Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/276) ve 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/274) ile Sayıştay tezkereleri a) Ticaret Bakanlığı b) Rekabet Kurumu c) Helal Akreditasyon Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 01 .11.2023 |
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli üyeler, basın emekçileri; sözlerime başlarken her birinizi saygıyla selamlıyorum.
IŞİD'e karşı 133 gün boyunca Kobani'de ortaya konulan büyük direniş Kobani'yi özgürleştirmenin, insanların kendi onuruna, kimliklerine sahip çıkmasının yanı sıra insani değerler adına verilen bir kadın direnişi olarak tarihe geçmiştir. Ben de buradan dünyanın en güzel kadınlarının en çirkin erkeklerini ve onların örgütlü kötülüğünü alaşağı ettiği yerdir diyorum Kobani. Bu vesileyle 1 Kasım Dünya Kobani Günü'nü de buradan kutluyorum.
Türkiye'de herkesi derinden etkileyen bir ekonomik krizin gölgesinde bütçe görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ülkenin batısından doğusuna, güneyinden kuzeyine milyonları etkileyen bu ekonomik krize karşı yurttaşın, işçinin, emekçinin, esnafın, kadınların, çocukların safında yer alırken ısrarla emekçi halkın bütçesini savunacağımızı tekrar tekrar ifade ediyoruz. Özellikle, doğrudan milyonlarca yurttaşın cebine ve mutfağına dokunan bakanlıkların bütçesinde halklarımızı, emekçileri daha çok hatırlatacağız. Bu anlamda, Ticaret Bakanlığı da yüz binlerce esnafın ve tüccarın yanında, birçok alanda yurttaşın refahına doğrudan etki eden önemli bir Bakanlık olarak şu an karşımızda.
Üzerinde yaşadığımız Mezopotamya ve Anadolu coğrafyası birçok halkın bir arada yaşadığı, karşılıklı alışveriş yaptığı canlı bir coğrafyadır. Tarihsel olarak üretimin de ticaretin de beklentili olduğu jeostratejik bir bölge olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Tarihsel olarak üretimin, bölgemizde kültürel ve sosyal etkileşim, iletişim mekanizmalarının geliştirilmesi ülkeler arasında dostluğun ve barışın sağlanmasına da hizmet edebilmiştir. Dolayısıyla, gümrük kapılarını sadece ürünlerin geçiş kapısı olarak değerlendirmek eksik kalır diye düşünüyorum; bunun yanında, kültürel alışveriş noktası, dostluk köprüsü olarak da okumak gerekiyor.
Orta Doğu'da ulus devletlerin tekçi, antidemokratik profilleri neticesinde sınırlar gerginliklerin merkezi hâline gelirken ticaretin yerini, maalesef, düşmanlıkların aldığını da görmekteyiz. Bundan AKP iktidarının icraatları da vareste değil elbette. Dün "komşularla sıfır sorun" diyerek ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yapanların rotayı "değerli yalnızlık" diyerek "sıfır komşu" siyasetine kırdıklarını görüyoruz. Kültürel ve ticari etkileşim potansiyeli yüksek bir coğrafyada olmamıza rağmen dış politik tercihlerle mevcut potansiyel değerlendirilememiştir. Komşu halk ve coğrafyalara kardeşlik ve dostluk gözüyle bakmak yerine, genişlemeci, irredantist ve kolonyalist bir yaklaşım sergilenmiştir maalesef. Her fırsatta açığa çıkan "Osmanlı bakiyesi" söylemi "Büyümezsek küçülürüz." şeklinde yayılmacı mottoyla birleştirilerek dış politik bir hat belirlenmiştir. Amaç üzüm yemek olmamış, her fırsatta bağcıyı dövmek olmuştur.
Sonuç olarak, 2023 yılı Ocak-Ağustos döneminde ihracat 164 milyar 794 milyon dolar olurken ithalat 247 milyar 97 milyon dolar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortaya çıkan dış ticaret açığı 82 milyar 304 milyon dolar düzeyinde çünkü maliyeti yüksek teknoloji ürünleri üretilmiyor, katma değeri yüksek ürün tercih edilmiyor. Bunun bir sebebi de yurttaşa yüksek ücretli iş imkânı sağlamak yerine ucuz iş gücüyle daha fazla kâr getiren sektörlerin tercih edilmiş olmasıdır.
Genel tablo içinde tarihsel Kürt coğrafyasını da ayrıca değerlendirmek gerekiyor diye düşünüyorum. Nitekim, ticaretin halklar arasında alışveriş olduğunun altını çizmiştik, ne yazık ki siyasi iktidarın Kürt fobisi bölgemizde ticareti de olumsuz şekilde etkilemiş durumda.
Sayın Başkan ve Sayın Bakan; bugün Kürtlerin üzerinde yaşadığı coğrafya, farklı ülkelerin sınırları içerisinde kalan dinamik bir bölge. Van, Hakkâri, Şırnak, Urfa, Mardin, Iğdır, sınırın ötesi için "biz ve onlar" diyemeyiz çünkü burada konuşmamız gereken söylem "biz ve biz" durumunu ifade ediyor. Öyle ki Kürt halkı sınırın Türkiye tarafına "serhat" Suriye'nin tarafına ise "bınhat" terimlerini kullanmaktadır. Sınırın iki tarafından tarihsel, kültürel ve dinsel bir süreklilik gösteren coğrafya söz konusu. Sadece bu da değil, sınırın iki tarafında süregelen aşiret bağları, akrabalık ilişkileri söz konusu. Bu nedenle, ihtiyaç duyulan şey sınır ötesi ticari ilişkilerdir, sınır ötesi güvenlikçi politikalar değildir. Ne var ki çevre ülkelerle ticari ilişkileri belirleyen politik refleks, AKP'nin devlet aklının Kürtlere yönelik bakışını da belirlemektedir.
Cumhuriyetin 2'nci yüzyılına kutlamalarla girildi. Cumhuriyetin Kürtlere, halklara maliyeti hesaplandı mı acaba? Hangi tarihsel sorunla bir yüzleşme sağlandı? Kürt sorununda çözüm ve barış için tek bir gayret var mı? Maalesef ki bunun cevabı kocaman bir "Yok." kocaman bir "Hayır." Bakınız, cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda Diyarbakır'ın 3'üncü büyük ticaret kenti olduğu; yine, tek başına, Mardin'de yılda 130 bin ton kumaşın işlendiği ifade edilmektedir çünkü insanlar sınırın öte tarafıyla yüzlerce yıldır ticaret yapmaktaydılar ama zamanla sınır ticareti yasaklanırken bölgeyi kalkındıracak hiçbir tedbir de maalesef alınmadı. Bunun nedeni orada yaşayan Kürtlerin, Arapların ticari rekabet gücü devam ettikçe asimilasyon politikasının da başarılı olmayacağı düşüncesiydi.
Bir süre verebilir misiniz? Gözlerimle ilgili bir problemim var.
BAŞKAN MEHMUT MUŞ - Tabii ki, beş dakika daha süreniz var.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Ama biraz dinlenmesi gerekiyor gözlerimin, çok üzgünüm.
BAŞKAN MEHMUT MUŞ - Tamam, olur, sonra beş dakika daha vereceğim size.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Çok teşekkür ederim, sağ olun.