KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; bugün kısıtlı zamanımız sebebiyle adalet ve yargı sistemimizde yaşanan sorunlardan yalnızca bazılarını sizlerle paylaşabileceğim.

Değerli milletvekilleri, bir krizle karşı karşıyayız. Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararını uygulamayarak Anayasa'nın 153'üncü maddesini tanımadı. Bu maddeye göre, Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bu kuralın bir istisnası yoktur. İstisnası Cumhurbaşkanı da değildir, Can Atalay da değildir. İstisnası, norm denetimi kararları da değildir, bireysel başvuru kararları da değildir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, karar vermekten kaçınan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve yine karar vermekten kaçınan Yargıtay 4. Ceza Dairesi Anayasa'nın bir kısmını çöpe atmaktadır. Bu durum Anayasa'nın içindeki çelişkilerle ya da mahkemeler arasında bir yorum farkıyla açıklanabilecek basitlikte bir olay değildir. Yargıtay, Meclis Başkanının kimin milletvekilliğini düşüreceğine de karar vermeye çalışmaktadır. Soruyorum Sayın Bakan: Sizce Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına talimat verme yetkisi var mıdır? Sayın Bakan, sizler Anayasa'nın bir maddesini çöpe atmaya kalkarsanız bir gün başkaları da Cumhurbaşkanına yetki veren 104'üncü maddesini çöpe atmaya kalkar, bir başkası da Anayasa'nın ilk 3 maddesini çöpe atmaya kalkar. Anayasal sistem bir bütündür. Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirebilirsiniz ama uygulanmasını engelleyemezsiniz. İttifakınızın içindeki sorunları her hafta farklı bir Anayasa değişikliği gündemiyle örtemezsiniz. Sayın Bakan, size soruyorum, bir gün içinde partinizin Genel Başkan Yardımcısı ve Grup Başkan Vekili Yargıtay kararını eleştirirken ortağınız olan partinin Genel Başkan Yardımcısı Yargıtay kararını destekliyor. Kamuoyu önünde yaşanan bu kriz sonucunda bir anda 50+1 tartışmasını gündeme getiriyorsunuz, bir gün Ogün Samast serbest bırakılıyor, diğer bir gün Sinan Ateş cinayeti konuşulduğunda kanallara RTÜK cezası yağıyor.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Anlatacağım şimdi, dinleyeceksiniz.

GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - Devlet içinde yarattığınız bu siyasi krizin halkımız için yarattığı riskleri 15 Temmuz öncesinde başka bir örnekle görmedik mi?

Sayın Bakan, buraya geçtiğimiz yıllarda gelerek sunum yapan Adalet Bakanları işkenceye karşı sıfır toleranstan bahsettiler; güzel bir ifade. İşkence ve kötü muamele suçtur, uluslararası insan hakları hukukunda da bunun istisnası yoktur. Anayasa Mahkemesinin 5 Eylül 2023'te, 11 Temmuz 2023'te ve 20 Temmuz 2023'te kötü muamele yasağının usul boyutuyla ihlal edildiğine dair kararları var. Örneklerin sayısı aslında daha fazla. Bu kararlarda mahkeme kötü muamele söz konusu olduğunda iddiaların ciddiyetle araştırılmadığını, faillerin ifadeye bile çağrılmadan soruşturmaların kapatıldığını, bazı hâllerde başvuru yapılacak herhangi bir mekanizmanın da bulunmadığını belirtmiş. Örneğin, hasta olan başvurucu infaz hâkimliğine başvurduğunda hâkim, bu başvuruyu görev yönünden reddetmiş, bunu uyuşmazlık mahkemesi kararına rağmen yapmış. Kişinin başvurabileceği bir mekanizma kalmadığı için de ihlal kararı çıkmış Anayasa Mahkemesinden. Anayasa Mahkemesi üyelerinden İrfan Fidan ve Muhterem İnce bu kararların altında imzası olan üyeler. İrfan Fidan ve Muhterem İnce sizi "Hayırlı olsun." demek için ziyaret etmişler Sayın Bakan. Acaba size bu sistematik sorundan bahsettiler mi? İnfaz hâkimliklerine ve savcılıklara bu Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaları için herhangi bir bildirimde bulundunuz mu?

Türkiye'nin bağlı olduğu uluslararası belgelerden biri, Avrupa Konseyinin İşkencenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi. İşkencenin Önlenmesi Komitesi ülkemizi 2022 yılının Ekim ayında ziyaret etmiş, Bakanlığınız da bu ziyarete katılmış. 2017 ve 2019 yıllarında Komitenin rapor yayımlamasına izin vermişsiniz. Bunu, raporlarda olumsuz tespitler olsa bile öz güven ve kararlılık göstermek adına önemli görüyoruz. Peki, 2022 raporu yayımlanacak mı? Yayımlanmayacaksa neden? Bundan sonraki ziyaretlere, bu uluslararası örgütlerin organizasyonlarına siz bizzat katılmayı düşünüyor musunuz yoksa yardımcınızı mı göndereceksiniz?

Sayın Bakan, sizlerle paylaşmak istediğim bir konu da 28 Şubat davası ve af meselesi. Cumhurbaşkanının kocama sebebiyle af yetkisi var, bu yüzden bu konu sadece bağımsız yargıyı ve mahkemeleri değil bizzat sizi ve Cumhurbaşkanını da ilgilendiriyor. 28 Şubat davasında hüküm verilmiş olan emekli generaller Çetin Doğan 83, Fevzi Türkeri 82, Yıldırım Türker 82, Cevat Temel Özkaynak 78 ve Erol Özkasnak 77 yaşındalar; sekiz yüz günü aşkın bir süredir cezaevindeler ve sağlık sorunları da raporlarla belgelenmiş. Partinizin eski milletvekili Reşat Petek 28 Şubatın siyasi ayağının yargılanmamasını eleştiriyor. İddianameye bakıyoruz, cezaevine konulan paşaların suçlandığı iddianameyi hazırlayan eski savcı Mustafa Bilgili FETÖ'den cezaevindeymiş. Cumhurbaşkanı ise af yetkisini kim için kullanmış? Hizbullahçı terör örgütü üyeliğinden, işkence ve domuz bağıyla insanları katletmekten ağırlaştırılmış müebbet cezası almış olan Mehmet Emin Alpsoy için kullanmış. Bu kişinin terör örgütü adına işkenceli sorgu yaptığı, şeri hükümlerin esas alındığı bir kürdistan devleti kurulması için çalıştığı ve domuz bağıyla 3 kişiyi Bodrum'da katlettiği tespit edilmiş.

Sayın Bakan, siyasi bir merci olarak af yetkisi neden emekli generaller için değil de domuz bağcı teröristler için kullanılıyor? Bunda HÜDA PAR'la ittifak yapmış olmanızın bir etkisi var mıdır? 28 Şubatın siyasi ayağıyla ilgili herhangi bir girişimde bulunacak mısınız?

Sayın Bakan, suç ve cezalarda şahsilik ilkesini benimsiyoruz fakat burada bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var, bu karar hakkında düşüncelerinizi merak ettiğim için soruyorum: Gazeteci Seyhan Avşar'ın haberine göre, kardeşiniz hakkında 15 Temmuzdan yirmi yedi gün sonra ihbarda bulunulmuş. Kardeşinizin 1.454 kez byLock'ta yazışma yaptığı belirlenmiş, görüştüğü 166 kişi FETÖ'den soruşturma geçirmiş, yargılama sonunda savcı FETÖ üyeliğinden ceza verilmesi için mütalaa vermiş. Kardeşinizin birçok Bank Asya hesabının olduğu, örgütün yurt içi ve yurt dışı birçok organizasyonuna katıldığı belirlenmiş. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi ise etkin pişmanlık kapsamında yararlı bilgiler verdiği için ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiş. Gazeteciler sizinle bu konuda bir iletişim kuramamışlar Sayın Bakan. Bu kararı veren Mahkeme Başkanı Murat Erten ise İstanbul Anadolu Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığıyla ödüllendirilmiş. Aynı zamanda İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun başarılı çalışmaları nedeniyle Murat Erten'e plaket vermiş. Sayın Bakan, bu iddialar doğru mudur? Bu dosyada olduğu gibi byLock'un suç delili olmadığını düşünüyorsanız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Yalçınkaya kararına neden tepki gösterdiniz?

Sayın Bakan, Özel Kalem Müdürünüzle ilgili de benzer iddialar var. HSK Seçkin Yılmaz hakkında FETÖ incelemesi yürütürken bu kişiyi Özel Kalem Müdürü olarak atadığınız söyleniyor. Burada 2011 yılında adli yargı hâkim ve savcı adaylığı yarışma sınavı sorularını ele geçirerek mensuplarına dağıtması sonucu sınavda haksız ve hileli şekilde başarılı olma iddiası da bulunuyor. Bu kişi sizin Özel Kalem Müdürünüz mü? Bu inceleme tamamlandı mı? Bu iddialar gerçeği yansıtıyor mu? Bir milletvekili danışman alırken bu kişi güvenlik soruşturması geçiriyor, acaba FETÖ'den böyle bir dosyası olan birisi Türkiye Büyük Millet Meclisine alınabilir miydi? İncelemeyi yapan Hâkimler ve Savcılar Kurulunun Başkanlığını da siz yürütüyorsunuz. Tarafsız bir inceleme bu şartlar altında nasıl yapılabilir?

Sayın Bakan, bizim "FETÖ'nün Siyasi Ayağı" isimli bir kitapçığımız vardı, bu kitapçıkta çeşitli sorular vardı. Biz o sorulara cevap alamadık, FETÖ'nün siyasi ayağı yargılanmadı ama bu kitapçık sebebiyle yargılananlardan birisi ben oldum. Milletvekili seçilmeden önce bu kitapçık sebebiyle Cumhurbaşkanına fiilî saldırı suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılandım Sayın Bakan. Ben Cumhurbaşkanıyla fiilî olarak bir araya bile gelmedim ama işgüzar bir savcı kitapçığı fiilî saldırı unsuru olarak görmüş. Bu iddianameyi yazan ve kabul edenler hakkında HSK'ye şikâyette bulundum. Başkanlığını yaptığınız kurul bu incelemeyi yürütüyor mu? Bir kitapçıktan Cumhurbaşkanına fiilî saldırı çıkar mı? FETÖ'nün siyasi ayağını araştırmayı düşünüyor musunuz?

Sayın Bakan, size 2011 ve 2013 yıllarında attığınız "tweet"leri okuyacağım. "CHP yemin etmemekle Ergenekon avukatlığının gereğini yaptı. Darbe zanlılarını aday yapanlar, hukuka karşı hile yapmak istediler." "Ergenekon'u 'Hükûmeti şiddet yoluyla devirmek isteyen bir terör örgütü' olarak tanımlayan AİHM kararı da mı gayrimeşru?" "Türk yargısı Ergenekon'u 1959 yılında yargılayabilseydi bugün Türkiye kişi başı geliri 30 bin doları aşmış Avrupa'nın en güçlü ülkesiydi." Bunlar hâlâ sizin düşünceleriniz mi? Öyleyse AİHM'i tanıyor musunuz? Ergenekon'un hâlâ terör örgütü olduğunu düşünüyor musunuz?

Sayın Bakan, Alanya'da gazeteci Onur Dalar'ın haberini yaptığı çok vahim bir olay gerçekleşti, duymuşsunuzdur. Bir Süleymancı yurdunda din öğretmeni olarak görev yapan bir kişi en az 5 erkek çocuğunun pantolonlarını indirmiş, özel bölgelerine dokunmuş, çocuklar kendilerini kurtarabilmek için üst üste 3 iç çamaşırı giyip kemer takıyorlarmış; daha ayrıntısını burada anlatmayacağım. Sorulduğunda herkesin bu konuyu iki senedir duymuş olduğu anlaşılmış. Bu kişi, hakkında ailelerin şikâyeti olmasına rağmen iki yıl boyunca görevine devam etmiş, şimdi ise adli kontrolle serbest. Bu istismarcı nasıl serbest kalıyor Sayın Bakan?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Gökçen, süreniz doldu.

Mikrofonunuzu açıyorum, bir dakika daha süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - Son olarak, Anayasa'ya karşı, Anayasa'nın 153'üncü maddesini tanımayan kalkışma girişimine karşı anayasal düzeni koruyan tarafta olmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.