| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .11.2023 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri ve heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu Bakanlığın bütçesinde de gördüğümüz, karşılaştığımız şey... Her bakanlık gibi sizin Bakanlığınızın da merkezî bütçe içindeki payının giderek düşmesini görüyoruz. Ama önce şu hakkı teslim edelim Sayın Bakan: Gelen diğer bakanlıklarımızın ziyaretinde onlara göre heyetiniz içinde çokça kadın olması hâli bizi çok mutlu etti, onu söyleyelim bir defa çünkü kadınların gerçekten hem Parlamentoda hem Mecliste yeterince temsiliyet açısından eksik kaldığını düşünüyorum.
Sayın Bakan, 2022'de 3,77'ymiş merkezî bütçe içindeki pay; şimdi bu 2023'te 2,98'e düşmüş. Bunun da aslında görsel olarak düşündüğümüzde iyi bir şey olduğunu hissetmek gerekiyor yani demek ki yardımı daha az insanımız alıyor, bütçe küçüldüğüne göre yardım alan insan sayısının daha az olduğunu düşünmek gerekiyor. Ama gerçek öyle değil, daha önce 1 milyon civarında olan yardım edilen insan sayısı 4 milyonun üzerine çıkmış yani bütçeye orantısıyla ters olmuş bu. Bir başka deyişle de Türkiye nüfusunun yaklaşık olarak neredeyse dörtte 1'i -biraz sonra söz edeceğim, 22 milyon- civarında insanın muhtaç olduğu düşünülüyor. Bunları düşündüğümüz zaman yoksulluğun bir belirtisi olarak bunu görmemiz lazım. Bakanlık faaliyet raporunda tüm kamu kurumları tarafından yapılan sosyal yardım harcamasının 151,9 milyar TL olduğunu, sosyal yardımların gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payının da yüzde 1,13 olarak gerçekleştiğini görebiliyoruz.
Şimdi, sorun şurada Sayın Bakan: Sistem veya iktidarınız yoksuldan alıp zengine veriyor aslında yani Robin Hood diye hepimizin bildiği birisi var, hani zenginden alıp yoksula verirdi, ne yazık ki bu iktidar döneminde yoksullardan alınıp zenginlere veriliyor. Bütçedeki sosyal yardımlara ayrılan rakam 497 milyar TL. Şimdi, niye demin böyle söyledim? Çünkü şirketlere sağlanacak olan vergi istisnası ve muafiyetler ne kadar diye baktığımızda da 2 trilyon 210 milyar TL olarak görebiliyoruz yani iktidarınız bütçenin beşte 1'ini aslında canınızın istediği bir avuç şirketin vergilerini silmek üzere kullanıyor ve açlığa mahkûm edilen, yoksul olan milyonlarca insana da kaynak aktarmak yerine bütçeden daha çok şirketlere pay verilmiş oluyor.
Aile destekleri sigortası... Biliyorsunuz, 2015'te biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak anlatmaya başladık bu durumu. Aslında bunu yarım yamalak iktidarınız biraz aldı, biraz kopyaladı; iyi de yaptınız ve seçim öncesinde Türkiye Aile Destek Programı'nı açıkladınız, seçimden sonra da bu programınız bitti. Ne yazık ki yoksullaştırdığınız milyonlarca insanın seçim öncesi ağzına bir parmak bal çalıp seçim sonrasında açlıklarıyla baş başa kalmaları gibi bir sonuçla karşı karşıya getirdiniz.
Tip 1 diyabet hastası çocuklar var, Sayın Cumhurbaşkanı onlara söz vermişti seçim öncesinde, artık iğneler olmayacak, sensörler aracılığıyla kan ölçümleri yapılabilecekti. Bunun da sözü yerine gelmedi. Daha önce SGK'de olan sensör yardımı yetkisi Bakanlığınıza aktarıldı ve 0-14 yaş arasındaki 11.500 çocuğa Cumhurbaşkanının söz vermesine rağmen bu desteği yapmadınız. Rize'de oturan bir hasta beni ziyaret etti dedi ki: "Endokrinoloji doktoru yok, bunun için Trabzon'a gidip gelmek zorunda kalıyorum. 250 TL yol param tutuyor. Ben belediyede çalışan bir temizlik işçisiyim, sensörü alırsam 3.900 TL ödemem gerekiyor, devlet de bana sahip çıkmıyor." Bu size iyi bir örnek olsun, bunu bir daha düşünün, bu sensörlerin verilmesini sağlayın Sayın Bakanım. Vatandaşı önemsiz, değersiz görebilirsiniz de yani şey var burada şimdi, Cumhurbaşkanının söylediği bir şeyi yerine getirmemeyi nasıl yapıyorsunuz? Yani herhâlde size gizliden mi söylüyor "Bunu da yapmayın." diye? Nasıl oluyor, bunu anlamak istiyoruz ya. Bunun bir anlamının, bir şeyinin olması lazım yani bir karşılığın olması lazım.
Benim seçim bölgemde çokça insanın bize müracaatı var, yaşlı bakımevleri için yer arıyorlar. Bunun sebebi de tarımdan geçinememe nedenidir; çaydan geçinemiyorlar çünkü 11,30 kuruş olarak kendilerine verilen çay bedeliyle eskiden 4 ekmek alabiliyorken şimdi 1 ekmek alabiliyorlar; ceplerindeki veya alabildikleri 3 ekmeği iktidarınız çiftçinin cebinden aldı. Geçinemedikleri için kendilerine başka alanlar tespit edip başka alanlarda örneğin, turizm alanında ticaret yapmak üzere bir şeyler yaptığında o pastayı da hemen görüyorsunuz ve o pastayı da yine şirketlere devretmek üzere günübirlik kiralamalar gibi yeni yasalarla bunları düzenliyorsunuz. Olmuyor Sayın Bakan, düzelemiyoruz yani insanlar çok ciddi derecede yoksulluk içinde; çaydan geçinemiyor, fındıktan geçinemiyor, pamuktan geçinemiyor, tarımdan geçinemiyor yani çiftçi bu ülkenin şu anda en değersiz insanı hâline geldi.
Bakın, ben kendi ailemden bir örnekle sözlerimi bitireceğim. Bir annem var, 91 yaşında -hepimizin yaşayan annelerine uzun ömür versin- bir de ablam var, o da benden 2 yaş büyük. Her ikisi de bakıma muhtaç; yüzde 98 birinin, yüzde 92 birinin engelli raporu var. Evde ben kendi gelirlerimle onlara bakabilecek bir kadın için yaklaşık olarak -bu her yerde böyledir- 15 bin TL ile 20 bin TL arasında bir bedel ödemek gerekiyor. Ama sizin iktidarınızda 5 bin küsur TL bu desteği alabilmek için hane başına girmesi gereken paranın 3 bin TL'den yukarıya olmaması gerek. Nasıl olabilir böyle bir şey yani bir evin içine giren 3 bin TL gibi bir parayla bir insan bakım ücreti olarak 15 bin, 20 bin yirmi bin TL'yi verebilir? Burada bir büyük adaletsizlik var, haksızlık var. Herkesin gelir durumu benim gibi olmayabilir ama mesela, benim ailem, annem ve kız kardeşim daha devletten bir tane tekerlekli sandalye ya da yattığı yatağı vesaire hiçbir şey almadı şu ana kadar. Bir emekli maaşları var babalarından kalan, onun maaşı ikisi tarafından bölüşülüyor ama aynı evde yaşamak zorunda oldukları için o 3 bin lirayı geçiyor ve yardım alamıyorlar. Bunu kendi nezdimde aslında hani, bu tür durumda olan yaşlılar veya engelliler için dillendirdim, benim kendi adıma annem ile babama bakmak için sizden hiçbir talebim yok, onu söyleyeyim ama Türkiye'de bu durumda olan hakikaten binlerce insan var. Yani engelli oranının yüzde 11 olduğu bir ülkede sizin bu yardımlar yoluyla bunu gidermeye çalışmanız yetmez, bir defa bu hakları yeniden değerlendirip vermek gerekiyor.
Süremi erken bitirdim arkadaşlarımı düşünerek, teşekkür ediyorum.
İyi günler.