Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 20 .11.2023 |
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi ve Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkan Yardımcısı olarak Türkiye Raporu'nun ardından ve genişleme stratejisinin açıklandığı süreçte sadece birkaç cümleyle Avrupa Birliği konusuna değinmenizin beklentilerimizi karşılamadığını öncelikle belirtmek isterim. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve hukuksal süreçler göz önünde bulundurulduğunda toplumun beklentisinin birkaç cümleden daha fazla olduğu kesindir. İktisadi Kalkınma Vakfının yaptığı Kamuoyunda Avrupa Birliği Desteği ve Avrupa Algısı 2023 Araştırması sonuçlarına göre toplumda Avrupa Birliği üyeliğine destek oranı yüzde 66'dır, desteğin sebepleri sorulduğunda ise yüzde 69,1'le ülkemizin refah ve ekonomik gelişmişlik düzeyinin artması ilk sırayı alırken, yüzde 47,1'le ülkemizde demokrasi ve insan haklarının gelişmesi ikinci sırada yer almaktadır.
Şimdi size sormak istiyorum: Konuşmanızda ve sunuş kitapçığınızda yer alan "millî yargıdan" sonra karşılaştığımız yeni yarattığınız bir terminoloji olan "millî dış politikamız" tanımlamasıyla Avrupa Birliği görüşmelerinde hedefleriniz nelerdir? AB'ye katılım sürecinde millî yargı kriterlerini mi yoksa Kopenhag Kriterlerini mi hedefliyorsunuz? Sunuşunuzda ayrıca Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği hedefine bağlılığını sürdürdüğünü söylüyorsunuz ancak Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Raporu'nda sürekli gerilemeden söz ediliyor.
Bakın, bununla ilgili elimde bir istatistik var: 2010 yılı ile 2013 yılları arasında gerilemeden hiç söz edilmezken son altı yılda gerileme grafiği sürekli olarak yükselmiştir Avrupa Birliği raporlarında. 1963 yılında Ankara Anlaşması'yla başlayan ve katılım süreçlerinde dönüm noktası olan Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığı resmen onaylanmış ve diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmişti.
2002 yılında iktidara gelen AKP'nin Avrupa Birliğine üyeliği konusunda son derece pozitif bir gündemi devraldığı asla unutulmamalıdır. Demokratikleşme adımlarının atılması, bağımsız ve özerk kurumların oluşturulmasıyla AB kurumları ve üye ülkelerin ülkemize dönük bakış açısı da son derece olumlu olmuş ve 2005'te resmen katılım müzakerelerine başlandığı süreçte ticaretimizin yüzde 50'den fazlası AB üyesi ülkelerle yapılırken Türkiye'de yatırımların yüzde 75'i de AB üyesi ülkelerden gelmiş ve millî gelirimiz katlanmıştı.
2005'ten sonra ise AKP'nin bekasını sürdürmek için dış politikayı iç siyasette araçsallaştırmasıyla en büyük darbeyi Avrupa Birliği ilişkileri almıştır. Siyasi iktidarın demokratikleşme adımlarını, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve uygulamaya yönelik reformları bir kenara bırakması, güçler ayrılığını rafa kaldırması, demokratik ve bağımsız kurumsal yapıları tahrip etmesiyle kısacası üyelik müzakerelerinin Kopenhag Siyasi Kriterleri'nden uzaklaşmasıyla süreç sekteye uğratılmış ve son altı yıldır ise tamamen tıkanmıştır. Dolayısıyla yatırımcılar bir bir ülkeden uzaklaşıyor: İfade özgürlüğü, güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı ihlalleri başta olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine en çok başvuru yapan ülkelerden biri hâline geldik. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal eden, AİHM kararlarını yok sayan, Avrupa Konseyinin tekrar denetim sürecine alınan hatta ihraç tartışmalarının gündeme alındığı günleri yaşıyoruz. İlerleme için tamamlamamız gereken 35 fasıldan 2016'dan itibaren tek bir fasıl dahi açılmadı çünkü iktidarın gerçekten AB hedefine yönelik bir siyasi iradesi olduğunu göremiyoruz. Denge ve denetlemenin olmadığı, kurumların görevlerini yapmasının engellendiği, Yargıtay aracılığıyla yaratılan son yargı kriziyle bu iktidarın gerçekten bir AB niyeti olmadığını görüyoruz.
Bakın, 18 Mart 2016 Göç Mutabakatı'yla düzensiz göçü, Suriyelilerin tüm ekonomik ve toplumsal maliyetlerini yüklenip bu anlaşmanın bir ön koşulu olan vize serbestisinde somut bir kazanım elde edilemedi ve vatandaşlarımız konsolosluk kapılarında vize çilesi çekiyor. Bakanlığınıza yönelttiğim soru önergesinde sormuştum, neden yedi yıldır bu siyasi kriterler tamamlanmıyor diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayalım.
Bir dakika ek süre veriyorum.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Cumhurbaşkanlığının bu konuda hazırlık yaptığını belirtmişsiniz yanıtınızda. Biz sizden -Cumhurbaşkanlığına yakınlığınızı bildiğimiz için- bu konuda inisiyatif almanızı bekliyoruz Sayın Bakan.
Gümrük Birliği Anlaşması konusunda da bakın, Avrupa Birliği ülkeleri Yeşil Mutabakat, dijital sektörler, sınırda karbon vergisi tartışmalarıyla yeni bir ticaret modeline geçerken Gümrük Birliği Anlaşması'nda da ilerleme kaydedilemedi. AB ilişkilerinin iyi olduğu dönemde çok yatırım almıştık, ne yazık ki şimdi ise farklı sektörlerden yatırımcılar birer birer ülkeden uzaklaşıyor.
Kadın hakları konusunda... Bakın, yine Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi'nden tek bir erkeğin kişisel tercihiyle hukuksuzca çıkıldı, daha bunun hesabı Meclise ve ülkeye verilemedi. Türkiye raporunda, Avrupa Parlamentosu üyelik müzakereleri için alternatif ve daha gerçekçi bir çerçeve oluşturulması talebi karşısında gerekirse yolları ayırırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Sayın Başkan, bir dakika daha alabilir miyim.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Ama sözlerinizi bitirin diye. Bir dakika veremem, lütfen bitirin, çok arkadaşımız var.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Peki, teşekkür ediyorum.
...beyanında bulundu ve genişleme raporunda ise Ukrayna, Moldova, Bosna Hersek için adaylık müzakerelerinin başlatılması, Gürcistan'a adaylık statüsü tanınırken Türkiye'deki ciddi eksikler tekrar vurgulandı ve şu anda Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in Türkiye-AB ilişkilerinin geldiği noktayı değerlendiren raporuna gözler çevrildi.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Süllü, lütfen tamamlayalım.
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Basına yansıdığına göre Borrell'in ekibiyle müzakereler sürdürülüyor. Bu konuda da Türkiye'nin tutumu nedir? O konuda da bilgi istiyoruz sizden.
Siz konuşmanızda Meclisten destek beklediğinizi belirttiniz ama bu konuda Meclise yasalar gelmiyor, o konuda da inisiyatif almanızı bekliyoruz. Ayrıca, Avrupa Birliğinden beklenti içinde olduğunuzu sürekli konuşmanızda yinelediniz. Avrupa Birliğinin de siyasi kriterlerin tamamlanması konusunda beklentileri var Türkiye'den. Bu konuda da sizden, özellikle Bakan olarak beklentilerimize nasıl yanıt vereceğinizi merakla bekliyoruz.