KOMİSYON KONUŞMASI

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Bakan, öncelikle "adalet" kavramını partilerüstü görmemiz gerektiğini vurgulamak istiyorum. Adalet ve hürriyet evrensel kavramlardır ve insani hakların tam da nirengi noktasıdır. Aslında adalet, inancımız ve dinî değerlerimiz açısından da hayatın her alanında üzerine titrediğimiz ahlaki bir kavramdır.

Sayın Bakan, ne yazık ki ülkemiz, dünyada Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 140 ülke arasında 116'ncı sırada bulunuyor. Bu sonuç, yargı bağımsızlığının maalesef yüzümüzü kızartan noktada olduğunu göstermektedir. Biliyoruz ve inanıyoruz ki geç gelen adalet, adalet değildir. Doğrudur, Anayasa ve kanunların bireylere verdiği hak kutsaldır ancak yalnızca kanunlar değildir hepimize adil ve adaletli davranmamız gerektiğini hatırlatan. Evet, hukukta adalet kanunlarla mukimdir ancak inancımızda da adalet, ahlaken olmazsa olmazımızdır; işte bu nedenle hukuk aslında vicdandır.

Dememiz o ki sadece kanunların değil vicdanların ve inanca dayalı ahlakın yaralandığı bir süreçten geçiyoruz. Örneğin, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan güç savaşı ülkemizde adalet kavramını zedelemiş, hukuka duyulan güvensizliği katmerleştirmiştir. Anayasa'nın 148'inci maddesinde Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri düzenlenmiştir; bu madde bireysel başvurunun düzenlendiği maddedir. Ayrıca, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü de Anayasa'nın 11'inci maddesinde düzenlenmiştir. "Anayasa Mahkemesinin kararları" başlıklı Anayasa'nın 153'üncü maddesinde ise "Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir." denilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise "Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." denilmektedir. Bu doğrultuda, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin AYM'nin kararına uymaması bu anlamda tam bir devlet krizidir. Diğer bir deyişle, Yargıtayın Anayasa Mahkemesi kararını yok sayması anayasal düzene açıkça aykırılık teşkil etmiş, demokrasiye yapılan bir hukuk darbesi niteliği taşımıştır.

Sayın Bakan, buradan, uzun süredir Adalet Bakanlığından sonuç bekleyen, bütün kamuoyunu ve vicdanları derinden yaralayan Sinan Ateş dosyasının akıbetini de size sormak istiyorum. Ben Bursa Milletvekiliyim ve sadece ben sormuyorum; babası Musa amca, annesi, eşi Ayşe hoca, kızları Bengisu ve Banuçiçek de bu anlamda sizden adalet ve sonuç beklemektedir. Olayın asıl failleri dışında azmettiricilerinin tespiti ve yakalanması noktasında bir ilerleme kaydedilmemesi, aradan tam on bir ay geçmiş olmasına karşın henüz bir iddianame dahi hazırlanmamış olması bir başka hukuk garabetidir. Henüz iddianamesi bile hazırlanmamış dava dosyası için gizlilik kararının bulunması, kamuoyunda davanın sürüncemede bırakılarak örtbas edileceğine dair şüphelerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İşte, olay anındaki nöbetçi savcıdan bugüne kadar defaaten savcı değişiklikleri, olaydan yaklaşık yedi ay sonra 2 savcının dosyadan yetkilerinin alınıp tekrar, bir kez daha verilmesi gibi konular şüpheleri artırmaya devam etmektedir.

Sayın Bakan, adalete güven sarsılırsa memlekette güveneceğimiz hiçbir şey kalmaz. Ben size Bursa'dan oldukça sıcak bir örnek olay vereceğim. Bizim oralarda derler ki: "Bir ambar buğdayın bir avuç mostrası olur." Bakınız, bu ülkede "tweet" atan sabahın beşinde tutuklanır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bitiriyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika içinde bitirelim.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bu ülkede "tweet" atmak kurşun sıkmaktan daha mı tehlikelidir? Bursa'da bir süredir inşaat sektöründeki akıl almaz rant ilişkilerini kurumsal sorumluluk anlayışı gereği gündeme getiren başka gazetenin Genel Yayın Yönetmeni, Gazeteci -genç arkadaşımız- Yaman Kaya iş yerinden çıktıktan sonra aracında silahlı saldırıya uğruyor. Kurşun sürücünün bulunduğu kapının camını parçalayıp ön camdan çıkıyor ve Yaman Kaya'nın 5 santim yanından geçiyor. Saldırının doğrudan cana kastetmek amacıyla yapıldığı savcı tarafından da bu iddiayla mahkeme gönderilmiş olmasına rağmen, mahkeme failleri ev hapsiyle serbest bırakıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bu nasıl bir hukuk garabetidir? "Tweet" atanın sabah beşte -hemen tamamlıyorum- tutuklandığı, kurşun atanın rahat ve serbest gezdiği bir hukuk bu memlekette hiç kimsenin işine gelmez ve gelmemelidir.

Teşekkür ediyorum.