KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sayın Başkanım, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bütçe görüşmeleri üzerinde, raporlar üzerinde söz aldım.

Şimdi, Sayın Bakanım, tabii, raporlar içinde bizi en çok yaralayan şey -diğer vekil arkadaşlarımızın da söz ettiği gibi- 400 bin dolara vatandaşlık verilmesi hâli; bu hâlin, bunun, bir defa, düzeltilmesini istiyoruz.

Yaklaşık olarak Sinan Ateş cinayeti üzerinden sekiz ay geçti ve bu cinayetle ilgili henüz daha ciddi bir aydınlanma sağlanmadı. Üstelik bu cinayetle ilgili Bakanlığınıza bağlı bazı Emniyet mensuplarının da mahkemeye sevk edildiklerini biliyoruz ve bunun basit bir suç değil, organize bir suç olduğu ortadadır. Bakanlığınızın bununla ilgili henüz ne yaptığı konusunda bilgimiz yok, bunu bilmek istiyoruz.

Ne yazık ki sokak ortasında işlenen cinayetler, mafya hesaplaşmaları, yabancı oligarkların Türkiye'yi mesken tutması, uyuşturucu kaçakçıları, yasa dışı bahis baronlarının Türkiye'de bulunması memleketimizdeki herkesi rahatsız ediyor.

Dubai'de yaşayan bir terör örgütü liderinin iddiaları -ben ona terör örgütü lideri diyorum- hâlâ ortada duran ithamları var. Bunlarla ilgili henüz daha İçişleri Bakanlığının ne yazık ki bir şeyi olmadı.

Suriyeliler ne yazık ki fabrikalarda ucuz iş gücü olarak kayıt dışı şekilde kullanılıyor. Geçen dönem İçişleri Bakanımız olan Sayın Süleyman Soylu basının önünde "Fabrikalarda Suriyeli çalıştır, sömür, sigortasını yaptırma, sonra ayak ayak üstüne at 'Ne olacak bu Suriyelilerin hâli?' diye şikâyet et. 1 milyon insan gidecek. Kim isyan edecek biliyor musunuz? O iş sahipleri." demişti, böyle bir cümle kullanmıştı yani yasal olmayan bir cümle kullanmıştı. Şimdi, ben de size soruyorum: Sizden önceki İçişleri Bakanı, sığınmacıların kayıt dışı şekilde ucuz iş gücü olarak çalıştırıldığını, devletin buna göz yumduğunu ifade etti. Şimdi, aynı tavrınız sizin de devam ediyor mu? Onlar ucuz iş gücü müdür yoksa gerçekten insani bir durumdan dolayı bakılması gerekli insanlar mıdır? Kayıt dışı istihdama göz yumuyor musunuz, bunu bir Hükûmet politikası olarak sürdürüyor musunuz, sorum bu.

Sayın Bakan, insanlar bellerinde silahla dolaşıyorlar ve ciddi sokak çatışmalarına tanık oluyoruz. Yakın tarihte Rize Devlet Hastanesinin içinde, acil servisinde silahlı çatışma yaşandı, bunu sokaklarda birçok yerde görüyoruz. Özellikle bunun için herhangi bir önleminiz var mı yok mu, bilmek istiyoruz?

Kamu görevlilerinin özellikle polis ve jandarma görevlilerinin işledikleri suçlarla ilgili cezasızlık uygulamalarının varlığından yana iddialar var. Bunlarla ilgili ne yapıyorsunuz? Toplumsal olaylarda, protesto gösterilerinde kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanması, hak ihlali yapması ve bunlara sahip çıkılarak yaygınlaştırılması; örneğin, Cumartesi Anneleri; örneğin, asansör düşmeleri sonucu öğrencilerimizin KYK yurtlarında yaptığı protesto gösterileriyle ilgili orantısız güç kullanılması meselesinden söz ediyorum.

Yine, Sayın Süleyman Soylu'nun kendi döneminde polis memurlarına seçimlerde görevli oldukları sandıklarda seçim sonuçlarını İçişleri Bakanlığına belirtmeleriyle ilgili talimat verdiğini yani Yüksek Seçim Kurulu görevlerini üstlenen ayrı bir paralel yapı oluşturduğunu biliyoruz. Bu hususla ilgili Bakanlığınızın herhangi bir yaptırımı olacak mı, var mıdır? Seçimin güvenliği İçişleri Bakanlığında olduğu için, bu durum, bir siyasi parti lehine sonuç getireceği gerekçesiyle bir suç oluşturuyor mu? Bununla ilgili herhangi bir şey düşünüyor musunuz?

Sayın Bakan, ülkemizde şu anda yoksulluğu belli eden "askıda ekmek" kampanyaları fırınlarda devam ediyor; buna şimdi okullarımızda, üniversitelerimizde "simit kampanyası" olarak da başladıklarını gördük. Bazı üniversitelerimizde KYK yurtlarına yerleştirilemeyen öğrencilerimiz başka yerlerde yemeklerini yemek zorunda kaldıklarında yemek ücretlerinin alındığını biliyoruz. Bunlarla ilgili bir çalışmanız var mı? Bunların giderilmesi gerekiyor.

Şimdilik bütçe üzerinde bu kadar konuşacağım.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.