KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL KARAMAN (Konya) - Teşekkür ederim Başkanım.

Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakanım, bürokrasimizin değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkeleri ayakta tutan, çağdaşlarıyla rekabetçiliğini arttıran ve ileri taşıyan yegâne unsur eğitimdir. İçerisinde bulunduğumuz bilgi ve teknoloji çağında çok daha önemli hâle gelen eğitim, bizim için siyasetüstü bir meseledir. Yirmi bir yıldır iktidarda aynı parti olmasına rağmen nitelikli ve istikrarlı bir millî eğitim politikası uygulanmadığı ortadadır. Her biri aynı partinin bakanı olmasına rağmen bakandan bakana değişen bir eğitim ve sınav sistemimiz var. Göreve gelen her yeni bakan bir enkaz devralmış edasıyla yaklaşıp daha büyük bir enkazı ardından gelene bırakarak ayrılmaktadır. Eğitim her toplumun en millî meselesidir, yazboz tahtası hâline getirilmesi kabul edilemez. Nesiller yetiştiren, yetiştirdikleriyle yeni nesillere yön veren eğitimdeki problem, ülkenin her alanına ulaşan bir kelebek etkisi yaratır. Bir iktidarın geleceğe bırakacağı en önemli miras taş, demir, çimento değil; çağdaş ve akılcı millî eğitim sistemidir ancak görüyoruz ki iktidarın böyle bir gündemi yok. Bugün eğitimdeki sorunların çözümünü müfredatın azaltılmasına indirgemek, sorunu da çözümü de görmediğinizi ortaya koymaktadır. Büyük Atatürk'ün de söylediği gibi, nerede bir problem varsa hepsinin temeli eğitimdedir. Eğitime yatırım yapmak, ülkenin yarınlarına yatırım yapmaktır. Bu doğrultuda, bir ülke ekonomide dünyanın en büyük 10 ülkesi arasına girmeyi hayal ediyorsa önce eğitimde kaçıncı sırada olduğuna bakmalıdır.

Okul, çocukları hayata hazırlayan, millî ülkü, millî kültür, millî birlik aşılayan kurum olması gerekirken ülkemizde yalnızca sınavlara yönelik bilgilerin verildiği bir aracı kuruma dönüşmüştür. Çocuklarımıza konulara "Sınavda çıkar mı?" penceresinden bakmak dikte edilmekte, gerçek hayatta işine yarayacak konular ise pas geçilmektedir. Öğrencilerin iyi birey, iyi vatandaş olmaları ve sosyal gelişimlerine yönelik yatırımların yapılamamasının, yetenek ve beceri odaklı eğitimin ihmal edilmesinin Türk milletine faturası ağır olacaktır. Çocuklarımız yurttaşlık bilgisini, tarih şuurunu sadece sınav kodlamalarıyla öğrenmektedir. Mevlâna'yı tanıyıp anlamak yerine, Anadolu Selçuklu devrinde yaşadığını ezberliyor; Hatay'ın neden millî mesele olduğunu anlamak yerine, yalnızca ilk cumhurbaşkanının kim olduğunu şifreliyor. Çocuklarımıza "Neden böyle yapıyorsunuz?" diye kızmaya hakkımız yok, bu düzensiz sistemin en büyük mağduriyetini bizzat onlar yaşıyorlar. Burada hesap sorulması gereken, yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulan yavrularımız değil, onlara bu şartları reva görenlerdir. "Sınav için eğitim" anlayışının terk edilerek "iyi insan, yurduna bağlı vatandaş olmak için eğitim" modeline geçilmediği sürece istediğiniz kadar sistem, müfredat değişimi yapın sonuç değişmeyecek, eğitimde olması gereken kalite sağlanamayacaktır.

Kıymetli milletvekilleri, devletimizin kurucu iradesi, cumhuriyetimizin ilanından çok önce bir yandan Sakarya Meydan Muharebesi'nde ateşle imtihan edilirken diğer yandan Ankara'da eğitim kurultayını toplayıp Türkiye'nin eğitim ateşini tutuşturuyordu. Yalnızca bu anekdot dahi millî eğitime verilmesi gereken önemin açık bir göstergesidir. Büyük Atatürk'ün de söylediği gibi "Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür." Bu bilinçle, cumhuriyet, fırsat eşitliği sunmuş, eğitimi Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar yaymıştır. Bugün ise "taşımalı eğitim" adı altında eğitim teşkilatı adım adım köylerden, kasabalardan çekilmiş, 20 bin köy okulu kapatılmış, köyler eğitimin ışığından mahrum bırakılmıştır.

Eğitim sadece okuldan ibaret olmadığı gibi, okul da sadece öğrenciden ibaret değildir. Köylerde öğretmenlerin bulunması tüm köy halkı için bir kazançtır. Köylerimizde okul olması, bahçesinde al bayrağımızın dalgalanması, millî bayramların coşkuyla kutlanması millî irfan ve millî şuuru yükseltmektedir; aksi durum olan köy okullarımızın kapanması ise bilimden, ilerlemeden ve gelişimden mahrum kalmak demektir. Köylerimiz ülkemizin kılcal damarlarıdır. Bugüne kadar taşımalı eğitime harcanan parayla hem köy okullarımız ihya edilir hem de en az 50 bin öğretmenimiz çocuklarına kavuşabilirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Karaman, toparlayın lütfen.

Buyurun.

ÜNAL KARAMAN (Konya) - Hemen tamamlıyorum.

Çocuklar karda kışta çok uzaktaki okullara gideceğine devlet onun ayağına gitmeli, şefkatle kucaklayıp aşkla öğretmelidir. Çocuklarımızın hayallerini gerçeğe dönüştürmek devletin en temel görevidir. Çocukların okuması da iyi, güzel ve güçlü bir Türkiye'nin teminatıdır.

2024 bütçesinin eğitim teşkilatımız ve vatandaşlarımızı memnun edecek şekilde kullanılmasını temenni ediyor, bütçenin Türk milletine hayırlı olmasını diliyorum.