KOMİSYON KONUŞMASI

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 85'inci yıl dönümünde rahmetle ve şükranla anıyorum.

Sayın Bakan, öncelikle, bütçenizi On İkinci Kalkınma Planı çerçevesinde değerlendirmek isterim. Kalkınma, hepimizin bildiği üzere, sosyal refahı arttırmak ve doğal varlıkları korumak adına üstün kamu yararı anlayışı benimsenerek yaratılmalıdır. Bir kalkınma planı da sektörel gelişimi düzenleyip koruma-kullanma dengesi sağlamak için elimizde olan en üst düzey planlama aracıdır. Toplumsal ve doğal değerlere uzun dönemde hizmet edecek ve sahip çıkacak şekilde sektörel dengeler kurulmalıdır. Ancak bu planda sektörler arası dengeyi ve toplumun gelecekteki yararlarını göz ardı eden politikalar benimsenmiştir. Örneğin, enerji ve iklim politikalarında, kalkınma planının 513.2'nci maddesinde yer aldığı gibi ya da 134 ve 275'inci maddelerde nükleer enerjinin de bir çözüm olarak sunulduğu görülmüştür. Ancak nükleer, içinde birçok riski bulunduran bir teknoloji olup bunun Türkiye'nin yeşil dönüşümünde bir rol oynamaması gerekmektedir.

Ülkemizde yapılan nükleer santraller oldukça büyük bir radyoaktif atığı geride bırakacaktır. Güncel tartışmalarda öne sürülen küçük modüler nükleer reaktörler de büyük reaktörler kadar tehlike barındırmaktadır. Yine, 255'inci maddede nükleer enerji "temiz" olarak sınıflandırılmıştır. Bu, tamamen hatalı bir sınıflandırma olup nükleer reaktörlerin işlemesi sonucunda ortaya çıkan radyoaktif atıkların yerin altında kurulacak depolama tesislerinde on yıllarca depolanması gerekmektedir, bu durum da büyük bir kirlilik oluşturacaktır.

Yine, raporda yer alan karbon yakalama teknolojilerinin dünya çapında öne çıkacağı hatalı bir biçimde ifade edilmiştir. Uluslararası Enerji Ajansının 2023 yılı Ekim ayında yayımladığı 1,5 derece yol haritası raporunda görüleceği üzere, şu ana kadar havadan karbon yakalayarak karbondioksit oranını azaltan hiçbir teknoloji geliştirilmemiş, bu gibi teknolojilere ilişkin beklenti ise 2021 yılındaki rapora göre ciddi oranda azaltılmıştır Sayın Bakan.

Kalkınma planının 509'uncu maddesinde yerli kömürün kullanımına devam edileceği belirtilmiştir. Ülkemiz tarafından yayınlanan Nisan 2023 tarihli NDC revizesi uyarınca ülkemiz 2053 yılında net sıfıra ulaşmayı hedeflemektedir. Bunun olabilmesi için ülkemizin kademeli olarak en yoğun sera gazı salımına sahip sektörlerde azaltım yapmaya başlaması gerekmektedir ve maalesef, sizin bu kömür ısrarınız, kömür aşkınız, memleketi tamamen bir tür Mars gezegenine döndürmektedir. Şurada gösteriyorum Sayın Bakan; birinci resim Akbelen'in önceki hâlidir, ikinci resim de Hükûmetinizin Akbelen'i Mars gezegenine çevirmiş hâlidir. Hükûmetinizi tebrik edemiyorum çünkü Akbelen gibi turizmin merkezi olan bir yerde ömrü dolmuş kömür santrallerine devam etme ısrarınız ve bunu özel sektöre satarak ve özel sektörle iş birliği yaparak ülkenin tarım arazilerinin, turizm arazilerinin bu şekilde yağmalanmasına izin vermeniz, bu bütçenin de bu çalışma planının da en temel sorunları arasında yer almaktadır.

Yine, özellikle kalkınma planında biyokütleden değerli kimyasallar üretileceği ifade edilmektedir ancak biyokütleden enerji üretimi de yakma işlemi nedeniyle hava kirliliğine ve yakıt olarak kullanılan zirai ürünlerin pestisit içermesi nedeniyle toprak kirliliğine sebep olmakta. Biyokütle üretimi su varlıklarını ve biyolojik çeşitliliği olumsuz etkilemekte, arazi kullanımı nedeniyle, tarım topraklarının işgal edilmesi nedeniyle de gıda fiyatlarında artışa neden olmaktadır Sayın Bakan.

Madencilik faaliyetleri, maalesef Hükûmetinize en çok eleştiride bulunulacak alanlardan bir tanesi budur. Bir vahşi madencilik durumu söz konusudur Türkiye'de. Alanlarımızın tamamına yakını madenciliğe ayrılmıştır. Madencilikle ilgili olarak belirlenen politika ve tedbirler içerisinde, 595.1'inci maddesinde "Her bir maden grubunun özelliklerini ve ihtiyaçlarını gözetecek şekilde yeni bir maden kanunu hazırlanacak ve arama faaliyetleri kamu yararına faaliyet olarak tanımlanacak." ibaresi bulunmaktadır. Madencilik faaliyetleri, arama süreçlerinden başlamak üzere işletme ve kapatma dönemlerine kadar ekolojik dengenin bozulmasına, ekonomik zorlukların artmasına ve toplumsal problemlerin derinleşmesine yol açmaktadır. Buna rağmen maden aramalarının herhangi bir sorgulama veya değerlendirme süreci olmaksızın toplumun genel faydasına uygun olduğu varsayımıyla yaklaşılması mevcut durumun ciddiyeti düşünüldüğünde kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Dahası, geçmişte kamu yararına olmayan şekillerde özel haklar ve imtiyazlar elde edilmiş olan madencilik sektörünün çıkarları doğrultusunda yeni yasal düzenlemelerin yapılacağına işaret edilmesi, bu sektörün diğer sektörler üzerinde önceliklendirildiğini ve özel bir muameleye tabi tutulduğunu göstermektedir. Bu durum, ekolojik değerlerin ve kamu yararının zarar göreceğini işaret etmektedir.

Yine, kalkınma planının vizyonu; "Türkiye Yüzyılı, çevreye duyarlı" ifadesiyle başlamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Lütfen toparlayın sözlerinizi.

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Bu yaklaşım oldukça önemlidir fakat sizin bütçenize baktığımızda, Bakanlığınızın, iklim değişikliği ve çevreden çok tamamıyla kentleşme, betonarme bir kent yaklaşımı üzerine olduğu görülmektedir. Bakanlığınızın yaptığı çalışmaları çevreye duyarlı, ekolojik dengeyi sürdürebilecek şekilde bütçelendirmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımı sunuyorum.