KOMİSYON KONUŞMASI

SERHAT EREN (Diyarbakır) - Şimdi, siz de bir izahat getirdiniz, kuşkusuz bu ülkede kimlerin "terörist" olarak addedilip addedilmeyeceği konusunda hiçbir zaman uluslararası evrensel hukuk kuralları esas alınmamıştır. Sizlerin "terörist" olarak addettiği kişiler başka ülkelerde "kahraman" olarak addedilir, başka ülkelerde "terörist" olarak addedilenler pekâlâ bu ülkede "kahraman" olarak addedilir. Şimdi, şunu bir defa çok açık bir şekilde ortaya koymak gerekiyor, buradaki bütün Komisyonun şunu bilmesi gerekiyor: Bakın, bir sunum yapılırken şu ifade edildi; işte YPG'den bahsedildi. Şimdi, Sayın Başkan, kuzeydoğu Suriye'de yaşayan halklar; Kürtler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler ve Türkmenler yüzyıllardır orada yaşayan halklardır, o toprakların sahipleridirler. Bugün orada yaşayan halklar, Esad faşizmine karşı, Esad rejiminin yüzyıllardır bu halklara yapmış olduğu zulme karşı kendi topraklarını koruyan ama aynı zamanda, cihat adına dünyanın çok farklı bölgelerinden gelip Suriye'de yaşayan, oranın asıl halkların topraklarını işgal eden cihatçılara karşı da aynı zamanda kendi topraklarını koruyan halklardır. Dolayısıyla biz "terörizm" adı altında orada yaşayan Arapları, Kürtleri, Süryanileri, Ermenileri bir bütün olarak terörist olarak addedip, onlara karşı yapılacak her türlü müdahaleyi meşru görüp veya onlara yapılacak insani yardımları da İsveç'in NATO'ya üyeliği konusunda pazarlık konusu edersek bir Kürt olarak, aynı zamanda Ortadoğu'da, aynı zamanda kuzey Suriye'de yaşayan halkların çıkarını sağlamak adına esas onların çıkarını gözeten biri olarak buna karşı olduğumu ifade etmek isterim. Bu kavramları doğru ve yerli yerinde kullanmak gerekiyor.

Şimdi, oradaki Kürtler kendi topraklarını korumasın da Esad faşizmine karşı dünyanın farklı yerlerinden gelen işgalci, barbar, cihatçı örgütlere karşı korumasınlar da kime karşı korusunlar? Dolayısıyla bu kavramları doğru kullanmak gerektiğini ve ona göre orada yaşayan halkları terör kisvesi altında kriminalize etmenin, topyekûn düşmanlaştırmanın çok doğru olmadığını belirtmek isterim. Biz yıllardır ülke olarak orada yaşayan cihatçılarla bir şekilde doğrudan veya dolaylı olarak iş tutuyoruz ama bin yıldır bu topraklarda birlikte yaşadığımız, Araplarıyla, Türkleriyle, Türkmenleriyle, Kürtleriyle birlikte yaşadığımız bu coğrafyada bir arada, birlikte yaşamak durumundayız, başka şansımız yok. Biz bir arada ama haklarımızı tanıyarak ama renkliliklerimizi ortaya koyarak bir arada yaşamak durumundayız. Dolayısıyla kuzeydoğu Suriye'de yaşayan Kürtlere karşı yapılan bunca saldırı, işte hava saldırısından tutun da top atışına... Savaş çok pahalı ve çok maliyetli bir şey Sayın Başkan. Bir kez olsun orada yaşayan Kürtlerle, Araplarla, Süryanilerle, Ermenilerle -bir kez olsun- barışı deneyelim, barışı esas alalım, onlarla bir iletişim hâline geçelim. Onları terörist olarak addedip, sürekli bir şekilde bu toplumda öcü olarak gösterip onlara karşı ulusal ve uluslararası çapta onların aleyhine bir çalışma içerisine girmekten bir kez olsun vazgeçelim. Barış daha ucuz bir şeydir, bu halkların bir araya gelip birlikte yaşamak zorunda olduğunu bir defa daha söylüyorum. Biz bir arada yaşamak durumundayız, başka çaremiz yok. Dolayısıyla dünyanın farklı yerlerinden gelip yarın öbür gün silahlarını bu topluma, bu ülkede yaşayan halklara doğrultacak kişilerle iş tutmak yerine nitekim, örneğini vereyim; 10 Ekimde Ankara'da yüzlerce insanımızı öldüren IŞİD terör örgütüyle aramıza mesafe koymak durumundayız. Onları cihatçı, onları Suriye rejimine karşı savaşan, tırnak içerisinde, özgürlükçü olarak tanımlamak çok doğru değil. Bizler bin yıldır bir arada yaşadık, bundan sonra da yaşamak zorundayız, birlikte yaşayacağız ama biz bunu denemek yerine bizim dışımızda yarın öbür gün o silahları bize karşı yöneltecek örgütlerle iş tutmaktan uzak duralım. Dolayısıyla İsveç'in NATO'yla ilgili, NATO'ya alınması konusundaki görüşmelerin tamamen bu minvalde, bu eksende, bunun üzerine inşa edilmesini de çok doğru bulmadığımı ortaya koyarak bu konudaki sözleşmeye de şerh koyduğumu belirtmek isterim.

Teşekkür ederim.