu Fon'a, ben gerçekten onu anlamış değilim çünkü zaten ciddi düşük bir meblağla çalışıyor. Sizin cümleniz, dediniz ki: "Çalışan da şu kadarlık katkı sunuyor." Yani çalışan niye katkı sunuyor? Zaten çok düşük bir ücretle çalışıyor, zaten yoksulluk sınırının altında çalışıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Fon öyle kurulmuş.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Bir de ben şunu ifade edip bitireceğim: TÜİK'e göre 2023 Kasım ayında işsiz sayısı 3 milyon 116 bin, oransal olarak yüzde 9'a denk geliyor ama DİSK-AR'ın araştırmalarına göre bu sayı 8 milyon 671 bin kişi olarak karşımıza çıkıyor. Şimdi, TÜİK'in işsizlik verisi ile sendikaların açıkladığı işsizlik verisi arasında neredeyse 3 kat bir fark var. Bunun sebebi ne yani fark nasıl bu kadar olabiliyor? Sorun tekrar geliyor... TÜİK'in şu an talimatla çalıştığını yine net bir şekilde açığa çıkaran bir durum.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hangi sendikanın verisi, ona bakmak lazım.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - DİSK-AR dedik ya. Fark mı var yani sendikalar arasında?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - DİSK de hesabı TÜİK'e göre yapıyor, TÜİK'te yüksek olduğunu söylüyor, atıl iş gücünün, yüzde 22...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bazen siyasal olaylardan etkilenen sendikalar da olabiliyor.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sendika değil, şu anki hesabı Sayın Vekilim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Acaba hangi sendika diye sordum.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - DİSK-AR dedim Sayın Yegin. DİSK-AR'ın araştırmalarına göre 8 milyon 671 bin ve 3 kat fark var arada.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Geniş tanımlı işsizlik ile atıl iş gücü aynı şey demek yani.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Yani biz o açıklamalara şaşırmıyoruz ama AKP Grubu şaşırıyor ki tepki gösteriyor. Farkın sebebi aslında AKP'nin hesaplama kurnazlığı çünkü AKP iş aramaktan umudunu kesmiş insanları işsiz olarak görmüyor ama unutmayın ki siz bir sorunu yok saydığınızda sorun maalesef ortadan kalkmış olmuyor. Olmadığını da kime soralım biliyor musunuz? Çocuğuna süt, ekmek alamadığı için canına kıyan babalara soralım.

Teşekkür ediyorum.