KOMİSYON KONUŞMASI

BİLAL BİLİCİ (Adana) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli üyeler; Hazine ve Maliye Bakanlığı kendi bütçe teklifinde dahi enflasyonu yüzde 100'ün üzerinde belirlemiştir. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da başlangıç ödeneğiyle gerçekleşen bütçe arasındaki fark yine yüzde 100'ü geçmektedir. Kendi bütçelerinde dahi öngörüler tutturulamazken, bu ülkenin açlığa terk edilen emeklisine, işsizine, hasadı dalda, tarlada kalan çiftçisine, milyonlarca asgari ücret mahkûmuna nasıl çözüm bulunacaktır? Mevcut durumda bütün makroekonomik hedeflerin çok uzağında kalınmıştır. Hedeflenen millî gelirin ve kişi başına millî gelirin yarısının bile altında kalınırken, hedeflenen ihracat hacminin ancak yarısına, işsizlik oranının 2 katına ve en vahimi enflasyon oranının 12 katına ulaşılmıştır. Sıklıkla propagandasının yapıldığı millî gelirde dünya sıralamasının ilk 10'da olma hedefi ise On İkinci Kalkınma Planı'yla 2053 yılına ertelenmiştir. Özetle, Türkiye'nin hedefleri otuz yıllık bir rötara uğramıştır. Türkiye'nin millî gelirdeki dünya sıralamasında ise son otuz yıla bakıldığında hiçbir ilerleme görülmediği gibi, bir sıra daha gerileme mevcuttur. Türk lirası ABD doları karşısında 2018-2023 yılları arasında yüzde 515 değer kaybederken, savaşta olan Rusya ve Ukrayna para birimleri yüzde 52 ve yüzde 41 değer kazanmıştır. Türk lirasının bu denli değer kaybetmesi, savaşta olan ülkelerden dahi daha kötü durumda olması izaha muhtaç bir sorundur. Ekonominin tüm makro verilerindeki kötü gidişatın düzeltilmesi beklenirken, bütçe teklifinde de başarısız olunmuştur. Ayrıca, tüm temel gıda maddelerinde dahi hissedilen yüksek enflasyon, tüm kurumların bütçelerine de yansımıştır. Bu rakamları göremediğimiz tek yer, emeklinin, memurun ve vatandaşın cebidir. Hazine ve Maliye Bakanlığı sorumluluğu çerçevesinde, gelir dağılımını gözeten, sadece zengine değil, dar ve orta gelirliye sahip çıkan adil bir istikrar programıyla bu kötü gidişata "Dur!" demelidir. Yüksek enflasyonun düşük gösterilmesiyle fakirleştirilen vatandaşlarımız, tutturulamayacak enflasyon hedefleriyle daha ne kadar kemer sıkmaya mecbur bırakılacaktır? Bu bütçelerin yükünü asgari ücretli, emekli, memur ve işçilerimize yükleyerek, kendi yarattığınız krizi faizleri yükseltip kredileri düşürerek çözmeye çalışmak Türkiye'nin ekonomik refahına fayda sağlamaz. Süratle, kısa vadeli çıkarlar doğrultusunda oluşturulan ekonomik politikalara son verilmeli, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme için makroekonomik ve finansal istikrarın teminine yönelik gerekli adımlar atılmalıdır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.