KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, sayın milletvekilleri ve tüm katılımcılar; herkese kolay gelsin, ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu kısa sürede yıllara dayanan bir konuyu konuşmak istiyorum, süre baskısı dolayısıyla ben de kendimi sınırlamaya çalışacağım. Aslında bu bütçe içerisinde bazı konularda teşvike ayrılması gereken başlıkların ya da bütçelerin neden tam tersine yasaklara ayrıldığını sormak istiyorum ve Sayın Bakan, bu sorunun yanıtını hakikaten siz de buradayken almayı çok arzu ederim.

Şimdi, bakın, yarın 16 Kasım. 16 Kasım 2000'de Kendi ana dilinde bir şarkı söylemek istediği için -üstelik konuşamadığı ana dilinde- Kürtçe bir şarkı söylemek istediği için sürgünde acıya kalbi yenik düşmüş Ahmet Kaya'ya veda edişimizin üzerinden tam yirmi üç yıl geçti ve bugün hâlâ bu ülkede Kürtçe sanat yapılamıyor, Ermenice sanat yapılamıyor. Yani, farklı dillerde şarkılardan, festivallerden, müzikten, tiyatrodan, oyundan, piyesten korkuyoruz ve ben neden korktuğumuzu merak ediyorum. Bir yandan, Seyit Rıza'nın idam edilişinden bu yana seksen altı yıl oldu, tam burada sözünün yeri geldi; hakikaten bu ayıptır, zulümdür ve cinayettir. Bakın, bu cinayetin listesi, uzun uzun anlatmama gerek var mı bilmiyorum, burada dünyaca ünlü sanatçılar var. Örnek veriyorum: Mayıs 2022'de Aynur Doğan'ın konseri Derince Belediyesi tarafından iptal edilmiş. Pervin Çakar'ın repertuvarında Kürtçe eserler olması nedeniyle Artuklu Üniversitesi kendisine salon vermemiş. Metin Kemal Kahraman'ın Muş konserinin Valilik tarafından Mayıs 2022'de yasaklanması... Bu liste uzayıp gidiyor, çok uzun bir liste. Seçim bölgem Şırnak'ta ne oldu, biliyor musunuz? Bakın, hafta sonu -bu bir festivalin afişi- bu festival yasaklandı. Şimdi ben size burada Kürtçe hemen çevireyim, yasaklanan şeyin ne olduğunu söyleyeyim: "..." Ne demek, biliyor musunuz? Kürt giysilerinin tanıtımı demek, bir nevi defile demek yani, arkasından konser, Koma Sorjiyan ve Babetna'nın konseri... Saat: 18.00-23.00 arası. Yer: Doğa Park Düğün Salonu. Bu düğün salonu bir gün öncesine kadar hatta saatler öncesine kadar nişanların, düğünlerin gerçekleştirilebileceği bir etkinlik alanıyken bu duyuru ve tanıtımdan sonra, üstelik gerçekleşmesine saatler kala, mesai bitimine beş dakika kala, cuma akşamı, cumartesi gerçekleştirilemesin diye bu etkinlik yasaklandı. Bu keyfî değil de nedir?

Bakın, ben Gülten Kaya'ya sordum geçen yıl, "İstiklal'de yasaklanan gençleri görünce ve onların gözaltına alındığını görünce ne hissediyorsunuz?" diye sordum. Hatırlayacaksınız, geçen sene İstiklal Caddesi'nde Kürtçe müzik yapmak isteyen 16 genç gözaltına alındı, engellendiler. Bana nasıl yanıt verdi, biliyor musunuz Gülten Kaya kendisiyle söyleşi yaptığımda, dedi ki: "İngilizce söyleseler sorun çıkmaz." Devam ediyorum: "Bir kere, müzik gürültü değildir. İkincisi, sokakta her tür müzik yapılıyor, yapılacaktır da. İstiklal Caddesi trafiğe kapalı bir alan bir kere. Sokak müzisyenleri genellikle böyle noktalarda müzik yaparlar zaten ve bu dünyanın her yerinde böyledir." Ve geliyor şuraya, asıl meseleye: "Asıl mesele zihniyet meselesidir; kırılmayan, kırdırılmayan, tersine beslenen ve geliştirilen bir zihniyet meselesi." diyor. Daha dün Başbakanken Cumhurbaşkanı Erdoğan "Ahmet Kaya'ya yapılanları asla unutmayacağız." dedi. Bakın, kendi sözleriyle not aldım burada. Ne dedi, biliyor musunuz? "Yaşadığı dönemde sırf Kürtçe şarkı söylemek istedi diye kendisine yapılanları ve o zihniyeti unutmayacağız." diyor. Peki, bugün bu niye yaşatılıyor? Sayın Bakan, gerçekten sanattan, kültürden, festivalden, müzikten, farklı dillerde şarkılar söylenmesinden neden korkuyoruz, var mı bunun bir yanıtı? Yok.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY - Vallahi, ben sizin söylediğiniz sanatçıyı çıkarmak istedim, PKK yasakladı ama Diyarbakır'da geldi bu.

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Bakın, burada siz iktidarsınız Sayın Bakan, lütfen hakiki cevap verin. Yirmi üç yıl oldu, ben sorumun yanıtını almak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Dağlı...

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Doğan ismimi kullanıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hangisini kullanıyorsunuz?

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Doğan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Arkadaşlar, ben yazılı listeye göre kullanıyorum.

Sayın Doğan...

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Son bir dakikamı kullanmak istiyorum, hâlâ var bir dakikam.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bu iyi niyetim hep bu hâle geliyor. Ben sözleriniz kesilmesin diye söylüyorum. Hayır, veriyorum canım da bu şey gibi, altı dakika oldu; kararı beş dakika diye aldık biz.

AYŞEGÜL DOĞAN DAĞLI (Şırnak) - Sayın Başkan, beş artı biri kullandırttınız daha önce, dolayısıyla ben de isterim aynı hakkı.

Şimdi, bakın, ben size Ahmet Kaya anısına Gülten Kaya'yla kapatmak istiyorum konuşmamı, onunla veda etmek istiyorum. Hâlâ daha... Yirmi üç yıl oldu, seksen altı yıllık örneği de verdim; demek ki cumhuriyetin yüz yılına bu yasaklar damga vurdu. İkinci Yüzyılı'nda böyle mi devam edeceğiz yoksa biz dillerden, inançlardan, renklerden, kimliklerden, korkmaktan vaz mı geçeceğiz? Bırakın dünya tarihini, bu ülkenin tarihine bir göz atsanız dahi şunu görürsünüz: Korkan yasaklar, yasaklanan direnir ve direnen hakikaten kazanır. Gülten Kaya'yla kapatacağım dedim, öyle kapatmak istiyorum, bitirmek istiyorum konuşmamı; soruyorum kendisine: "İstiklal'de gözaltına alınan gençlerin Kürtçe..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)