KOMİSYON KONUŞMASI

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Adalet Bakanlığımızın saygıdeğer bürokratları; hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.

Adalet, yeri geldiğinde keskin bir kılıç, yeri geldiğinde hassas bir neşter olmak mecburiyetindedir. Bu yüzden de adaletin tesisi için kati ve sert kararlara ihtiyaç duyulur. Ne var ki adaletin "hukuk" kavramıyla karıştırılması insanlığın uzun macerası boyunca sıklıkla yaşanmıştır. Adalet ve hukuk birbirini tamamlayan iki unsur, eskilerin deyimiyle birbirlerinin mütemmim cüzdür. Adaleti bireylerin iradesinin üzerine çıkaran ve bunun için kanuni bir temel oluşturan sistem devlettir. Devletin vatandaşa karşı aslî borcu da adalet vaadini yerine getirmektir. Devlet mülkünün temeli adalettir, milletin hakkını savunan yargı görevlileri de bu sebeple cumhuriyet savcılarıdır. Bugün de Adalet Bakanlığı teşkilatımız devletin bu vazifesini ifa etmesi için çabalayan fedakâr ruhlarla doludur. Bu vesileyle, canını bu uğurda teslim eden şehit Mehmet Selim Kiraz'ı da rahmetle anıyorum.

Son günlerde adalet sistemi bazı hususlarda milletin gündeminde büyük yer teşkil etmektedir. Anayasa Mahkemesinin bazı kararları tartışmalı durumları yaratmaktadır. Atılan adımlara bakılınca ortaya çıkan manzara sorunludur. Gerçeğin böyle olduğuna inanmak zor olsa da Anayasa Mahkemesi terörle iltisaklı partilerin kapatılması hususunda ayak sürümekte, devlet güvenliğine karşı suç işleyenlerin âdeta imdadına koşmaktadır. İlginçtir, Anayasa Mahkemesinin yaklaşımı, devlete karşı kalkışma organize edenlerin serbest bırakılması yönündedir. Üstelik bu gerilimi diline dolayanlar, kaos ve fitne devşirmeye çalışan bozguncular da işbaşındadır.

Elbette Anayasa Mahkemesinin bu yaklaşımı ilk değildir. Terörle irtibatlı partinin kapatılması ve hazine yardımından mahrum bırakılması gibi konularda anayasal düzenin korunmasından uzak durulmuştur. Ortada terörist cenazesine gitmeyen vekili ihraç edeceğini beyan etmiş bir parti varken, bu partinin milletvekilleri terör örgütünün müdafaasını basın önünde milletin gözünün içine baka baka yaparken Anayasa Mahkemesi vicdanın sesi olmak yerine suskun bir mahkeme duvarı olmayı tercih etmiştir. Anayasa Mahkemesi Başkanı "Öteki olarak gördüklerimizin ontolojik varlığını kabul etmedikçe bu sağlıklı ilişkiyi kurma imkânı da yoktur." gibi cümleler kurmuştur. "Ötekinin ontolojik varlığı" ibaresi son derece sıkıntılı bir ifadedir; bu üslup, Türk milletinin ulusal yapısını etnik bir bulamaç hâline getirmeye çalışanların üslubudur, bu söylem bölücü entelijansiyanın söylemidir. Türk milletinin içinde öteki olarak görülen bir yapı bulunmamaktadır. Hâlbuki Anayasa Mahkemesinin esas meselesi ötekinin ontolojik varlığı değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı olmalıdır. Mahkemenin esas meşgalesi, politik sahada devletin can damarına saldırmak, anayasal düzenin temeline dinamit koymak isteyenlerin taarruzuna geçit vermemek olmalıdır. Anayasa Mahkemesi Başkanının bu yaklaşımının devletin haremiismetine saldıranlara sadece cesaret verdiği de su götürmez bir gerçektir. Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlar ve kullanılan küstah cümlelerle sadece Yargıtaya talimat verilmekle kalınmamış, Gazi Meclisin görev sınırlarını da çizme hadsizliğine düşülmüştür.

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin dedikleri gibi, Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı yetki alanını genişleterek yasama ihmali olarak değerlendirdiği konularda kanun yapılıncaya kadar ihlal kararı vereceğini ilan etmektedir. Hâlbuki bu mahkemenin yetkileri arasında "yasal düzenleme eksikliğini denetlemek" diye bir şey söz konusu değildir, Gazi Meclis Anayasa Mahkemesinin vesayeti altında elbette hiç değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakika ekliyorum Sayın Osmanağaoğlu.

Buyurun.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Teşekkür ediyorum.

İşgallere, düşman ordularına, darbecilere, cuntacılara boyun eğmeyen Meclisimiz, yargı vesayeti girişimlerine karşı da gereken cevabı elbette verecektir. Tam da burada Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun şu mısralarını hatırlatmak isterim: "Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir/Temele taş bulmak gecikebilir/Devlete baş bulmak gecikebilir/Adalet gecikmez tez verilmelidir."

Sayın Bakanım, bu vesileyle seçim bölgem İzmir'le ilgili birkaç hususu da sizlere aktarmak istiyorum: Adliye binalarımızın yenilenmesi konusunda gerekli iyileştirme çalışmalarının yapılması daha önce tarafınıza da arz olunmuştu, bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğinizden de şüphem yoktur. Tire'deki adliye binamıza gösterdiğiniz çaba için ayrıyeten teşekkür ediyorum.

Ben bu duygu ve düşüncelerle Türkiye Cumhuriyeti devletinin Adalet Bakanlığının bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.