Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 20 .11.2023 |
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Evet, aslında hazırlamış olduğum metin çok farklıydı ancak Sayın Nimet Hanım'ın ifade etmiş olduğu noktayı es geçemeyeceğim. O yüzden, Sayın Öcalan'ın tam da bugün ifade ettiğimiz dış politikalarla ilgili sözleriyle başlayacağım.
2019 ziyaretinde "İçinden geçtiğimiz tarihî süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır. Türkiye'nin ve hatta bölgenin sorunlarını başta savaş olmak üzere fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz." diyen ve bugün Türkiye'nin içinde bölgesel ve küresel bir sorun hâline gelen Kürt sorununun çözümünde ana aktör ve muhatap olarak kabul edilen Sayın Öcalan üzerindeki yirmi beş yıldır süregelen tecridinin tam da bu dış politikalarla ilişkisi, bağlantısı ve etkisi nedir; bunu Sayın Bakana soralım. Ve her ne kadar çokça tartışılsa da biraz bugüne doğru ifade ettiğimizde, bugün, burada, herkesin iç siyasetin dış siyasete etkisinden söz ettiği bir noktada tam da bugün Türkiye'deki pozisyonunun, Türkiye'nin ifade etmek istediği, yapmak istediği öncülüğe engel durum da tam olarak Kürt sorununa çözümsüzlük noktasındaki tavır ve biraz önce sarf edilen sözlerin ta kendisidir. Bunlar bir çözüm, bir tespit değil tam tersine bir engel hâlidir.
Bugün Sayın Bakan ilk konuşmasında; ciddi kırılmaların yaşandığı, rekabetin arttığı, güç dengelerinin değiştiği, jeopolitik denklemin yeniden şekillendiği bir dönemden geçildiğini ifade etti. Evet, dünyada kapitalist sistemin bir krizi var; evet, dengeler değişiyor; bu tespitler doğru hatta daha da ilerisine gidelim, bugün yeni dünya düzeninde gerçekleşen ilkel ya da yeni yöntemlerle bir üçüncü dünya savaşı var. Bu gerçekliğe uygun tespitlerde Filistin'le ilgili "Filistin meselesinin kökeninde yatan derin, tarihî adaletsizlikler ve hukuksuzluklar telafi edilmeden bölgedeki şiddet sarmalının kırılması mümkün değildir." dediniz. Yine, Sayın Meclis Başkanı Kurtulmuş'un "Dünyada yeni bir ekonomik ve siyasal düzeni kurulmasına Türkiye öncülük edecek." minvalindeki kimi açıklamaları... Bugün bizlere dağıtılmış olan kitapçıkta da benzer bir Türkiye'nin öncülük rolünden bahsettiniz. Bugün bu öncülüğü samimiyetle Türkiye'nin yapabilmesinin destekçisi, taraftarı olabiliriz ancak reel politik bir düzlemde yapabileceği gerçekliği kapsamında. Bu öncülük noktasında uluslararası sözleşmelerden, ticaretten, ekonomiden, hukuktan, toplumsal cinsiyetten, iklimle ilgili birçok alandan ifade edebiliriz ama Türkiye'nin bu çoklu krizler içerisinde tüm bu alanlara dönük temel stratejisini belirleyen Kürt sorununun çözümü gerçekleşmeden, Türkiye kendi sorununu çözmeden ne içeride ne dışarıda bir öncülük rolünü gerçekleştiremeyecektir. Bugün, Kürt karşılığı üzerinden Irak'ta, Suriye'de, İran'da kurulan ittifaklar ne bu ülkelere ne de Türkiye'nin bu öncülük ve yönetebilme becerisine bir katkı sağlamamıştır. Bunu bir örnekle açıklayayım; şu an güncel olan İsrail-Filistin meselesindeki ara buluculuk rolü istemenizde Sayın Netanyahu ne demişti? "Kendi ülkesinde Kürt köylerini bombalayanlardan ahlak dersi alacak değilim." diye karşılık vermişti. Türkiye'nin dışarıda barışa, çözüme yönelik her sözü samimiyetsiz ve gerçeklik dışı olarak görülüyor. Orta Doğu'da yakıcı olan iki sorun, biri Filistin, diğeri Kürdistan, Kürt meselesidir. Bakın, değiştirelim, buyurun, Filistin meselesi ile Kürt meselesindeki sözleri değiştirelim.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Filistin meselesi ile Kürt meselesini aynı kefeye koymak hiç doğru değil.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - "Kürt meselesinin kökeninde yatan derin tarihî adaletsizlikler ve hukuksuzluklar telafi edilmeden bölgedeki şiddet sarmalının kırılması mümkün değildir." Biz de tam olarak öyle diyoruz, Türkiye kendi Kürt sorununu çözmeden ekonomik ve siyasal düzenin kurulmasına nasıl bir öncülük edecektir? Kürtler tam da bunu istiyor; demokratik, barışçıl yöntemlerle içte Kürt sorununun çözülmesi, dış politikada Kürt karşıtlığı değil demokratik, gerçek, barışçı bir politikanın yürütülebilmesini istiyor.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Savaşta değiliz ki barış olsun.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Bugün, Türkiye'nin uluslararası alanda sorunların çözümü için yaptığı diyalog ve müzakere çağrılarının aynısını kendisi için işletmesini istiyoruz. Bugün "Suriye'nin toprak bütünlüğü" diyorsunuz ama bugün Suriye'de, Afrin'de görülen politikalarda, toprak bütünlüğünü savunduğunuz Suriye'de Kürt coğrafya isimleri değiştiriliyor, eğitimler Türkçe veriliyor, Kürtçenin belli bölgelerde yasaklandığı söyleniyor; siz bundan haberdar mısınız Sayın Bakan? Türkiye olarak toprak bütünlüğünü savunduğunuz bir devletin yaptığınız bu uygulamalardan haberi var mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın lütfen sözlerinizi.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Örneğin, Özgürlük Meydanı'na "Atatürk Meydanı" Watanî Kavşağı'na "Recep Tayyip Erdoğan Kavşağı" ismi verildiği doğru mu?
2024 merkezî yönetim bütçesine 31,4 milyar TL ödenek tahsil edilmesi öngörülüyor; bu bütçenin yüzde 31'inin uluslararası kuruluşlara katkı payı ödemesi olarak yurt dışındaki öğretmen, okutman ve din görevlilerine harcandığı söyleniyor. Sormak istiyorum, bu bütçenin ne kadarı bugün Afrin'e ifade edilen bu uygulamalara verilmektedir. Afrin'e mülki idare amiri atandığı doğru mudur?
Yine, söyleyecek çok şey var ancak bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Girişte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı Kararı'na atıfla Suriye politikasının belirlendiğini söylediniz, 2254 sayılı Karar'a göre bu politikaların belirlendiğini söylediniz. Bu BM kararında IŞİD ve El Nusra terör örgütü olarak kabul ediliyor; PYD, YPG, YPJ'yle ilgili herhangi bir karar yok, hatırlatırım.