Komisyon Adı | : | (10 / 2, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esaslarına ilişkin görüşmeler |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 21 .01.2016 |
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Aslında biraz sonuçlar üzerine konuşuyoruz. Yaşanan boşanmalardaki durumlar ve sonuçlar üzerinden çok şey söyleyebiliriz ki neticesinde Yargıtay kararlarında birçok farklı boşanma gerekçesi var. Ama yine alan araştırmalarına baktığımızda en fazla boşanmak isteyen kesimin kadınlar olduğunu görüyoruz ve kadınların boşanmak istemesinin en temel -en azında öne çıkan- nedenleri ise kıskançlık, aldatma ve şiddet. Yani dolayısıyla bu gerekçeden de hareketle şu açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Yani burada aslında bir cinsiyetçilik problemi var. Yani bir toplumsal cinsiyet sorunu var. Yani kadınları özgür, bağımsız bir birey olarak ele alan, eşitlik ve daha demokratik bir ilişkide konumlanma gibi bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla, bizim burada hani daha sonuç odaklı işte, nasıl biz bunu değiştirebiliriz işte, aracı kurumlarla mı biz bunu dönüştürebiliriz üzerinden bir tartışmayla aslında yine kadınları bu ilişki içerisinde bağımsız bir birey olarak yer alan, eşit bir birey olarak yer alan bir konumdan uzaklaştırıyoruz. Daha çok kurumsal bir düşünce üzerinden yani ailenin kurumsal yapısı üzerinden biz bu kurumu nasıl koruyabiliriz, bunun devamını nasıl sağlayabiliriz üzerinden bir tartışma yürütürüz. Aile içerisindeki bireylerin durumunu, konumunu, eşitsizliği aslında bir anlamda da görmemiş olacağız. O açıdan daha yapısal bir çerçevede politika üretmemiz lazım. Daha eşitlikçi, daha toplumsal cinsiyeti görünür kılan bir yerden politika üretirsek aslında biz hem boşanmayı hem de aile kurumunun mevcut durumunu daha sağlıklı tartışmış olabiliriz. Yoksa öbür anlamdaki önerilerimizin ben daha çok iyileştirici şeyler olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar da benzer şeyler çok yapıldı ama bir şekilde ne boşanma önlenebiliyor ne de kadın katliamlarının ya da çocuk istismarının önüne geçilebiliyor. O açıdan biraz bu cinsiyet perspektifiyle bizim hem kurumları hem olayları hem de aile kurumunu değerlendirmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Bir ikincisi de aracı kurum önerisini ben... İstanbul Sözleşmesi'nde de var ve kesinlikle İstanbul Sözleşmesi'nde reddedilen bir kurum. Kişi olarak ben de bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Çünkü buradaki aracı kurumların zihniyeti, olaya bakış açısı da aslında toplumsal cinsiyet bağlamında düşündüğümüzde kadınları zor durumda bırakan, kadınların daha çok rıza göstermesini talep eden bir yerden bakılıyor. O açıdan da bizim gerçekten bu cinsiyet perspektifiyle bakan bunu çözümleyici bir yerden politika üretmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Eğitim önerileri önerildi. Aslında bu eğitimler de daha çok kadın odaklı yapılıyor. Örneğin bu eğitim programlarının İnternet sitelerine baktığımızda da katılımcıların çoğu kadınlar. Hani erkekler katılmasın denilmiyor tabii ki ama öyle bir program düzenleniyor ki aslında aileyi kurtarması gereken, değişmesi gereken sadece kadın olarak düşünüldüğü için bu eğitim programlarına katılanlar genelde yine kadınlar oluyor. Dolayısıyla, evet, ben katılıyorum bu aynı zamanda da bir erkek problemidir de. Bu anlamda belki en fazla zihniyet olarak değişmesi, dönüşmesi, bu anlamda farkındalık kazanması gerekenler de erkekler. Bu açıdan belki eğitim programlarını programlarken bu alanda çalışmış STK'larla çalışmanın daha faydalı olabileceğini düşünüyorum.