KOMİSYON KONUŞMASI

SEYİTHAN İZSİZ (İstanbul) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, kamu kurum ve kuruluşlarının bürokratları, kıymetli basın mensupları; bugün 10 Kasım. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 85'inci yılını saygı, minnet ve de rahmetle anıyorum. Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

İçinde bulunduğumuz coğrafyanın bir gerçeği var; doğal afetler. Her şeyin bir anda olduğu, farkında olduğumuz ve de zamanın hızla geçtiği bu doğal afetler sürecinde önce kriz yönetimini çözebilecek iradeyi oluşturmak zorundayız. Bu kadar belirgin gerçeklere ve acı tecrübelere rağmen, hâlâ krizleri bilim ve teknoloji ışığında stratejik kararlarla çözmekten maalesef çok uzağız.

Konuşmama, seçim bölgem, Türkiye'nin kalbi İstanbul üzerinden devam etmek istiyorum. Su tüketim ve "Wi-Fi" kullanım oranlarını baz alarak değerlendirdiğimizde İstanbul'da yaşayan insan sayısının 20 milyon civarında olduğunu biliyoruz. Bu şu demek oluyor: Ülkemizde yaşayan her 4 kişiden 1'i İstanbul'da. Gerek nüfus yoğunluğu gerekse plansız kentleşme İstanbul'u pek çok çevre sorunuyla karşı karşıya bırakıyor ve bu sorunlar yalnızca bir kenti değil ülkenin tamamını ilgilendiriyor. İstanbul demek Türkiye ekonomisi demek, kültürel varlıklarımız demek, tüm ülkeyi kapsayacak politikalar üretmek demek. Ne yazık ki ülkemizde sel, yangın, deprem kolayca afete dönüşebiliyor. Can ve mal kayıplarıyla, dahası, kapanmaz büyük travmalarla sonuçlanıyor. Evet, doğal afetler coğrafyamızın gerçeği, bizim kontrolümüzde değil fakat onları büyük felaketlere kendi elimizle çevirdiğimiz gerçeğini de kabul edelim. Depremden kaçış var mı? Hayır, yok. Bilimsel ve teknik planlamalar yapılarak, dünyadaki örnekler incelenerek büyük bir felakete dönüşmeden yönetilmesi mümkün mü? Elbette mümkün. Kıymetli hazırun, daha geçtiğimiz hafta Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Genel Kurulda görüşülürken Sayın Abdulhamit Gül "İmar affı yapılamayacağına ilişkin düzenlemeyi anayasal norm hâline getirelim." dedi. Şimdi soruyorum size: Madem imar affı anayasal norm hâline gelecek, o kadar önemli idi -ki bizce de önemli- neden devlet bütçesine üç kuruş sağlamak için sayısız defa imar affını çıkardınız? Sayın Bakan Mehmet Özhaseki daha geçtiğimiz ağustos ayında sadece İstanbul çevresi için özel bir deprem yasası çıkarmayı hedeflediklerini ifade etmişlerdi. Aylar geçti, kanun teklifi bir türlü hazırlanıp Meclise sunulmadı fakat bir baktık, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Teklifi 20/10/2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu ve bu hafta başında kabul edildi. Komisyonda ve Genel Kurulda vekillerimiz bu kanun teklifinin yol açacağı sıkıntıları, eksiklikleri, önerileri dile getirdiler ve buna rağmen İstanbul'a özel değil ama birilerine özel kanun jet hızıyla yasalaştı.

Cumhuriyet tarihimizin en yıkıcı deprem felaketinin ardından dokuz ay geçti, 50 bini aşkın canımızı kaybettiğimiz depremin ardından biz hâlâ "İstanbul depreme hazır mı?" diye soruyoruz, konuşuyoruz ne acı ki. Allah korusun, yarın İstanbul'da deprem oldu -ki bekleniyor- kriz planımız var mı; yedek enerji kaynaklarını, su rezervlerini belirledik mi? 1999 yılından bu yana konuşuyoruz; iletişim, elektrik, enerji gibi altyapı sistemlerini iyileştirme çalışmalarında ne durumdayız? İmara açılan deprem toplanma yerlerinin yerine yeni alanları belirledik mi? Depreme dirençli hâle getirebildik mi İstanbul'u? Şehri güvenli alanlara taşımak için ne yaptık? Marmara sanayisi için bir eylem planı hazırlandı mı? O bölgenin sanayi havzası çok önemli malumunuz, güvenli bölgeye taşınmasıyla ilgili tavsiyeler var mı, çalışmalar var mı?

Değerli hazırun, İstanbul'un ihtiyacı olan şey, verimli arazileri yerleşime ve endüstriye açmak, kısa süreli çıkarlar için doğaya ve yeşile karşı düşman olmak değildir elbette.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın İzsiz, süreniz doldu, toparlayın lütfen.

SEYİTHAN İZSİZ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Devletten beklediğimiz, İstanbul'la ilgili vaatleri, mevzuatları uygulaması; somut çözüm önerileriyle gerçek ve güçlü politikalar üretmesidir.

Sayın Yegin TOKİ'nin ürettiği stadyumlardan bahsettiler. Sayın Bakanım, ne kadar konunuzdur bilmiyorum ama zamanında Vanspor Başkanlığı yapmış olan bir kardeşiniz olarak Van'a hassaten sizden ricam; bugün birçok ilçemizde var olan ama Van'ın bir büyükşehir olduğu doğrusuyla da hareket ederek elbette bir Van şehir stadyumuna ihtiyaç var, bunu da hassaten paylaşmak istiyorum.

Tüm hazırunu kalbî şükranlarımla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.