KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Değerli Bakanım, Değerli Yüksek Mahkeme Başkanları, üyeleri, temsilcileri ve değerli bürokratlar, değerli milletvekili arkadaşlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesiyim Değerli Bakanım. Sincan, Diyarbakır, Mardin Cezaevlerine gittik, yapılan gözlemlerimizde İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak şu gerçeği gördük: Toplumda infial yaratacak olan suçlar hariç olmak üzere, af, bu toplumda artık bir ihtiyaç hâline gelmiştir, bir zarurettir. Bunu derken toplumda infial yaratacak olan suçlar hariç olmak üzere... Siyasi iktidarın cumhuriyetin 100'üncü yılında af konusunda bir adım atmasını bekliyor içerideki tutuklu ve mahkûmlar. Devletlerde bir teamül sürekli oluşmuştur; devletlerin kuruluşlarının 25, 50, 75 ve 100'üncü yıllarında toplumsal barışı sağlamak adına genellikle af çıkarırlar. Böyle bir çalışma üzerinde siyasi iktidar çalışmalı, topluma olumlu veya olumsuz yönde açıklamalar yapmalı.

Değerli Bakanım, elimde Türk hukukunda afla ilgili yeni çıkan bir kitap var. Özür diliyorum, bilmiyorum, dinleyebiliyor musunuz değerli Bakanım?

ADALET BAKANI YILMAZ TUNÇ - Dinliyorum.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Afla ilgili yeni çıkan bir kitap var yani Türkiye'de, bugüne kadar, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar... 1921 yılında, cumhuriyet kurulmadan, o dönemde dahi aflar getirilmiş durumda. Bakıyoruz Fransa'ya; Fransa'da yedi yılda bir devlet başkanlığı seçimi yapılır, her devlet başkanı seçiminde bir af getirilir. Şimdi, Türkiye'de bakıyorsunuz mali aflarla ilgili... Hep af şeyde yapılır yani genellikle cezaeviyle ilgili ama mali aflar Türkiye'de o kadar çok çıkarıldı ki. Mesela, biraz önce MHP'yle ilgili hep Anayasa 14, 14, 14 konuşuldu. Anayasa'nın 14'üncü maddesine, aflarla ilgili Anayasa'nın 87'nci maddesindeki atıfla, 14'üncü maddeye atıf yapılıyor, afla ilgili. MHP'nin, DSP'nin ve ANAP'ın o dönemdeki, 2001 yılındaki koalisyonuyla birlikte affın kapsamına alınmış durumda. Yani "terör" diye sabahtan akşama kadar kalkıp otururlar ya, "terör, terör" derler ya, Anayasa'mızda af kapsamına alınmayan tek bir husus var, Anayasa'nın 169'uncu maddesi uyarınca orman suçlarıyla ilgili alınamaz. Anayasa Mahkemesine yükleniyorlar, gerçeklerle bir yüzleşelim biz. Eğer 1950 yılında, altmış yıl öncesinde Anayasa Mahkemesi Türkiye'de olmuş olsaydı, o dönem başbakanlar asılmazdı. İçimizde anayasa hukuku profesörleri var, eğer Anayasa Mahkemesi 1924 Anayasası'nda olmuş olsaydı, o dönem Demokrat Partinin Genel Başkanları, Başbakanları, Bakanları, o dönemdeki 2 Bakan asılmazdı. Olmamasının nedeni işte bize o tahribatı yarattı. Anayasa Mahkemesi yürütme organı önündeki aslında bir denge fren balatasıdır ve hukuka aykırılıkları, freni patlamış giden bir kamyonu durdurma vazifesini görüyor yani sabahtan akşama kadar temel hak ve özgürlüklerin güvencesidir Anayasa Mahkemesi.

Peki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine söz söylemeyeceksiniz, "yerli ve millî" diyeceksiniz... Yani bu Anayasa Mahkemesinin sizden yerli ve millî olmayan ne farkı var? Yani bu kadarına artık pes diyelim arkadaşlar, siyaset yapacaksınız diye Türkiye'nin bu kadar güzide kurumunu altüst etmeye hakkınız yok.

Bakın, af diyoruz. Evet, af bir arınmanın da gereğidir. Yani bakıyorsunuz, bu af da kitap da şunu yazıyor, affın gerekçeleri yazıyor. 21'de yazılmış, 22'de, 24'te, 36'da, 37'de, geliyoruz 80'e, tüm gerekçelerine bakıyoruz, hepsinin gerekçesi aslında diyor ki: Adli hata. Hiçbir kurum sıfır hatayla çalışmıyor değerli Bakanım, kurumların hataları gerçekten var, arkadaşlarımız anlattılar. Yani hukuk devletinden, insan haklarından, yapılan adli hatalardan... Netice itibarıyla çalışan insanlar hata da yapabilir, önemli olan, bilinçli yapmaması, önemli olan, kasıtlı yapmaması. Biz, buna baktığımız zaman toplumda infial yaratmayacak olan suçlarla ilgili... Artık cezaevlerine sığılmıyor. Sincan işte, burada, yanı başımızda. Sincan'a gittik, Sayın Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı da aramızdaydı. Orada insanlar yerde yatıyor, yerde yatıyor gerçekten. Netice itibarıyla bunu hepiniz, sizler de biliyorsunuz yani bu bilinmeyen bir gerçek değil. Eğer bir suç bu kadar... Evet, 2016'da bir İnfaz Yasası getirdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tanal, mikrofon kesildi.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakika veriyorum.

Buyurun.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - 2016'da İnfaz Yasası'nda bir düzenleme getirdiniz, o dönem 40 bine yakın insan tahliye edildi; aslında bu da bir kısmi aftır. Kısmi af değil diyemeyiz biz buna da ama gerçekten burada infial yaratmayacak olan suçlarla ilgili... Cezaevleri tıklım tıklım doldu, bunu bir boşaltmak lazım. Cumhuriyetin 100'üncü yılındayız. Bakın, yirmi iki yıldır iktidardasınız yani bugüne kadar bu afları hep sol iktidarlar çıkardı. "Sosyal demokratız." diyorsunuz, bu size de nasip olsun, yazık günah değil mi? Zaten affın anlamı unutmadır, insanlar artık unutmuş yani kamu yararı açısından, toplumsal yarar açısından ve kurumların sıfır tolerans açısından hareket etmediklerini biz biliyoruz. Yani o dönemde 4.500'e yakın yargıç ve savcının terör örgütünden dolayı mahkûm edildiği bir ülkede yaşıyoruz biz. Bunları telafi etmenin yolu aftır.

Ben teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.