| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2023 |
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Sayın Bakanım, Kıymetli Bakan Yardımcılarım, Sayın Başkanım; benim konuşmam da bütçe üzerineydi ama değerli konuşmacıların, öncelikle Millet İttifakı'nın bugünkü nezaketinden bahsetmelerine teşekkür ediyorum. Nezaketimiz zafiyetimizden değil asaletimizden, onu da belirtelim.
Yine, bir konuşmacı arkadaşımız bugün iftiralardan bahsetti. Eğer bu doğruysa yani sadece AK PARTİ değil biz de kendimizi bugün yakalım yani son dakika, az önce Cumhur İttifakı'nın 6 ortağından biri, HÜDA PAR'ın Genel Başkan Yardımcısı bir açıklama yaptı ve bir "tweet" attı, "İki gün önce Kocaeli Limanı'ndan kalkan -geminin ismini de veriyor- "Kimyasal Konteyner" adında gemi İsrail Tel Aviv'e kimyasal yakıt ve İsrail'de siyonizme hizmet olarak yola çıkmıştır, İki gün sonra saat on buçukta limana teslim edilecektir." ve ekliyor: "Filistin'e insani yardım filosu göndermeyi talep ederken siyonistlere yakıtın gitmesi ve ateşi körüklemesini asla kabul etmiyoruz ve iktidarımız, ortağımız AK PARTİ'ye soruyoruz." Ve devam ediyor: "İktidar ortağından konuyu aydınlatmasını bekliyoruz, nasıl olur da siyonist rejime ticaret yaparak meşru olmayan bir işe kalkışırlar ve hizmet ederler." Eğer bu doğruysa, ciddi anlamda her birimiz ağzımızdan Gazze'yi Filistin'i düşürmediğimiz bir noktada, hakikaten yani ne denir ki... Bütün AK PARTİ'liler, bütün milletvekilleri o Kocaeli Limanı'na gitmeli; kendini mi yakıyor, denize mi bırakıyor... Bunu açıklamak mecburiyetindesiniz bu necip millete, bu son derece vahim bir olaydır. Bunu belirterek sözlerime başlamak istiyorum.
Esas bugünkü konuşacağım konu göçle ilgiliydi. Sabahtan beri tabii ki çok değerli, kıymetli çalışmalar yapılıyor Sayın Bakanımız ve Bakanlık mensupları. Uyuşturucuyla mücadele ediliyor ama eğer biz bataklığı kurutmazsak bu uyuşturucuyu ne kadar yakalarsak yakalayalım bunun sonu gelmeyecek. Bunun sebebi de göç, bunun sebebi de kaçak geçişler. Bu da nereden başlıyor? Sayın Cumhurbaşkanı "Suriye meselesi bizim iç meselemizdir." dediğinde başlamıştı. "Şam'da Emevi Camisi'nde namaz kılacağız." dediğinizde başladı ama apar topar Süleyman Şah Türbesi'ni sırtımıza alarak, kaçarak dönüştüğü bir sürece başlayan... Sonuçta ne olduğunu söyleyelim: Dünyanın en büyük göç dalgasını Türkiye kabul etmek zorunda kaldı yani hendek ülke Türkiye hâline geldik.
AK PARTİ'nin ihvancı ve yanlış Suriye politikası sonucunda beş şey ortaya çıktı: Bir; Türkiye dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke konumuna geldi yani bugün Türk millî kimliği varoluşsal bir demografik tehditle karşı karşıya. İki; güneyde Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya gibi devletlerle komşu olduk. Üç; emperyalist güçler bugün Suriye'nin kuzeyinde 100 bin kişilik bir terör ordusu kurdu. Dört; Suriye'nin kuzeyinde bir terör devletinin demografik altyapısı göz göre göre inşa edildi. Beş; bütün millî güvenlik risklerinin ötesinde Türkiye sığınmacılara 100 milyar dolardan fazla para ödedi. Yani Türkiye'nin maruz kaldığı büyük kitlesel göç ülkemizin bugününü ve istikbalini tehdit eden ve karşı karşıya olduğumuz büyük millî güvenlik sorunudur.
Somut bir şekilde ifade etmek gerekirse Birleşmiş Milletlerin tanıdığı 193 ülke var, bu 193 ülkenin 98'inin nüfusundan daha fazla göç almış durumdayız, bunun yanı sıra, kaçaklar da buna ilave edilebilir. Ancak turpun büyüğü heybede. Birleşmiş Milletler raporuna göre, önümüzdeki yirmi beş yılda tam 218 milyon kişinin iklim ve siyasi kriz göçünden bahsediyoruz ve bunun 110 milyonu Türkiye'ye rotasını çevirmiş durumda yani Türkiye nüfusunun yaklaşık 1,5 katı büyüklüğündeki kitle sınırlarımıza dayanacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel harcı olan Türk millî kimliği işte bu demografik risk ve tehditlerin kuşatması altındadır.
Her işte aklınız başınıza sonradan geliyor. Biz Türk milliyetçileri olarak açılım sürecinde sizleri uyarmıştık, dinlemediniz; bedelini hendek operasyonlarında 793 şehit vererek ödedik. Yine, FETÖ konusunda sizi uyardık, dinlemediniz; bedelini 15 Temmuz gecesi Türk milletinin başına atılan bombalarla ödedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Uz, toparlayın lütfen.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Efendim, Samsun gibi Çanakkale de kıymetli efendim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Vallahi, Samsun ayrı, Samsun ayrı.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Çanakkale geçilmez, biliyorsunuz efendim. O yüzden iki dakika ek süre istiyorum. Bakan Yardımcımız da Çanakkaleli olunca efendim...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - O Bakanlıkta.
Buyurun lütfen.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Etnik kimlikler ve mezhepler üzerinden ayrıştırılmış, kutuplaştırılmış bir coğrafyada, dört bir yanımızın kanlı savaşlar ve çatışmalarla kuşatıldığı Orta Doğu'da en önemli dayanağımız olan Türk millî kimliğini ve Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel ilkelerini daima muhafaza ve müdafaa etmek mecburiyetindeyiz. Bunun için de sebep olduğumuz kitlesel göç kriziyle birlikte Türkiye'nin ve Türk milletinin başına açtığınız gailelerin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Türk milletinin varlığını ve birliğini ilanihaye devam ettirmesi ve Türk milletinin evlatlarının bugün ve istikbalde huzur ve refah içinde yaşamasının temin edilebilmesi için bir seçenek değil, bu bir zorunluluktur.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.