Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 22 .11.2023 |
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli milletvekilleri ve Komisyon üyeleri; herkesi saygıyla selamlıyorum. Ben, bu bütçenin çocuklarla ilgili bölümüyle ilgilendim biraz, buna dair birkaç veri paylaşmak istiyorum.
Şimdi, Türkiye'de çocuklar hem kimliklerinden hem toplumsal, ekonomik, siyasal, yapısal durumlardan hem de yaşadığımız ekonomik kriz yani derin yoksulluk meselesinden kaynaklı olarak en çok mağduriyet yaşayan ve zor şartlarda yaşayan grup olarak başta geliyor. En başta yoksulluk çok önemli bir mesele, çocuklar... Ya, endeksler paylaşmayacağım; sabahtan beri TÜİK, Birleşmiş Milletler, OECD vesaire pek çok veri paylaşıldı ama gerçekten çocuk yoksulluğu endekslere sığmayacak oranlarda. Özellikle toplumun içerisine, toplumsal yapının içerisine baktığınız zaman bunu çok net görebiliyorsunuz. Binlerce çocuk gece aç uymak zorunda kalıyor, okullarda çocukların gıdaya erişimi yok, küçük yaşlarda çalışmak zorunda kalıyorlar, denetimsiz ve güvenlikten yoksun koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar ve iş cinayetlerinde yaşamını kaybediyor çocukların çoğu; ücretsiz ve nitelikli eğitim alamıyor, Kürt çocuklar hâlâ ana dilinde eğitim alamıyorlar, yanı sıra okullarda hâlâ milliyetçi ve militarist birtakım söylemlerle, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştiren söylemlerle çocuklar ne yazık ki bu tür eğitim şiddetine de maruz kalıyor, bunu da bir istismar olarak tanımlıyoruz.
İki gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'ydü ve pek çok sivil toplum örgütü ve baro bununla ilgili birtakım veriler paylaştılar. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezinin paylaştığı rapordan birkaç veri paylaşmak istiyorum sizinle: 1 Ocak 2022 ile 1 Kasım 2023 tarihleri arasındaki verileri kapsıyor, bu tarihler arasında Kürt illerinde en az 48 çocuğun yaşam hakkının ihlal edildiği tespit edilmiş bu raporda ve bu rapor, baroya ve derneklere gelen resmî kayıtlara dayanıyor. Rapora göre ayrıca çocukların özgürlüğüne ve güvenliğine yönelik ihlaller sonucu en az 191 çocuk gözaltına alınmış, 3 çocuk tutuklanmış; gözaltında 2, hapishanelerde 1 ve gözaltı yerleri dışında 16 olmak üzere en az 19 çocuk işkence ve kötü muameleye maruz kalmış. Kolluk görevlileri tarafından gerçekleştirilen yargısız infaz sonucu 3 çocuk yaşamını yitirmiştir.
Yine, resmî, hata ve ihmal sonucu 4 çocuk yaşamını yitirmiş, 254 çocuk ise çeşitli şekillerde yaralanmıştır. Bu kategoride en dikkat çekici istatistik kolluk görevlilerinin özensiz kullandığı zırhlı, sivil veya resmî araçların karıştığı olaylar nedeniyle gerçekleşen 4 olay sonucunda 1 çocuk yaşamını yitirmiş, 3 çocuk ağır şekilde yaralanmıştır. Bu zırhlı araç çarpmasıyla ilgili olaylar çok sistematik bir şekilde gerçekleşiyor Kürt kentlerinde.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015'te sokağa çıkma yasakları sırasında annesiyle fırına ekmek almaya giderken bir güvenlik görevlisinin zırhlı araçtan ateş açması sonucunda yaşamını kaybeden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen davası geçen hafta sonuçlandı ve katil polis sadece altı yıl ceza aldı.
19 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş yine bu rapora göre ve çocukların kuşkulu şekilde... Bunu söylemiştim, pardon. Şeyi belirtmek istiyorum, bir harita, bu rapora göre Urfa, Mardin, Şırnak çocukların şüpheli şekilde öldüğü şehirlerin en önünde geliyor ve diğer takip eden iller de yine Kürt illeri. Bununla ilgili olarak Anayasa 10'a bir atıfta bulunmak istiyorum. Yani ülkedeki çocuk hak ihlalleri Türkiye'deki ayrımcılık haritasını gösteriyor aslında yani haritayı hazırlayabilirdik ama bu veriler zaten bunu çok net gösteriyor. Başka bir rapor Urfa'dan, Urfa Barosu. Bu da bir cinsel şiddet raporu, sadece on aylık bir rapor, 2023 ile 31 Ekim 2023 yani 1 Ocak ile 31 Ekim 2023 tarihleri arasında yapılmış; tam on ayda 545 mağdur çocuğa vekil ataması yapmış Urfa Barosu ve bu çocukların hemen hemen çoğu ya okul, vakıf, dernek, Kur'an kursu ve aile içi şiddete maruz kalmış çocuklar ama ağırlıklı olarak çoğu aile içerisinde cinsel şiddete maruz kalmış çocuklar, bu da ayrı bir rapor ama bu tek bir ilin verisi yani bütün illeri düşünemiyorum. Cinsel istismar meselesi çok önemli mesele, özellikle çocuğun cinsel istismarı Türkiye'nin her yerinde çok yaygın bir şekilde görünüyor ama 2 raporu karşılaştırdığımızda devlet kaynaklı şiddet Kürt illerinde başka bir ayrımcılık haritası veriyor bize, buna bir vurgu yaparak burayı böyle bırakmak istiyorum.
Şimdi, şundan bahsetmek istiyorum: Özellikle aile içi cinsel istismar ve bu yoksullukla beraber gelişen birtakım durumlar mesela cemaatler, vakıflar sizin sunumunuzda da var, şurada belirtmişsiniz: "Nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum hedefine giderken teşkilatlarımız, Bakanlığımız, il yönetimlerimiz falan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızla birlikte..." diye belirtilmiş. Mesela, bu vakıflarla ilgili bölüm bizim için soru işareti çünkü Türkiye'deki cinsel istismar, çocuğun cinsel istismarı meselelerine baktığımız zaman...
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Devletin şeyini söylüyorsunuz.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ha, o zaman pardon, ben diğer vakıflardan bahsediyorum, affedersiniz.
Şimdi, şöyle, daha yeni, basına yansıyan bir haber; Süleymancılara ait Alanya Sugözü Erkek Öğrenci Yurdunda görevli bir eğitmen öğrencilere cinsel istismar suçundan gözaltına alındı. On dört yaşın altındaki 5 erkek öğrenci ifadelerinde cinsel istismarı anlattı, çocuklar din eğitmeninin kendilerine şiddet uyguladığında söyledi. Şunu da belirtmek isterim: Devletin okullarında ve Kur'an kurslarında da cinsel istismar olayları gerçekleşiyor, bununla ilgili bir sürü veri var elimde. Mesela Van davası var, Van yatılı okul davası; Millî Eğitime bağlı bir okul, sayısız erkek çocuğu cinsel istismara maruz kaldı ve failler altmış sekiz yılla cezalandırıldılar, sonuçlanmış bir davadan bahsediyorum. Başka bir dava, yine, polis tarafından yedi yaşında istismar edilen bir çocuğun davası, istismarcı on yıl hapis cezası almış ama hâlâ tutuklanmamış. Yani böyle onlarca dava örneği var sivil toplumun takip ettiği, muhtemelen Bakanlığınızca da takip edilen davalardır bunlar, bunları geçeceğim. Ben Ezidi kız çocuğuyla ilgili olan davaya gelmek istiyorum, vâkıf olduğunuz bir dava. Biliyorsunuz ki Ankara'da 2020 yılında Emniyetin yaptığı operasyonda ele geçirilen Ezidi bir kız çocuğu vardı "karanlık web" de satılmak üzereyken Emniyet tarafından alındı ve Bakanlığınız himayesine verildi, koruma altına alındı. Yakın tarihte biz bu çocuğun -dava yaklaştığı için duruşma vardı ilk duruşma- mahkemeden bir gün önce tekrar IŞİD'li aileye geri verildiğini öğrendik, sonra Bakanlık sanırım tekrar aileden geri aldı ama biz hâlâ o kişinin IŞİD'li yani "karanlık web" de kız çocuğunu satma fiilini gerçekleştirmek isteyen kişinin tutuksuz olduğunu biliyoruz çünkü mahkemeye elini kolunu sallayarak geldi. Böyle bir dava var, bu da başka bir konu. Mesela, bu konuyla ilgili kamuoyunu aydınlatmanızı bekleriz, biz de cevap istiyoruz. Yani bu davanın durumu nedir, sizin buna dair tedbirleriniz nelerdir? Böyle çocuklarla ilgili pek çok olay var elimde. Ben bir de şeye gelmek istiyorum, gerçekten çok fazla dosya var elimde. Savaş meselesine gelmek istiyorum özellikle bu Kürt kentlerinde çocuk ölümlerinin gerçekleşmesinin en önemli sebeplerinden biri mensubu olduğunuz iktidarın yürüttüğü güvenlikçi politikalar, savaş politikaları ve gerçekten çocukların yaşam hakkının, şiddetsiz bir yaşam hakkının gözetilmemesi ve bu çocukların bazen doğrudan şiddete maruz kalması, yaşamını kaybetmesi, bazen de kazayla, mayın patlamasıyla ve benzeri sebeplerle... Ve bunların sonucunda şu ana kadar cezalandırılmış tek bir kamu görevlisinin olmaması ve bir soruşturmanın yürütülmemesi... Mesela bunlar sizin Bakanlığınızın konusu değil mi? Bu konuyla ilgili dava takibi yapıyor musunuz, yapmıyor musunuz? Bununla ilgili de cevabınız ne olur merak ediyorum.
Bir diğer mesele; Kudüs ve Filistin'de ölen çocuklarla ilgili hepimiz aynı acıyı hissediyoruz, tam 5.500 çocuk savaş koşullarında yaşamını kaybetti. Bununla ilgili, dünyanın hiçbir yerinde 20 Kasım nedeniyle... Biz de Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye imza atmış ülkelerden biriyiz ve o Sözleşme'de dünyanın neresinde olursa olsun, kimliği, dili, rengi, yaşam tarzları ne olursa olsun her çocuğun yaşam hakkı başta olmak üzere yaşama katılım ve diğer bütün haklarının korunması gerektiğine ve şiddetsiz bir atmosferin yaratılması gerektiğine dair Sözleşme'de hükümler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bitiriyorum Sayın Başkan, toparlayacağım.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Toparlayalım.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Bununla ilgili Afrin'de Türkiye himayesindeki cihatçı örgütlerde -Birleşmiş Milletler raporlarında var- özellikle de kız çocuklarını taciz, tecavüz, cinsel şiddet, satılma, eve kapatılma gibi pek çok suça karışan cihatçılar var yani Türkiye'nin himayesindeki cihatçılardan bahsediyorum, raporlanmış bir şey bu. Bununla ilgili olarak gerçekten özcü bir yaklaşım beklemiyorum sizden ama bir kadın olarak siz mensubu olduğunuz partinin bakanlarıyla neden bu savaşı yürüttüğümüzü sormuyor musunuz, yani bizim bu savaşa değil, çocukların yaşamını, yaşamasını sağlayacak bütçelere ihtiyacımız var. Bu Bakanlığın bütçesinin artırılmasını istiyoruz çünkü bütün çocukların eşit, özgür bir şekilde yaşamasını sağlamasını istiyoruz. Eşitlik aynılık değil, farklılıklarıyla, birlikte yaşama... Yani neden hâlâ bizim çocuklarımız kendi ana dilinde eğitim alamıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Neden zırhlı araçların altında kalıyor?