KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli akademisyen, bürokrat ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu ilk toplantımızda Komisyon çalışmalarının milletimiz ve devletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkemizin ve milletimizin yararına olacak işlere destek vereceğimizi millet ve devlet bekasını haleldar eden işlere karşı duracağımızı bu ilk toplantıda ifade etmek istiyorum.

Kişisel verilerin korunması konusu ve bu kanun tasarısı üç açıdan değerlendirilebilir: Birincisi, meselenin felsefesi ve amacı; ikincisi, düzenleme içeriği ve normlar; üçüncüsü de, kişisel verilerin korunması kurumu ile kurulan kurulun teşekkülü ve işleyişine ilişkin hususlar.

Bilgi güvenliğinin sağlanması stratejik öneme sahip bir husustur. Dolayısıyla, bilgiye erişimi ve paylaşılması ve korunması konusu da ve buna ilişkin teşkilatlanma, teknoloji ve insan gücü altyapısının da oluşturulması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kişisel verilerin korunması hususu yine Anayasa'nın 20'nci maddesinde düzenlenmiş temel bir haktır. Bu konuda bugüne kadar çerçeve bir yasa düzenlenmemiş olsa da iç hukukumuzda çeşitli alanlarda yapılmış dağınık düzenlemeler bulunmaktadır. Bu tasarının yasalaşmasıyla anayasal bir zorunluluk yerine gelirken bir taraftan da diğer kanunların uygulanması sırasında yaşanılan sıkıntıların, tereddütlerin ve karmaşanın da son bulması beklenmektedir. Türkiye maalesef kişisel verilerin izinsiz paylaşıldığı, yasal olmayan dinleme ve izlemelerle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği bir ülke konumundadır. İnsanlar telefonda, işte ve evde dinlenildikleri kuşkusuyla ve endişesiyle yaşamaktadır. Toplumda bir korku imparatorluğu oluşmuştur âdeta. İnsanların birbirine saygı duyması, ahlaki ve vicdani bir meşruiyet içerisinde sosyal, siyasal ilişkilerini tanzim etmesi beklenebilir. Ancak, devlet, her alanda olduğu gibi, bu alanda da bir norm ortaya koyarak hukuki meşruiyete dayalı bir düzen oluşturmak durumundadır.

Tasarının bütününe bakıldığında, amaç, görev, yetki ve sorumlulukların diğer ülkelerdeki uygulamalar da dikkate alınarak düzenlendiği görülmektedir. Ancak, ayrıntısına alt komisyonda gireceğimiz içerikle ilgili önemli tespitlerimiz var. Burada bunların ayrıntısına girmeyeceğim müsaadenizle ama tanımlar, aykırı hükümler, yurt dışına aktarım, fiilî imkânsızlık, veri sorumlusu, istisnalar ve benzeri birçok konu yeniden düzenlemeye veya katkılarla ihya edilmeye muhtaç. Özellikle yurt dışına bilgi aktarımı meselesinin üzerinde durulmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz geçmişte bir Babuna olayı yaşadı Türkiye, bir ilik nakli meselesi vardı. İnsanlar hastanelerin önünde kuyruklara girdiler. Ama sonradan anlaşıldı ki, ne böyle bir hastalık var, tamamen bir bilgi aktarımıyla ilgili bir husus olduğu iddia edildi. Dolayısıyla bu meselenin önemli olduğunu düşünüyorum.

Evet, yine, bu suçlarla ilgili bir arkadaşımız da ifade etti. Suçlarla ilgili ve müeyyidelerle ilgili hususların yeniden gözden geçirilmesi lazım. Mesela kişisel verileri saklama ve depolamayla ilgili bir kavram yok o tanım içerisinde, bunların da eklenmesi gerekir. Yine, kabahatlerle ilgili meri disiplin hükümlerine yollama yapılıyor ama mesela Devlet Memurları Kanunu'nda bir standart disiplin hükmü vardır, memuriyet vakarıyla bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunmak. Dolayısıyla birçok husus bunun içerisinde sokulur ama yani kuruma geç gelmek veya herhangi bir yerde gidip içki içmek de bu kapsama sokulur ama buradaki olay çok daha hayati, çok daha önemli.

BAŞKAN - Sınır bulmak lazım.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - O sebeple bunların mutlaka ayrı düzenlenmesi lazım.

Mesela, insan haklarıyla ilgili bir şey kurulduğunda geçmişte bu tür düzenlemeler yapıldı, genel bir hüküm konuldu kanuna, diğer kanunlardaki hükümler buna uygun hâle getirilir gibi bir düzenleme yapıldı. Oysa, burada biz diğer kanunları saklı tutuyoruz.

BAŞKAN - Saklı tutuyoruz.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Saklı tuttuğumuzda mutlaka bir uyumsuzluk olacak. Bir de, cezai müeyyideler bakımından bağdaşmazlık olacak.

BAŞKAN - Genel Müdürüm, bak, o kanun önemli, İnsan Hakları Kanunu. Yani uygulanır diye bir gelecek hükümlülük, onu bir not alalım.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Yine, veri sorumluları siciline kayıt zorunluluğuna kurulca objektif kriterler getirmek suretiyle istisna getirilebileceğine ilişkin hüküm var, bu hükmün de değiştirilmesi lazım. Söz konusu istisnalar eğer olacaksa kanunda açıkça ifade edilmesi lazım veya kanunun açıkça yetki verdiği, çerçevesini belirlediği bir yönetmelikle tanzim edilmesi lazım. Bu tür eksiklikleri arz ettiğim gibi alt komisyonda dile getireceğiz.

Tabii ki, çok önemli bir husus, kurul üyelerinin sadece kamu veya özel sektörde on yıl çalışmış olma şartı yeterli değildir. Çok önemli bir kurum, çok önemli görevler ifa edecek ama nitelik olarak koyduğumuz sadece özel sektörde on yıl çalışmış olmak. Özel sektörün tanımını da biliyoruz. O zaman işte herhangi birisini tutup buraya getirebiliriz, böyle olmamalı; mutlaka görevin yetki, sorumluluk ve şümulüyle uyumlu, mütenasip bir nitelik tanımlaması yapmamız lazım.

BAŞKAN - Ek standartlar, ek koşullar...

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Evet. Bunun örnekleri var. Diğer bağımsız denetim kurumlarında var veya çeşitli kurumlarda da benzer düzenlemeler var.

Yine, önemli gördüğümüz iki konuya daha değinmek istiyorum: Şimdi, taslakta kurulması öngörülen kurumun ilişkili kuruluş statüsünde olması öngörülüyor. İlişkili kuruluş statüsünde bulunan kurumlar her ne kadar merkezî idareden ayrı bir konuma ve özelliğe sahip olsalar da Anayasa'nın 123'üncü maddesi ve bakanlıklar ile bağlı ilgili kuruluşların teşkilatlanmasına ilişkin esasları düzenleyen 3046 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesinde bir bütün olduğu belirtilen idare kapsamında yer almaktadır. 3046 sayılı Kanun'un bağlı ve ilgili kuruluşlar birimleri başlıklı 33'üncü maddesinde de bağlı ve ilgili kuruluşlardaki danışma, denetim ve yardımcı birimlerin görevlerinin bakanlık merkez teşkilatlarındaki benzer birimlerin görevleri esas alınarak kanunla belirleneceği hükmü bağlanır. Dolayısıyla burada birtakım birimler kuruluyor. Örneğin, 7 tane daire başkanlığı deniyor, başkan yardımcılığı deniyor. Bunların görevleri tanımlanmamış kanunda. Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği çokça kararlar var, kanunla düzenlenmemiş, alt düzenleyici işlemlere bırakılmış olan bu tür durumlarda kanunu iptal ediyor. Dolayısıyla mutlaka bu birimlerin, teşkilat şemasının, teşkilat yapısının kanunda düzenlenmesi lazım.

Yine, aynı şekilde, başka bir konu da, kurul başkan ve üyeleriyle kurum personeline yapılacak ödemelerin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 11'inci maddesi uyarınca belirlenmiş emsali personele mali ve sosyal haklar kapsamında yapılan ödemelerle aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenmesi öngörülüyor.

Şimdi, bir, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 11'inci maddesi 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle eklendi. Fakat 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin birçok şeyi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Mesela, "uzman" deniyor burada, uzman unvanı 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ilgili bölümünden çıkartıldı Anayasa Mahkemesi kararıyla, yani bir boşluk var şu anda.

BAŞKAN - "Topal atıf" diyoruz ona biz.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Dolayısıyla, bizim önerimiz -bunu değişiklik önergesi olarak da hazırlamıştım ama alt komisyonda herhâlde görüşeceğiz- burada tadat edilsin, sayılsın yani neyse, kime ne verilecekse, emsali neyse burada belirlensin, oraya yollama yapılmasın.

Ben şimdilik bu kadarla iktifa ediyorum.

Çok teşekkür ediyorum.