Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş'un; Kuzey Atlantik Antlaşmasına İsveç Krallığının Katılımına İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1706) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 26 .12.2023 |
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bakan Yardımcımıza da çok kapsamlı açıklamaları nedeniyle teşekkür ediyorum.
Şimdi, doğrusu, bu konuda çok kapsamlı ve stratejik bir boyutuyla değerlendirilerek ülke olarak yol almaya çalışıyoruz. Türkiye yetmiş bir yıldır NATO'nun üyesi, kurucu ülkelerden biri sayılır bence ve NATO misyonunda da NATO'daki herhangi bir ülkeyle kıyaslanmayacak kadar küresel barışın sağlanması ve sürdürülmesi için rol almıştır. O yüzden, kurucu akılla hareket etmek zorundadır. O yüzden, günlük meseleleri, uzun dönemli görüşme ve müzakerelerde engel olarak değil, aslında onları günlük hayatın ve müzakerelerin sonucunda sürdürülebilirliği sağlama adına temin edilecek, çözülecek konular olarak görür. Değerli arkadaşlar, o yüzden, bir konuyu bağlamından çok çıkarırsanız doğrusu neyi müzakere ettiğimizi de kaybederiz. İsveç'in NATO üyeliğini konuşuyoruz; bölgesel ve küresel pek çok meseleyi bu mesele üzerine bindirip "Burada hallederiz." derseniz ne bunu halledebilirsiniz ne de bir diğer meseleleri halledersiniz. Masa ve müzakere ortadaysa masa ve müzakere süreklidir, daimîdir, devam eder. Türkiye'nin pozisyonu bellidir. Cevap verme niteliğinde değil ama Oğuz Bey'in sözüne ilaveten, daha doğrusu referansla söyleyeceğim: Üstat, Türkiye'nin pozisyonu başından beri hiç değişmemiştir. Türkiye, NATO'nun kurucu üyesi olarak hep NATO'nun genişlemesi ve Avrupa-Atlantik güvenlik ve iş birliğinin temini konusunda hep yapıcı rol üstlenmiştir tarihî süreçte, bugün de öyledir. Bu konuyu da ülke meseleleri, bölgesel ve küresel gerçeklikler üzerine oturtmuş ve son derece sağduyulu, son derece stratejik yaklaşımlarla müzakerelerini sürdürmektedir. Bugün Meclisimizde yaptığımız çalışma da bu müzakerenin bir parçasıdır esasen. Ülkemiz için maksimum müzakere zeminini yaratmak ve oluşturmak üzere yolumuza devam ediyoruz.
Şunu ifade edeyim, Ali Bey de ifade etti: Vilnius süreci sürekli bir süreçtir, kalıcı ve devam ettirilecek bir süreçtir. Aslında İsveç'in NATO üyeliğiyle birlikte NATO'nun kurgusu ve kurallarında, meselelere bakışında çok önemli değişikler olduğu kanaatindeyim. İkili müzakere süreçlerinin ya da zeminin oluşturulması ve bu mekanizmaların hayata geçirilmesi, Türkiye'yle ilgili meselelerde -Bakan Yardımcımın ifade ettiği gibi- özellikle suçluların ve suçların karşılıklı iadesi ve müzakere konusundaki yetkili savcının atanması, sözde Kürt kızılayının kapatılması ve buna dair alınan önlemler, Anayasa'nın değiştirilmesi, ilgili yasal düzenlemelerin yapılması ve pek çok mekanizmanın hatta bir terör tehdidi ve NATO'da ilk defa bir terör koordinatörünün atanması gibi çok temel unsurlarda değişiklikler olduğunu ve kalıcı değişikler olduğunu rahatlıkla ifade edebileceğimizi söylüyorum.
Arkadaşlar, dolayısıyla, NATO zeminindeki bir meseleyi, kurucu ülke niteliğindeki ülkemizin o vakurla, o kapsayıcılıkla, o kuşatıcılıkla müzakereleri sürdürmesi lazım. Elbette iddialarımızı, savlarımızı yerine getirmesini bekleyeceğiz muhataplarımızın, elbette talep ettiklerimizi alacağız ama bunun yanında müzakerenin teknik anlamda niteliği gereği de müzakere sürecini yürütmeye de devam edeceğiz. Bu çerçevede baktığımız zaman, doğrusu, Türkiye'nin, ülkemizin, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz müzakerelerde herhangi bir sapma, herhangi bir doğrusu oynama söz konusu değil; başından beri tutarlı, stratejik ve kapsayıcı bir görüşme müzakeresini yürüttüğümüzü ifade ediyorum.
Bu kapsamda, özellikle şu husus da çok önemli: Bir NATO ülkesinin, başka bir NATO ülkesi tarafından savunma sanayisinin geliştirilmesine engel olunmasına dair bir düşünce yapısı ve pratiğinin ne kadar yadsınacak şey olduğunu NATO da bugün fark etmiş ve kalıcı olarak artık bu tür şeylerin yapılmaması gerektiğine dair düzenlemesinde de yer vermiştir. Bunlar son derece kıymetli hususlar ve bu anlamda savunma sanayimize dönük gizli ya da açık pek çok kısıtlamanın kaldırıldığına dair açıklamaları da Sayın Bakan Yardımcımızdan dinlemiş olduk.
Bu çerçevede baktığımız zaman, Türkiye'nin bölgesel bir güç, küresel bir aktör olma yolunda önümüzdeki dönemdeki rolünü hakkıyla üstlenmesi adına, uluslararası kurallar çerçevesinde, özellikle NATO'nun genişlemesi ve Kuzey Atlantik Paktı'nın dünya küresel güvenliğine katkısının kesintisiz olarak devam edebilmesi ve küresel meydan okumalara karşı da bir güvenlik paktı olarak bir anlamda fonksiyonunu hakkıyla ifade edebilmesi için bu müzakerelerin ilerletilerek devam edilmesi ve Genel Kurul dâhil süreçlerin bu çerçevede yürütülmesi kanaatindeyim.
Ben teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.